BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,86
ALTIN 2.386,24

Savarona’yı satmak ve atmak

Türkiye’nin her şeyi (parasal olarak değerini buldu mu) anında müşterilerine satılıyor.
Fabrikalar, tarlalar, kombinalar, kurumlar, tesisler, barajlar teker teker elden çıkartılıyor.
Çünkü dönem serbest piyasa ekonomisi dönemi…
Bu sistemin esası alıp satmaya dayanıyor.
Satış ruhu çok gelişmiş bu sistemde satılabilen “ürünler” arasına insan bedenleri, organları hatta yaşamları bile girebiliyor.
Çılgınca bir özgürlük âlemi…
Nazım Hikmet bu düzeni 1951’deki “Bir Hazin Hürriyet” şiirinde şöyle anlatmıştı:
“Satarsın gözlerinin dikkatini ellerinin nurunu,
Bir lokma bile tatmadan yoğurursun
                               bütün nimetlerin hamurunu.
Büyük hürriyetinle çalışırsın el kapısında,
Ananı ağlatanı Karun etmek hürriyetiyle,
                                                           hürsün!”
SADECE PATRONLAR MI?
 
Bu konuya girme sebebi, yeni bir “satış krizi” ile yakından ilgili…
İşadamı Kahraman Sadıkoğlu, Atatürk’ün Yatı olarak bilinen Savarona’yı satışı çıkartmış. Talipler arasında Rus ve Arap işadamları da bulunuyor.
Şimdi bir telaştır başladı:
-Ruslar ve Araplar alırsa, 70 milyonun ahı tutar!
Bu uyarı cümlesi TÜRSAB Bakanı Başaran Ulusoy’a ait…
Ulusoy, Savarona’nın müze olması gerektiğini de sözlerine ekliyor.
Kaygılarına ve önerilerine şapka çıkartılabilir… Ama öncelikle buraya nasıl geldiğimize bakmak gerekmez mi?
Savarona eskiden Deniz Kuvvetleri Komutanlığı’na ait bir tekneydi. Deniz Harp Okulu’nun son sınıf öğrencileri mezuniyet öncesi Savarona ile çeşitli limanları ziyaret, dostluk mesajları iletirlerdi.
Devlet geleneği kök salmış pek çok ülkede böylesi okul gemileri vardır. Savarona’dan eskileri de seferlerine devam edebiliyorlar.
Hal böyleyken, Deniz Kuvvetleri Atatürk’ün yadigarını onun aziz anısıyla birlikte hurdaya ayırdı!
Gemi sökülüp jilet olma aşamasında Kahraman Sadıkoğlu talip oldu, gemiyi onardı. Ticari olarak işletti. Şimdi de satıyor!
O serbest piyasacı bir iş adamı… Kimse Sadıkoğlu’nu “niye ticari davranıyorsun?” diye suçlayamaz.
Ama Deniz Kuvvetleri için ayrı durum söz konusu olabilir mi?
Sadıkoğlu diyor ki:
-Gemiyi aldığım zaman içinden 4.5 ton fare temizledik!
Şimdi sormak gerekiyor:
-Atatürk’ün emanetine böyle mi sahip çıkılır?
 
 
İÇTENSİZLİK ÖRNEĞİ
 
Kara Harp Okulu’nda hala Atatürk’ün numarası okunduğunda öğrenciler bir ağızdan haykırırlar:
-İçimizde!
İnandırıcı olabilmek için önce onun emanetlerine sahip çıkılması gerekiyor.
Ondan sonra diğerleri için konuşulabilir.
Savarona olayı, yıllardan beri gözlerimizin önünde oynanan içtensizliğin örneği olarak capcanlı duruyor.
-Lafta Atatürkçülük!
Bırakın manevi değerleri onun çok sevdiği bir yata bile sahip çıkılamamış!
Gerisini ne konuşacağız ki?
Her şey ortada duruyor:
-Savarona’yı satmak ve bol keseden atmak!