BIST 8.864
DOLAR 34,31
EURO 37,38
ALTIN 3.028,58
HABER /  GÜNCEL

15 Şubat 2011 Basın Özeti

Arap isyanı İran'a da mı yansıyor?, Orta Doğu isyanlarında gençlik faktörü, FT Mısır, Türkiye ile Pakistan arasında bir ülkeye benzeyecek diyor.

Abone ol

Tunus'la başlayıp, Orta Doğuyu sarsan halk hareketleri İngiltere basınında geniş yer bulmaya devam ediyor.

Guardian gazetesi, protestoların İran, Bahreyn ve Yemen'e kadar yayılmasıyla birlikte iktidarların, çöküşü önlemek için gözyaşartıcı gaz ve kitlesel tutuklamalar gibi yollara başvurduğuna dikkati çekiyor.

Mısır'da işçiler daha iyi yaşam koşulları için greve giderken, İran'ın Tahran, İsfahan ve Şiraz kentleri 2009 yılı seçimlerinden bu yana yapılan en büyük protesto gösterilerine tanık oldu. Refah düzeyi yüksek Arap ülkelerinden Bahreyn'de de göstericiler Mısırlı protestocular sosyal iletişim siteleri Facebook ve Twitter üzerinden örgütlenerek "öfke günü" yürüyüşleri düzenledi. Bahreyn'deki eylemler, Mısır ve Tunus'tan etkilenmenin yanı sıra, Şii nüfusa ayrımcılık yapıldığı iddiaları gibi bazı yerel gündemler üzerinde de yükseliyor. Yemen'de de göstericilerin Cumhurbaşkanı Ali Abdullah Salih'in görevi bırakması için düzenledikleri protesto mitingleri dördüncü gününe girdi.

"İran'da protestolar tahminleri aştı"

Financial Times, Mısır devriminin Orta Doğuya yansımaları arasında asıl önemi İran'daki yürüyüşlere veriyor.

Gazete, Devrim Muhafızlarının gösterileri zorla bastırma tehdidine ve eylem öncesinde muhalif siyasetçilerin gözaltına alınmalarına rağmen, sokağa çıkan göstericilerin sayısının tüm tahminleri aştığını kaydediyor. Ev hapsine alınan Mir Hüseyin Musavi'nin çağrısına uyan göstericilerin genellikle slogan atmadıklarını ancak kalabalık içinden "Diktatöre ölüm" ve "Allahu ekber" sesleri yükseldiğinde gözyaşartıcı bomba ve copla müdahale ederek çok sayıda göstericiyi tutukladığı da Financial Times'ın İran'daki protesto yürüyüşleri ile ilgili aktardığı ayrıntılar arasında.

Orta Doğu isyanlarında gençlik faktörü

Guardian, İran yönetiminin Mısır ve Tunus'taki ayaklanmaları olumlu karşıladığını ancak, bu iki ülkede de, eylemlerin İslamcı muhalif hareketlerce değil, siyasi özgürlük talep eden ve otokratik yönetimleri devirmek isteyen genç eylemciler tarafından örgütlendiğine dikkati çekiyor.

Gazete Fas'tan Yemen'e kadar Orta Doğu ve Kuzey Afrika'da eylemlere özellikle örgütlü olmayan gençlerin öncülük ediyor olmasını bir demografik veriler haritası eşliğinde daha ayrıntılı incelemiş.

Haritaya göre, Orta Doğu ülkelerinin çoğunda 30 yaş altı genç nüfusun oranı yüzde 50'nin üzerinde. Devrimler dalgasını başlatan Tunus'ta 10 milyonluk nüfusun yüzde 51'i 30 yaşın altında. 80 milyonluk Mısır'da ise 30 yaşın altındaki gençler nüfusun yüzde 61'ini oluşturuyor. Genç nüfusun en yoğun olduğu ülkeler arasında yüzde 72 ile Yemen, yüzde 69 ile Sudan ve yüzde 66 ile Suriye geliyor.

Guardian'ın derlediği 15-24 yaş arası genç nüfustaki işsizlik oranları açısından, başı yüzde 45 işsizlik ile Cezayir çekiyor. Tunus Mısır, Ürdün, Yemen ve Suriye gibi ülkelerde ise genç nüfusta işsizlik oranı yüzde 16 ila yüzde 30 arasında değişiyor.

"Mısırlılar diktatörü, cuntayla değiştirmek için sokağa çıkmadı"

Mısır hakkındaki yazılar, devrimin izleyebileceği olası yollara ve bölgesel etkilerine de odaklanıyor.

Financial Times'a bir röportaj veren Mısırlı muhalif liderler Muhammed el Baradey ülkede ordu eliyle yapılacak geçişin kendisinde tam olarak güven uyandırmadığını kaydediyor.

Meydanları dolduran kalabalıkların bir diktatörü, askeri cunta ile değiştirmek istemediklerini söyleyen Baradey'e göre askerlerin demokrasiye geçişi sağlamak için kendi düşünce ve alışkanlıklarında da dönüşüm yaşamaları gerekiyor.

"Mısır, Türkiye ile Pakistan arasında bir ülkeye benzeyecek"


Gazetenin yorum sayfalarında bir değerlendirme kaleme alan Gideon Rachman ise şansın yaver gitmesi durumunda Mısır'ın Türkiye gibi, güçlü bir İslamcı parti ve büyüyen ekonomi eşliğinde işleyen bir demokrasi haline gelebileceğini; işlerin kötü gitmesi durumunda ise Pakistan gibi yoksullaşan ve kökenciler, laikler ve ordu arasında çekiştirilen işlevsiz bir demokrasiye benzeyeceğini yazıyor.

Rachman, devriminin uluslararası yüzü olan eğitimli Facebook kuşağının, devrimin arkasındaki güçlerden yalnızca biri olduğunu vurgulayıp, ülkenin en örgütlü muhalif gücü Müslüman Kardeşler'in İslam'a olan bağlılıklarının demokrasiye olan bağlılıklarından daha güçlü olduğu yorumunu da yapıyor.

Times gazetesi ise "Devrimden, Rönesansa" başlıklı değerlendirmesinde, Hüsnü Mübarek karanlığından kurtulan Mısır'ın kültüründe yeni bir şafağın doğmakta olduğunu yazıyor.

Mısırlıların önünde şimdi, tarihte üstlendiği Batı ile Doğu arasında bağ olma rolünü tekrar geri kazanabilme şansı olduğunu belirten Times, ülkenin kültürel gücünün arka planında, Yunan, Osmanlı, Arap, Kıpti ve hatta Yahudi diasporası kültürlerinin olduğunu kaydediyor.

Mısır devriminin olası bölgesel etkileriyle ilgili bir değerlendirme de Guardian gazetesinde.

Hussein Agha ve Robert Malley imzalı yazıda, Mısır'daki devrimin yalnızca bir diktatörü devirmekle kalmadığını; bölgesel bir kendi kaderini tayin hakkı mücadelesinin tekrar canlandırmaya başladığı fikri işleniyor. Yazıdan öne çıkan bazı değerlendirmeler şöyle:

"Liderlerine yabancılaşan Arap halkları yüzünü Türkiye ve İran'a döndü"

1950'lerle birlikte sömürgeciliğe karşı yürüttükleri mücadeleden gurur duyan ve yer yer Batı ile karşı karşıya gelmekten çekinmeyen Arap ülkeleri, daha sonraki dönemlerde Irak'ın işgali ve Filistin sorunu gibi önemli bölgesel konular karşısında bile söz sahibi olamaz hale geldiler.

Kendi devetlerine yabancılaşan Arap halkları, Hamas, Hizbullah ve Müslüman Kardeşler gibi statükoya karşı çıkan hareketlerin etki alanına girdiler. Diğerleri ise gözlerini Türkiye ve İran gibi Arap olmayan ülkelere çevirdi.

Independent gazetesi BM Güvenlik Konseyinde daimi üyelik elde etmek isteyen Hindistan Dışişleri Bakanı'nın Birleşmiş Milletler toplantısında birkaç dakika boyunca yanlış konuşma metnini okduğuna yer veriyor.

Gazete, dışişleri bakanının yanlış metni okuduğunun ancak, dinleyiciler arasında Portekizce konuşan iki ülkenin temsilcilerinin bulunmasından duyduğu memnuniyeti aktarmasıyla birlikte anlaşıldığını belirtiyor. Hindistan büyükelçisinin, yanlışlıkla Portekiz büyükelçisinin mesajını okuduğunun anlaşılmasının ardından duyduğu utançla kendi konuşmasını nasıl tamamlayadığı ise bilinmiyor, diyor Independent.