BIST 9.650
DOLAR 32,50
EURO 34,62
ALTIN 2.481,05

18 yılın ardından zor bir yazı...

Ama bildiğim bir şey var ki, AK Parti için 18 yılın sonunda durum hiç de öyle parlak ve gelecek vaat eden pozisyonda değil…

4 Kasım 2002’deki gazete manşetlerini hatırlıyor musunuz?

“Anadolu  ihtilali”-Sabah

“Sandıktan öfke çıktı”- Vatan

“Sosyal patlama sandıkta oldu” -Hürriyet

“Artık merkez biziz” (sür manşet) ve “Kırmızı kart” -Milliyet

“Milletin Zaferi” ( sürmanşet) –“Tarihi tasfiye” ( manşet) -Yeni Şafak

“Korkunun zaferi” (Sürmanşet) - “Deprem”(Manşet)-Cumhuriyet

Nitekim ben de o tarihte Bursa'da yerel gazetedeki köşemde, bunun bir halk ihtilali olduğunu, milletin iradesinin tecelli ettiğini yazmıştım. Çünkü, 3 Kasım 2002’de yapılan genel seçimlerde AK Parti yüzde 34.4’le tik başına iktidara gelirken, CHP yüzde 19.5’le,meclisin ana muhalefeti olmuştu.

Küçük büyük tüm partileri elinin tersiyle iten halk, o gün Meclisi sadece 2 partiye teslim etti. Birine hükümeti diğerine de, onu denetleme görevi verdi.

Millet, seçimlere hükümet olarak giren 3’lü koalisyonun partileri DSP, ANAP ve MHP’yi al aşağı etmişti. Hele ki, 99’da yüzde 22’le sandıktan birinci çıkan DSP’yi,3 yıl sonra yüzde 1’e indirmişti.

 Millet bu  terazisi hiç şaşmaz. Hep derim, milletin feraseti her daim  kendini seçimde gösterir.

                                     ******                           ******                     *****

Aradan tam dolu dolu 18 yıl geçti. 3 gün önce partinin iktidara gelişinin yıl dönümü idi.  İzmir depremi dolayısıyla  parti bugüne özel bir çalışma yapmadı. Aslında yapmaması da yerinde oldu.
3 Kasım 2020’nin manşetlerinde ne vardı?

“Deprem ve ekonomik kriz… Aynen 20 yıl öncesindeki gibi…”

İktidarda 18 yıl kalma başarısını gösteren AK Parti son 3 yıldır teşkilat bazından tutun da, Meclis’e kadar, belediye başkanlarından tutun da kabineye kadar ve ekonomiden tutun da dış politikaya kadar her alanda yoğun bir şekilde tartışılan, dert yanılan parti konumuna geldi.

Elbette iktidarda bu kadar uzun süre kalıp da erozyona uğramamak mümkün değil. Ama bu başarının ardında halkla gönül bağı kuran bir lider profili Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın olması, onun  genel başkanlığında, Başbakanlığı'nda ve 2010’dan sonraki Cumhurbaşkanlığı’nda bu ülkede  Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk 10 yılını andıran büyük bir sosyal ve ekonomik kalkınma hamlesi ile demokratik ilerleme yaşandı.

Reformist bakış açısıyla yönetimsel ve sistemsel bazda yapılan değişimler, yeniliklerle Türkiye  adını küresel oyun kurucularının listesine yazdırdı.

İlk defa bu milletin önüne 2023 hedefleri, 2050 ve 2071 hedefleri kondu.

Bin yılın seçimi yapıldı ve Cumhurbaşkanı’nı halk doğrudan kendi seçme hakkını elde etti. Millet dağdaki çobanıyla, aydınıyla, işçisiyle memuruyla, Türk’üyle, Kürd’üyle hükümetinin liderliğinde  kenetlendi, etnik milliyetçilik, dil, din ayrılıkları yerini birlik ve beraberliğe bıraktı.

“Millet devleti için vardır sözünün yerini devlet milleti için vardır” aldı. Yolsuzluk, yoksulluk ve yasaklarla mücadele eden  hükümet bunda da başarılı oldu.

Ya şimdi? Hamaset nutukları atıp da, kaba tabirle  göz boyama yapacak değilim.

Halk arasında;

“Sanki gizli bir el AK Parti’nin içine girmiş, teşkilatları halktan koparmış, hükümete olan güveni sarsmış,Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı Külliye’de yalnızlaştırmış, 3 y yerine gelmiş, vs…vs…vs…” şehir efsanesi almış başını gidiyor.

Efsaneler mistik özelliği ile cezbeder, bu söylentiye inanmak isterim lakin yanılır ve yanıltırım. Ama bildiğim bir şey var ki, AK Parti için 18 yılın sonunda durum hiç de öyle parlak ve gelecek vaat eden pozisyonda değil…

İktidar partisi halktan koptu, ayrıştı. Teşkilatlar dar alanda belediyelerle kısa paslaşmalar içinde siyaset yapar oldu. Tepeden aşağıya kadar adam kayırmacılık, hemşehricilik aldı başını gidiyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan olmasa zaten bu milletin AK Parti ile işi de olmayacak o başka bir durum.

Ama,milletin şimdi bu partiden beklentisi var. AK Parti’nin şimdi hem bu millete hem de Genel Başkanı Erdoğan’a karşı sorumluluğu var.

Siz bakmayın muhalefetin seçim çağrılarına. Bu milletin derdi seçim değil, geçim. İktidar değişikliği değil, ekonomik politikalar onu ilgilendiriyor. Bu yüzden AK Parti'nin artık, üzerindeki ölü toprağını atması, silkelenmesi ve gerçek anlamda tabandan başlayarak tavana kadar teşkilatlarıyla hükümetine sahip çıkıp bu milletin içinde bulunduğu sıkıntılı dönemi atlatması için yeni baştan yeni bir yol hikayesi yazması lazım…