BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  MEDYA

12 Haziran sonrası için 5 ayrı senaryo

12 Haziran'dak milletvekili seçimlerine iki aydan kısa bir süre kala TBMM'de oluşacak yeni tabloya ilişkin çeşitli senaryolar ortaya atılmaya başlandı.

Abone ol

12 Haziran'dak milletvekili seçimlerine iki aydan kısa bir süre kala TBMM'de oluşacak yeni tabloya ilişkin çeşitli senaryolar ortaya atılmaya başlandı.

Bu senaryolardan biri de Radikal gazetesi yazarlarından Murat Yetkin'den geldi. Bu günkü köşesinde seçim sonrası oluşabilecek 5 senaryoyu taşıyan Yetkin, söze rakamlarla başladı.

"550 sandalyeli Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir hükümetin güvenoyu alması için en az 276 oy gerekir. Anayasa değişikliğini Meclis'te oylamak için en az 367 oy, anayasa değişikliğini halkoylamasına sunmak için ise en az 330 oy gerekir" anımsatmasında bulunan Yetkin, yapılan kamuoyu araştırmalarından çıkan sonuçları farklı girdilere göre derledi.

İşte Yetkin'in öngörüsüne göre seçimlerden sonra oluşabilecek 5 ayrı senaryo...

1- AK Parti 330 milletvekilinden fazla çıkarır. CHP yüzde 30'u bulup geçse dahi AK Parti en kısa sürede bir çeşit başkanlık sistemini öngören anayasayı halkoylamasına sunma gayretine girer. Eğer sandalye sayısı 367'ye çok yakınsa birkaç vekil transferiyle ya da
üzerindeyse doğrudan, Başbakan Tayyip Erdoğan'a terzi işi uyacak bir anayasayı Meclis'ten geçirip Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün onayına sunar.

2- AK Parti 330 milletvekilinden az çıkarır, ama hâlâ tek başına hükümet olacak (276'dan fazla) sandalyeye sahip olur. CHP bu durumda yüzde 30'dan fazla oy alsa dahi, AK Parti, istediğine yakın bir anayasa değişikliğini deneyecektir. Burada önüne üç yol çıkar:

A- BDP ile işbirliği: AK Parti sistemin bir yandan yürütme anlamında bir tür başkanlık etrafında merkezileşmesi, ama yerel idarede merkezden özerkleşmeden yana. Ayrıca AK parti bu seçim sonrası –artık yargıdan pürüz çıkmayacağı inancıyla türban meselesine el atmak isteyecektir. BDP ise etnik hakların anayasada yer alması ve özerklikten yana. Dolayısıyla AK Parti'nin halkoylaması için BDP ile işbirliği arayışı yalnızca Başkanlık sitemi değil, Kürt meselesi zemininde de tartışılacaktır.

B- MHP ile işbirliği: AK Parti seçimden sonra Kürt meselesini PKK/BDP zemininde çözmekten vazgeçebilir. Kürt meselesini Irak (ve biraz da Suriye ve İran) bağlantılı ve dış zeminde, dış ticaret ve diplomasi marifetiyle soğutma yoluna giderken içeride MHP ile başkanlık sistemi ve türban dâhil çözümler arayabilir. CHP'nin direnişi, halkoylamasına gidilip kazanılmasının önüne geçemeyebilir.

C- CHP ile işbirliği: AK Parti'nin yeni anayasa için CHP'yle işbirliği yapması geniş kesimlerin görmek istediği değişikliklerin karşılıklı tavizlerle alınan bir ortalaması olacaktır. Kürt sorunu demokratikleşme, türban meselesi öğrenim özgürlüğü, özerklik talebi yerel yönetimin güçlendirilmesi zeminlerinde çözüm bulabilir. Ancak Erdoğan, asıl hedeflerinden uzaklaştıracak böyle bir çözümdense, her şeyin olduğu gibi kalmasını da tercih edebilir.

3- AK Parti tek başına hükümet kurabilir, ancak BDP desteği olsa dahi 330 halkoylaması desteğini bulamaz. Bu durumda yeni anayasa ya suya düşer ya da geniş Meclis uzlaşmasıyla yapılır.

4- AK Parti birinci gelir ama 276 sandalye alamaz. AK Parti'nin hükümet kurmak için kimin kapısını önce çalacağını seçim sonrası stratejisi belirler. Kürt sorununu öne çıkarıyorsa BDP, türbanı öne çıkarıyorsa MHP, ekonomi ve dış politikayı öne çıkarıyorsa CHP'ye ('Büyük koalisyon' formülü) koalisyon ortağı teklifi götürebilir. Bir seçenek de böyle 'tek başına muhalefet' safına çekilip kırılgan bir koalisyonu yıpratma yolu olabilir.

5- CHP büyük bir sürpriz yaparak birinci parti olur. Şimdilik hiçbir ankette görünmeyen, seçim sloganlarında kalan bu ihtimal gerçek olursa, karşımızda zaten bambaşka bir Türkiye var demektir. O zaman yeni, şeyler söylemek lazım olacak.