BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

12 Nisan 2013 Basın Özeti

Eski İngiltere Başbakanı Tony Blair'in İşçi Partisi Lideri Ed Miliband'e yüklendiği çıkışı, Robert Fisk'in izlenimleriyle Şam'a 'yaklaşan savaş', Lübnan'ı aydınlatan Türk gemisi ve David Beckham 'sözünü tutmadı'

Abone ol

İngiltere basınında bugün ortaklaşa geniş yer verilen konu, eski başbakan Tony Blair'in altı yıl önce görevden ayrılmasından bu yana yaptığı en önemli iç politika çıkışı.

Independent birinci sayfasından duyurduğu haberde, Blair'ın şu an muhalefette bulunan İşçi Partisi'nin lideri Ed Miliband'a, 'partinin bir protesto partisi gibi görünme tehlikesi içinde olduğu' uyarısında bulunduğunu yazıyor.

Blair'in İşçi Partisi'nin 'kendini rahat hissettiği' bir siyasi düzleme kaymasına izin verilmemesi gerektiğini söylüyor.

Blair İşçi Partisi'nin 'göç ve Avrupa Birliği konusunda sağa, vergilendirme ve harcamalar konusunda da sola kaymaması' gerektiğini belirtiyor.

Ed Miliband'in ise, Blair'ın iktidarı döneminde özellikle göç politikasındaki hatalarına gönderme yaparak eski başbakana yanıt verdiği kaydediliyor.

'Blair sabotaj suçlamasıyla karşılaşabilir'

Gazete konuya başyazılarından birini de ayırmış. Dikkat çeken satırlar şöyle;

"Blair görüşlerini ifade etme hakkına sahip. Miliband'e göç ve Avrupa konularında sağa kaymama çağrısına katılmamak zor. İşçi Partisi'nin eski politikası statükoyu savunma noktasına gelmemesi çağrısı da yerinde. Miliband bunu yapmaya hazır gözükmüyor. Ama eski İşçi Partisi lideri kendi seçimi olmayan bir halefini sabote ettiği suçlamalarıyla karşılaşacak. Daha da kötüsü, kişisel kaygılarının partininkileri gölgede bırakması riskini alıyor, tıpkı Margaret Thatcher'ın yaptığı gibi."

Independent'ın birinci sayfasından duyurduğu bir diğer haber de deneyimli savaş muhabiri Robert Fisk'in Suriye'nin başkenti Şam'daki izlenimleri.

Suriyeli istihbaratçılara suçlamalar

Fisk, savaşın artık Şam'a ulaştığını, ancak kentin pek savaş bölgesine benzemediğini, normal yaşamın sürdüğünü söylüyor.

Ancak çatışmaların her geçen gün kentin merkezine doğru ilerlediğini de vurguluyor.

Fisk'in izlenimlerinde dikkat çeken bir diğer noktaysa, yazara göre giderek sayıları azalan rejim yanlılarının istihbarat görevlilerine yönelttiği suçlamalar.

Fisk hükümet yanlılarının da, askerlerin de 'Suç muhaberatta. Dera'da duvarlara yazı yazan çocuklara saldırarak bu kör olası işi başlattılar. Çıldırdılar ve kral olduklarını düşündüler." dediğini aktarıyor.

Robert Fisk, Esad'ın da sayıları on binleri bulan istihbaratçılardan kurtulmak, orduda hala rejime sadık kalan askerlerin bir çoğunun da istihbaratçıları yok etmek istediğini söylüyor. Robert Fisk yazısına şöyle son veriyor;

"Suriyeli bir arkadaşım tamamen tesadüfen altı ay önce erkek kardeşinin kaçırıldığını söyledi. Bana bundan hiç bahsetmemişti. Belki de bahsetmesi de gerekmiyordu. 'Hala onu arıyoruz' dedi. Onun da kuşatma altında olduğunu anladım. Şam 1941'deki Leningrad ya da Stalingrad, Truva ya da 1982'deki Beyrut değil. Henüz değil. Duyduğum en iyi tanımlamayı bir gazeteci arkadaşım yaptı. 'Şam mı?' diye sordu. 'Gidiyor, ama kesinlikle henüz gitmedi'.

'Batı muhalefete yardım etmeli'

Times da başyazılarından birini Suriye'ye ayırmış. Gazete İnsan Hakları İzleme Örgütü'nün Suriye Hava Kuvvetleri'nin bilerek sivilleri hedef aldığını söyleyen raporuna atfen, "Suriye'deki savaşı durdurmak için Batı diplomasisi Esad'ın belgelenmiş barbarlığına karşı oluşan muhalif hükümeti desteklemeli ve savunmalı" diyor.

Gazeteye göre Batı ülkeleri Suriye'de alternatif bir yönetime destek olarak ve denetimindeki alınları savunmaları için ağır silahlar vererek felaketi durdurabilir ve radikal İslamcı savaşçıların yoluna taş koyabilir.

Anestezisiz ameliyat emri

Guardian'ın birinci sayfasında, Mısır'da hükümetin ordunun ülkedeki isyanda oynadığı role dair hazırlattığı raporun ayrıntıları var.

Gazetenin bir kısmını ele geçirdiği raporda, Mayıs 2012'de Kahire'deki bir askeri hastanede çalışan doktorlara askeri yönetime karşı yapılan protestolarda yaralanan eylemcileri anestezi kullanmadan ameliyat etme ve yaraları dezenfekte etmeme emri verildiği söyleniyor.

Bazı eylemcilerin de hastanede doktorlar, hemşireler ve üst rütbeli subaylar tarafından dövüldüğü kaydediliyor.

Sözkonusu raporda ayrıca, ordunun en üst rütbeli isimlerinin soruşturulması çağrısı yapılıyor.

Gazeteye konuşan İnsan Hakları İzleme Örgütü Mısır Temsilcisi Heba Morayef, "Bu rapor çok önemli. Şimdiye kadar polis ve askerlerin aşırı güç kullandığını devlet resmen hiç kabul etmemişti. Ordu hep protestocuların yanında yer aldığını ve bir mermi bile atmadığını söylüyordu" diyor.

Mısır'da 'iyimser' tahıl rekoltesi tahminleri

Financial Times'ta da Mısır ile ilgili bir haber dikkat çekiyor.

Haberde Amerika Birleşik Devletleri'nin Mısır'a ülkedeki tahıl rekoltesi tahminlerinin 'fazla iyimser olduğu' uyarısında bulunduğu belirtiliyor.

Haberde, bu nedenle dünyanın en büyük buğday ithalatçısı olan ülkenin döviz rezervleri üzerindeki baskının büyüyeceği ve hükümetin halkın başlıca gıda maddesi olan ekmeğin fiyatını sübvanse etme kabiliyetinin tehdit altında olduğu vurgulanıyor.

Mısır hükümetininse Amerika Birleşik Devletleri'nin Kahire Büyükelçiliği'ndeki tarım ataşesi tarafından hazırlanan rapordaki bulguları reddettiği söyleniyor.

Lübnan'ı aydınlatan Türk gemisi

Guardian'ın dünya haberleri sayfalarında Türk enerji gemisi Fatmagül Sultan'ın nasıl Lübnan'da ışıkların açık kalmasını sağladığı anlatılıyor.

Beyrut'a 100 metre mesafede demirleyen geminin, Türk şirketi Karadeniz Holding'le imzalanan 370 milyon dolar değerindeki üç yıllık anlaşmayla ülkeye getirildiği belirtiliyor.

Lübnanlı yetkililer, yüzer elektrik santrali Fatmagül Sultan'ın her gün ülke şebekesine verdiği 187 Megavat elektrik sayesinde, sık sık elektrik kesintileri yaşanan ülkede günlük iki saatlik enerji ihtiyacının karşılandığını vurguluyor.

İkinci bir Türk enerji gemisinin gelişiyle de, günlük kapasitenin 270 Megavata çıkacağı kaydediliyor.

'Beckham sözünü tutmadı'

Independent ünlü İngiliz futbolcu David Beckham'ın, Paris Saint Germain'e transfer olduktan sonra verdiği sözü henüz tutmadığını yazıyor.

Beckham ve Paris Saint Germainli yetkililer, iki buçuk ay önce yapılan transferden sonra, haftalık 200 bin Euro dolayında olduğu tahmin edilen ücretin çocuklara yardım eden hayır kurumlarına bağışlanacağını söylemişti.

Ancak Independent'ın haberine göre kulüp para vermek için hiçbir hayır kurumuyla iletişime geçmedi. Para talep eden hayır kurumlarına da, özetle 'size geri döneceğiz' denen kısa mektuplar yollandı.