BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Size bir mektubum var

Politik çatışmayı kazanmak namına, evrensel uygarlık yarışını kaybedemeyiz. Bu seçimde tarafgirlik yapamayız.

Değerli dostum,

Beni komşularınızdan biri olarak, bir uzak akrabanız kabul edin.

Birçok konuda farklı düşünüyoruz.

Hayat tarzlarımız da belki tam örtüşmüyor.

Fakat sizin de bir aileniz, yuvanız var, benim de.

Sizin de okutmak istediğiniz, mürüvvetini görmek istediğiniz evlatlarınız var, benim de.

Siz de alnınızın teriyle, bileğinizin hakkıyla çalışıp evinize ekmek götürmek istiyorsunuz, ben de.

Siz de “Bu toprağın çocuğu”sunuz, ben de.

Hepimiz bu ülkenin daha iyiye kavuşmasını istiyoruz.

Bu dostça hitabıma, samimi sözüme kulak veriniz…

***

10 Ağustos günü, cumhurbaşkanını halk olarak ilk kez seçeceğiz.

Şimdiden, hakkımızda hayırlısı olsun.

Ülkemiz için, yavrularımız için uğurlu olsun.

***

Bakınız…

“Seçilmiş cumhurbaşkanı” halkın desteğini aldığı için, özel bir konuma sahip olacak.

Yerel yönetici veya hükümet başkanı seçmiyoruz.

10 Ağustos’ta, “toplumun tamamını temsil edecek bir lider” seçeceğiz.

Bu yepyeni bir durum. Hakikaten çok özenli olmamız, iyi düşünmemiz gerekiyor.

Çünkü tercihimiz, Türkiye’nin yönünü belirleyecek.

***

Aziz kardeşim,

Cumhurbaşkanlığı

nezaketi elden bırakarak,

ayrımcılık yaparak,

meseleleri kişiselleştirerek,

demokratik hassasiyetlerden uzak düşerek,

şahsi zaferlere yönelerek,

toplumdaki tüm acıları ve sevinçleri paylaşmayarak,

sert bir üslupla

meydan okuyarak, çatışarak…

yürütülebilecek bir vazife değildir.

Hükümetler iddialı ve atak olabilir

İcraatlarını kendince bir önem sırasına koyabilir.

Fakat cumhurbaşkanlığı bir aklıselim, ağırbaşlılık ve hoşgörü makamıdır.

***

Hepimizin iyiliği için...

Çocuklarımızın, ailemizin, komşularımızın iyiliği için...

Bize benzeyen veya benzemeyen tüm vatandaşlarımızın, milletimizin iyiliği için…

Vicdanımızın ferahlığı, gönlümüzün zenginliği ve ortak onurumuz adına...

Bağıran değil konuşan,

meydan okuyan değil müzakere eden,

ayıran değil birleştiren,

baskı kuran değil özgürleştiren,

hepimizi ortak değerler etrafında buluşturan bir lidere ihtiyacımız var.

***

Kıymetli dostum,

Bu seçimi ideolojik üstünlük sağlama aracı olarak göremeyiz.

Bu seçimde adayları “Bizden – onlardan” diye ayıramayız.

Dinî duygularımızın, inancımızın bu seçime alet edilmesine müsaade edemeyiz.

Vereceğimiz oy millet olarak dünyadaki yerimizi belirleyecek.

Daha iyi bir yeri hak ediyoruz.

Daha barışçı, daha özgür, daha adil, kardeşçe yaşayan bir toplum olmayı hak ediyoruz.

Politik çatışmayı kazanmak namına, evrensel uygarlık yarışını kaybedemeyiz. Bu seçimde tarafgirlik yapamayız.

Bölgemizde çatışma, savaş, kan, gözyaşı hakim. Mahallemizin kazanımı için ülkemizin gidişatını göz ardı edemeyiz.

Çocuklarımızın geleceğini bugünkü ideolojik kazanımlarımıza feda edemeyiz.

Mahallemiz için değil, ülkemiz için yararlı bir adım atmalıyız.

Tekrar edelim:

Kendimiz için değil, milletimiz için en uygun olanı seçmeliyiz.

Toplumun her bir üyesiyle barışık bir lidere ihtiyacımız var.

“Nasılsa bana muhtaçsınız” havasında konuşan değil, bize saygı duyan bir lidere...

İdeal bir aday var mı?

Ona siz karar veriniz.

Amacım adaylar arasından birine dikkat çekmek değil.  

Fakat çatışmaktan haz duyanlar var.

“Büyüklük” ile “kibri” karıştıranlar var.

Bizim irademizi, oyumuzu çantada keklik görenler var.

10 Ağustos’ta sandığa mutlaka gidiniz…

Ve oy verirken tüm toplum adına seçim yaptığınızı lütfen akılda tutunuz.

Bendenizi, komşunuzu, uzak akrabanızı da unutmayınız.

Bizim adımıza da karar verdiğinizi göz ardı etmeyiniz.

Şu üç günlük dünyada, hep zafer kazanmak olmaz, gönülleri de kazanmak lazımdır.

Kalbinize bir kez daha sorunuz.

Kalbinizden gelen sese göre seçiminizi yapınız.

Birlikte yaşayalım, birlikte sevinelim, birliğimiz daim olsun inşallah.