BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,93
ALTIN 2.434,41

Kadın çorabı

"Ayşe Paşalı nezdinde; hayatları, umutları ziyan edilmiş tüm kadınlara… "

Bir kadın çorabı var yüzlerimizde.

Suretlerimiz onun ardına gizlenmiş.

“Kalk sofrayı topla”, "Bu çocuklar senin yüzünden bu haldeler " diye söylendiğinde kocası...  

Ya da 65 yaşındaki dedeye  "Gelin olacak kadın" niyetiyle vermişlerken o masum umutlarını...

Gelinliıği de, kocası da bir kadın çorabı giymişti.

Ensest bir ilişkinin amca yüzlü, baba yüzlü koynunda... Karanlık bir tenin soluğu kadar uzağında ve kimseye itiraf edemezken kapalı duvarlar arasına sıkışmış yüreğini; en sevdikleri de, yalnızlığı da giymişti.

Mahallenin Neriman Teyzesi ve bakkal Rüstem'i, sırf dışarıda biraz fazla gezip, mahallenin oğlanlarıyla az buçuk oynadı diye, o daha çocukluğunu yaşarken ve daha çok çocukken, adını “bir iffet narasıyla” etrafa sıçrattıklarında…

Çocukluğu da, o oyunlar da giymişti.

Bir kadın çorabı vardı. Korkulası bir rüyanın en günahkâr parçası olmuştu.

Abisi kolundan tutup "Bizi el âleme rezil mi edeceksin?" diye sürüdüğünde sokağın ortasında,

Ya da bir şehrin, köyün herhangi bir köşesinde sevdiği ve sevildiği için, hissettiğinden o en insani duyguyu…

Ki aşk kanının akması kadar doğalken;  bir töre kurşununa kurban gittiğinde... O kurşun da, ağabeyleri de giymişti.

Fabrika köşelerinde kocasının içki parasını ödemek için çalışırken. Yavrusunun umutlarını ve belki de okul masraflarını biriktirirken bir ayyaşın şarap şişesinin içerisinde…

Dahası, sadece bedenini görüp yüreğini görmeyen patronların ellerinde, iş arkadaşlarıyla savaşırken; "Bir et parçası değilim", "Ben de sizin kadar başarabilirim" diye kıvranırken,

Evde yediği her tokatta, sokakta aldığı her duygusuz ve kaba iltifatta,

O iltifatlar da, patron da,

şarap şişesi de giymişti.

Erkeğin önünde el pençe durmanın hanımlık olduğu, vücudunu hunharca parçalayıp, gösterişli bir reklam şirketi nazarıyla kullandıkları - metalaştırdıkları bir dünyada,

Edep ve ahlak da giymişti,  sanat da...

Kimse ruhunu göremiyordu. O kadar kalındı ki retinaları insanların; kaybolmuştu gözlerde. Ruhu kayıplar âlemindeydi.

Ne ben yanında olabiliyordum. Ne onlar. Ne de hiç kimse.

Hepimizin başında bir kadın çorap vardı.

Gizlemek için pisliğimizi. O utanmaz suratlarımızı...

Çünkü kimse kimseyi göremez,

Kimse kimseyi tanıyamazdı, 

hayat hırsızı insanların dünyasında;

bir kadın çorabıyla.