BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53

Seçimi Türkiye kazandı mı?

Çuvalladım mı? Bu halka yabancı mıyım? Yoksa halkın Erdoğan’da gördüğü çok kıymetli bir özellik var da ben mi göremiyorum?

Tayyip Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşı çıkan yazarlardan biriydim.

Peki, “Erdoğan’ın zaferi” bize ne anlatıyor?

Çuvalladım mı? Bu halka yabancı mıyım? Yoksa halkın Erdoğan’da gördüğü çok kıymetli bir özellik var da ben mi göremiyorum?

Evet Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşıydım.

Uyguladığı siyasete karşı çıktım, Benimsediği üslubu doğru bulmadım. Her makamı kendi için hak gören tavrını kabullenemedim. “O olmazsa batarız, perişan oluruz” diyenlerin “tek adam” vurgusuna itiraz ettim.

Daha çok oy almak için öfkeyi, çatışmayı körüklemesine karşı çıktım. Biz –onlar diye konuşmasını vahim bir hata olarak gördüm.

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına karşıydım çünkü: Soma’da yaralı vatandaşımızı tokatlayan birini o makama yakıştırmıyordum.

“Sen Alevisin”, “sen Zazasın”, diyen birini o makama uygun görmüyordum.

“Affedersiniz  Ermeni” şeklindeki ayrımcı cümle kulağımı tırmalıyordu. Kalbimi tırmalıyordu.

14 yaşındaki çocuğunu kaybetmiş bir anneyi miting meydanlarında yuhalatıyordu.

Bu tavrını görmezden gelmedim.

Erdoğan, miting meydanlarında bir kadın gazeteciye, “terbiyesiz”, “edepsiz”, “aşağılık kadın” gibi hakaretler yağdırdı. Bağlı bulunduğum değerler böyle birinin liderliğini desteklemeye müsaade etmedi.

Erdoğan’ın benimsediği siyasetle bu ülkeye huzur getiremeyeceğini görüyordum.

Namaz kılan adama, başını örten kadına olan itimadı yerle bir etti. Böyle bir siyasetçinin dinin ve dindarlığın temsilcisi olmasına gönlüm razı değildi.

Meydan okumayla, kendinde abartılı güç vehmetmekle dünyada esaslı bir yer edinemeyeceğimizi görüyordum.

Karşı durdum, çünkü: Barışın, adaletin, nezaketin… inandığım değerlerin yaygınlaşmasını, yücelmesini istiyordum.  

Evet yüzde 51.7 oyla cumhurbaşkanı seçildi. Yüzde 80 oyla da seçilebilirdi. 

Fakat hala aynı fikirdeyim. Hala karşıyım. Bu sonuca, demokrasi adına saygı duyuyorum, fakat ne yazık ki demokrasi adına sevinemiyorum.

Artık niceliğin, sayıların değil, niteliğin değer kazandığı bir demokraside yaşamak istiyorum.

“Yani sayılar yükselirken değerler de yükselmeli” diyorum.

Eşitlik, itimat, ümit de yükselmeli.  Bunu sayılardan daha kıymetli görüyorum.

***

Aldığı oy oranına bakarak fikrimi değiştirecek değilim.

30 yıllık İslamcılık hayatımda sayıların değil, erdemlerin esas olduğunu öğrendim.

Çoğunluğun yanında olmayı değil, tek bir kişi kalsa bile hakkaniyetin yanında durmayı öğrendim.

Tek bir gün Erdoğan’a yönelttiğim eleştirilerde siyasi tarafgirlik yapmadım. Kişisel öfke gütmedim.

Ne bir cemaatin üyesiyim, ne de bir ideolojinin neferiyim.

25 yıllık dostluklarım çatırdıyor. Beraber yediğim-içtiğim ayrı gitmeyen dostlarımı kaybediyorum.

Bu nedenle kendimle bir iç savaş yaşıyorum. Defalarca “Bu kadar insan haksız bir tek sen haklı olamazsın ki” diye kendimi sorguladım.

Fakat gerçekler göz önünde. Erdoğan’ın ayrıştırıcı söylemi bitmek bilmiyor. Erdoğan’ın öfkesi dinmek bilmiyor. Dini siyasetin malzemesi yapmaktan vazgeçmiyor. İzlediği siyasetle ülkemizin birliğine bütünlüğüne zarar veriyor.

Demem o ki Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığını kendime ve ülkeme yakıştıramıyordum. Bunun için karşı durdum.

Önce, kendine yakıştıran herkese sonra da ülkemize hayırlı olsun. twitter.com/acikcenk