BIST 10.162
DOLAR 32,39
EURO 34,80
ALTIN 2.405,81
HABER /  GÜNCEL

04 Ağustos 2011 Basın Özeti

Hüsnü Mübarek'in ilk duruşmasına ilişkin yorum ve analizler, euro bölgesinin borç krizinde İspanya ve İtalya'nın önemi ve İngiltere'de gençlerin akıllı telefon 'bağımlılığı'

Abone ol

Mısır'ın devrik cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in yolsuzluk ve adam öldürme suçlarıyla yargılandığı mahkemenin dün yapılan ilk duruşması İngiltere basınında geniş yer buluyor.

Guardian gazetesi, duruşmayla ilgili haberini, "Zaman zaman maskaralığa dönüştü ancak gene de tarih yazılıyordu" başlığıyla veriyor.

Haberde öne çıkan bazı cümleler şöyle: "Mısır'ın IMF'nin ilk yapısal düzen paketini kabul edip agresif neo-liberal düzenlemeler yapmasından yirmi sene sonra, ülkenin yüzde 90'ı daha kötü durumda ancak elitler hayal edilemez ölçüde zenginleşti. Yolsuzluk da modern Mısır'ı tanımlayan özelliklerden. Ülkenin azalan bölgesel önemi ve yaşanan siyasi sıkışıklık da öyle. Ocak ve Şubat ayında göstericilerin devlet eliyl öldürülmesi ise işkence ve ihlallerin sistematik hale geldiği bir güvenlik mekanizmasının sonucuydu."

Mahkemenin suç duyurusunu devlet medyasını da içerecek şekilde genişletebileceğini hatırlatan haber, duruşmanın ordu yetkilileri tarafından da ilgiyle izlendiğini ekliyor.

Guardian'ın haberine göre, generaller sözlerini tutup Mübarek'i mahkemeye çıkarttıkları için kısa dönemde daha popüler hale gelecekler ancak gene de Mübarek'in sanık kürsüsünde söyleyebileceklerine ilişkin endişeliler.

Gazeteye konuşan Georgetown Üniversitesi'nden Mısır uzmanı Samer Shahata da, "Bazı avukatlar Mareşal Tantavi ve Genelkurmay başkanı Sami Anan'ın tanıklık yapmasını istedi bile. mahkemeye geleceklerini sanmıyorum ama Mübarek köşeye sıkışırsa askeri konsey içerisindeki yolsuzluklardan bahsedebilir ve özellikle de Tantavi'yi işaret edebilir" diyor.

Financial Times gazetesi de başyazılarından birini Mübarek'in duruşmasına ayırmış.

Yazıda, Mübarek'in yargılanmaması için dışarıdan yapılan baskılar hatırlatılıyor ve duruşmanın bu baskıyı yapan diğer ülkelere de açık bir mesaj gönderdiği ifade ediliyor.

Mübarek rejimi tarafından gerçekleştirilen ihlalleri 30 yıl boyunca görmezden gelen batılı hükümetlerin eski müttefiklerinin yargılandığını görmekten rahatsız olabileceğini ifade eden yazı, bu hükümetlerin suç ortaklığı yaptıklarını fark etmeleri gerektiğini vurguluyor.

Tüm önemine rağmen, Hüsnü Mübarek'in yargılanmasının, rejimin diğer yetkililerinin işlediği suçları gölgelememesi gerektiğinin altını çizen yazıda öne çıkan bazı cümleler şöyle: "Mübarek'in davası Mısır'ın demokrasiye olan yolculuğunu sağlamlaştırmak için gerekli reformların yerine de geçmemeli. Ülkenin askeri liderliği sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması gibi otoriter uygulamalara devam ettiği sürece geçiş dönemine güven duyulmayacaktır."

Yazı ayrıca, ülkede ekonomik reform yapılması ve yeni bir anayasa yazılmasının da gerekli olduğunu belirtiyor.

Martin Fletcher'ın Times gazetesi için kaleme aldığı analize göre ise, Mübarek'in yargılanması yalnızca Mısır değil, tüm Arap coğrafyası için büyük önem taşıyor.

Fletcher, Mübarek davasının önemini şu sözlerle anlatıyor: "Saddam Hüseyin, Amerikan askerleri tarafından devrildikten sonra yargılanıp idam edilmişti. Tunus'un sürgündeki eski cumhurbaşkanı Bin Ali'nin duruşması gıyabında yapıldı. Sürgün edilen, suikasta kurban giden ya da darbelerle devrilen çok sayıda Arap lider var ancak yakın geçmişte ilk defa bir lider kendi halkı tarafından devrildi ve bu halkın önünde yargılanıyor."

Fletcher, davanın halk ilgisini kaybedene veya Mübarek ölene kadar uzatılmasından ya da rejimin tüm ihlallerini ortaya çıkarmadan kapatılmasından endişe duyulduğunu da ifade ediyor.

Davanın Libya, Suriye ve Yemen'in de aralarında olduğu Orta doğu ve Kuzey Afrika'daki diktatörlüklere bir uyarı niteliği taşıdığını söyleyen Fletcher, analizini şöyle noktalandırıyor: "Böyle bir olasılık Libya lideri Muammer Kaddafi ya da Suriye Cumhurbaşkanı Esad gibilerini sonuna kadar mücadele etmeye itebilir. Son isteyecekleri Mübarek gibi tüm dünyanın gözleri önünde bir demir kafeste bulunmak olacaktır."

Euro bölgesinin 'sahte savaşı'

Euro bölgesinin borç krizi ve İtalya ile İspanya'daki son gelişmeler de basında yer bulmaya devam ediyor.

Financial Times, İtalya ve İspanya'da yükselen borç faizleriyle ilgili başyazısında şu anda yaşananın sahte bir savaş olduğunu ancak euro bölgesinin geleceğini belirleyecek gerçek bir mücadelenin de bu ülkeler üzerinden yaşanacağını ifade ediyor.

Başyazı, mevcut durumunun neden sahte bir savaş olduğunu şöyle açıklıyor: "Her iki ülkenin de borç faizleri yüzde 7'ye yaklaştı ve piyasalar bu miktarı kamu borçlarının istikrarsızlaştığı seviye olarak benimsemiş durumda. Ancak bu gerçeği yansıtmıyor. Hangi borç faizlerinin sürdürülebilir olduğu başka çok sayıda etmene bağlı, borç yükünün büyüklüğü, büyüme ve enflasyon oranları gibi."

Ancak İtalya ve İspanya'nın bu sürdürülebilirliği artırmak için çaba harcaması gerektiğini belirten başyazı, bu noktada İspanya'nın çok daha iyi durumda olduğunu da ekliyor.

İspanya'nın bütçe açığını azaltma planının iyi ilerlediğini, kalan tek soru işaretinin bankacılık sektörü ile ilgili olduğu tespitini yapan yazıya göre, İtalya ise 1990'larda gösterdiği mali tutarlılığa geri dönmeli. Bu çerçevede bütçe disiplinin artırılması gerektiğini ifade eden yazı, Berlusconi yönetiminin en büyük eksiğinin ise ülkenin büyüme oranının iyileştirilmesi yönünde çaba gösterilmemesi olduğunu söylüyor.

İspanya ve İtalya'nın birincil sorumluluğu alması gerektiğinin altını çizen yazı, euro bölgesine ise şu uyarıyı yapıyor: "Eğer yeterince borsacı İtalyan ve İspanyol tahvillerini fazla riskli bulursa, elindekileri satabilir ve korkulan gerçek olur. Roma ve Madrid bunu durduramaz ama euro bölgesi birlikte hareket ederek durdurabilir."

Gençler akıllı telefonlara 'bağımlı'

İngiltere'deki yayıncılık ve telekomünikasyon düzenleme kurumu Ofcom tarafından gerçekleştirilen bir araştırmaya göre, akıllı telefon kullanan gençlerin yarısından çoğu telefonlarına bağımlı olduklarını ifade ediyor.

Financial Times gazetesinin haberleştirdiği araştırmanın öne çıkan bazı sonuçları şöyle: "Gençlerin yüzde 47'sinin akıllı telefonu var. Bu grubun yaklaşık yüzde 60'ı kendilerini 'bağımlı' olarak tanımlıyor ve yüzde 71'i telefonlarını sürekli açık tutuyor."

Araştırmaya göre, gençler cep telefonlarını hala en çok arama yapmak ve kısa mesaj atmak için kullanıyor ancak müzik dinlemek, fotoğraf çekmek, oyun oynamak ve sosyal paylaşım sitelerini ziyaret etmek de akıllı telefonların sıkça kullanılan uygulamaları arasında yer alıyor.