BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47

Türkiye’nin önünde iki yol var

Bugün aslında Erdoğanistlerin “Batı bize iftira atıyor. Biz IŞİD’i desteklemedik. IŞID için kurulan koalisyona Türkiye’yi zorluyorlar, çünkü ülkemize tuzak kuruyorlar” şeklindeki gerçeği yansıtmayan beyanlarına cevap yazacaktım.

Bugün aslında Erdoğanistlerin “Batı bize iftira atıyor. Biz IŞİD’i desteklemedik. IŞID için kurulan koalisyona Türkiye’yi zorluyorlar, çünkü ülkemize tuzak kuruyorlar” şeklindeki gerçeği yansıtmayan beyanlarına cevap yazacaktım.

Ve şöyle diyecektim: Batı’da yazılıp çizilenler az bile. Biz daha fazlasını biliyoruz.

Arap Baharı ile beraber Ortadoğu’da bir İslamcı devrim rüyası görüyordunuz.

Bunun için Suriye’de silahlı çatışmayı desteklediniz.

Bölgede İslamcı devrim olacak siz de Ortadoğu’nun lideri olacaktınız.

Şam Emevi Camii’nde Cuma namazı kılma hayalleri kuruyordunuz.

Bunun için IŞİD ve benzerlerini sadece desteklemekle kalmadınız Sudi Arabistan ve Katar ile beraber bu örgütleri siz organize ettiniz.

Suriye’de milyonları evinden ve yurdundan eden o silahlı çatışmayı nasıl kışkırttığınızı, bütün dünyadan akın akın Suriye’ye gelen İslamcı militanları nasıl organize ettiğinizi hepimiz gördük.

Fakat işler istediğiniz gibi gitmedi. Esad çetin ceviz çıktı. İhvan, Mısır’da sizin ısrarlı teşvikinizle girdiği seçimlerde kazandığı iktidarda erken çuvalladı.

Esad yerinde kalınca aklınız ve vicdanınız iyice bulandı. Gözünüz karardı. Hiçbir tehlikeyi görmez oldunuz. Çünkü meseleyi kan davasına çevirmiştiniz.

Esad’ı yok etmek için olmadık işlere giriştiniz.

Militanları eğittiniz. Silah gönderdiniz. Vakıflar aracılığıyla “insani yardım” adı altında milyonları aktardınız.

Kanal kanal dolaşıp “Küçük silah yetmez bu devrim için Türkiye’nin tank göndermesi lazım” deyip durdunuz.

“Esad gitmeliydi. Bunun için her şey mubahtı.” Böyle bakıyordunuz.

ABD’yi Suriye’ye harekata ikna etmek için kimyasal silah kullanıldığını gösteren sahte delil bile ürettiniz.

ABD Suriye’yi bombalasın diye can atıyordunuz. Fakat şimdi IŞİD için oluşturulmaya çalışılan koalisyonun “tuzak” olduğunu söylüyorsunuz.

O İslamcı devrim rüyanız milyonları canından ve yurdundan etti.

Batılıları bilemem ama tüm bunlara biz şahidiz.

ACİL MESELE

Evet bunları ve daha bir çok şey yazacaktım.

Fakat etrafımızdaki bela o kadar büyük ki, neyin nasıl olup bittiğini tartışacak durumda değiliz artık.

Bölgemizde oluşan bu kaostan nasıl çıkacağımız üzerine kafa yormamız gerek.

IŞİD’in sebep olduğu kaos bölgemizi kasıp kavuruyor. Görünen o ki daha uzun yıllar böyle gidecek.

Etrafımız kan gölü.

Din fanatizmi yakıp yıkıyor. İslam’ın en fanatik, en çatışmacı yorumu hepimizi teslim almak üzere.

IŞİD’E İTİRAZ EDECEKSENİZ…

Bu tabloda Türkiye için iki yol var: Ya her şeyi din penceresinden ele alan İslamcı politikaya devam edip kaosun ortasında kalacak, ya da yüksek bir demokrasi, özgürlük, eşitlik gibi evrensel değerlere yönelerek fanatizmin karanlığı altındaki bütün bölge Müslümanlarına rehberlik edecek.

Dindar nesil yetiştirme amacıyla çocukları zorla imam hatibe kayıt ederek,

“Af edersiniz Ermeni “ veyahut Sünni vatandaşlarımızı öldürdüler” deyip mezhep ve din ayrımcılığını siyasi söylem yaparak,

Kefen giymiş parti militanlarıyla toplumun diğer kesimlerine gözdağı vererek,

Çatışmacılığı, kavgayı, ötekileştirmeyi ve üstünlük kurmayı politik bir tarz olarak benimseyerek,

Olup biten her şeyi din ve dindarlara yönelik komplo teorisi şeklinde yorumlayarak,

Baskı, korkutma ve dışlamanın dozunu her geçen gün biraz daha artırarak,

Ve bütün meselelerimizi din üzerinden tartışıp dine uygunluğuna göre bir sonuca bağlayarak… IŞİD tehlikesinden ülkemizi uzak tutamayız.

İslam’ı, politik arenada üstünlük kurma aracı olarak görüp sonra IŞİD’in herkesi zorla tek tip Müslüman yapmaya çalışmasına kızamayız.

Ülkemizde “Dine hakaret etti” diye iftirayla insanları linç ettirip, sonra topluma IŞİD’in din için kafa kesmesinin kötülüğünü anlatamayız.

Hem IŞİD gibi örgütlerle politik bir bağ kurup, hem de ülkemiz için çok önemli olan ‘Barış Süreci’ni IŞİD’in yaydığı kaosun etkisinden kurtaramayız.

MÜSLÜMAN DEMOKRAT OLMAZ MI?

Bu beladan uzak durabilmek için Türkiye bir an önce gerçek demokrasiye geçmeli.

Türkiye demokrasi, özgürlük, hukuk, eşitlik gibi evrensel değerler üzerinden iç barışını sağlamalı.

Ülkenin her ferdinin hissedeceği nitelikte bir özgürlük ve eşitlik anlayışını her alana yaymalı.

Dindar insanların aynı zamanda gerçek bir demokrat olabileceklerini tüm Müslümanlara göstermeli.

Demokrasi ile hak elde edildiğini; çatışmacılığı, kavgayı, öldürmeyi tek yol olarak bilen bütün Müslümanlara anlatmalı. Göstermeli.

Şehirlerini buna göre kurmalı. Ticarette pay almanın esaslarını, hukuk sistemini buna göre yeniden oluşturmalı.

Toplumsal meselelerini demokratik bir üslupla müzakere etmeyi bir tarz haline getirmeli.

Siyasette, ticarette, sanatta, bilimde geçerli olanın dini kimlik değil; yeterlilik, kabiliyet gibi meziyetler olduğu kabul etmeli.

Medyayı, bürokrasiyi dindarlık esası üzerinden dizayn etmekten vazgeçip ehliyete önem veren bir anlayışa yönelmeli.

Toplumun bir kısmının kendilerini dışlanmış hissetmelerinin önüne geçecek yaklaşımları benimsemeli.

Bu demokrat anlayışı, son dönemde giderek güçlenen fanatizmin karşısına bir alternatif olarak koymalı.

Müslüman ülkelerin iç işlerine karışmadan, halklarına bu alanda ışık tutan pozisyonda olmalı.

Türkiye ancak dinin barışçı yorumunu ön plana çıkararak toplumdaki dini fanatizmin yaygınlaşmasının önüne geçebilir.

Evrensel değerleri yücelterek Kürtleri bu ülkede tutabiliriz. Ortadoğu karanlığında bu ülkeyi ışık gibi parlayan cazibe merkezi yaparsak ‘Barış süreci’ hedefine ulaşır.  

Ancak bu yolla Alevilerin ötekileşmesinin önüne geçilebilir.

Kısacası, ülke içinde her alanda fanatik bir dindarlığı yaygınlaştırarak etrafımızda kümelenen, sizden bir tık daha fanatik olanlarla mücadele edemezsiniz.

TEK ÇARE

Tek çıkış yolumuz demokratik standartlarımızı yükseltmektir.

Çünkü: Demokrasi vatandaşlarına demokratik olmayan sistemlerin sağlamadığı ve sağlayamayacağı pek çok temel hakkı sağlamayı garanti eder.

Çünkü: Demokrasi vatandaşlarına daha geniş kişisel özgürlük alanı sağlar.

Çünkü: Demokrasi insan gelişimini daha çok destekler.

Çünkü: Demokratik bir yönetime sahip olan ülkeler demokratik olmayanlardan daha zengindir.

İskoçya’daki referandum sonuçları bize bunu bir kez daha ispatladı.

Ayrılıp küçük olacağına, büyüğün içinde eşit ve özgür vatandaş olmanın tercih edilebilir olduğunu gösterdi.

Önceliğiniz Türkiye ise, Türkiye’nin birliği, bütünlüğü, huzuru ise tek çaremiz budur.

Daha fazla ve gerçek Demokrasidir.

Twitter.com/acikcenk