BIST 9.717
DOLAR 32,54
EURO 34,94
ALTIN 2.438,27

İnsan-i kamil (2)

"Allah’ın rahmetinden kendinizi mahrum etmeyin" Ayet-i Kerimesi, insan için manidar bir ders, mahiyetindedir.

Dua Etmek

Allah Celle Celaluhu buyuruyor:

"Dualarınızdan olmazsa ne ehemmiyetiniz var".

Bu kadar manidar bir ifade karşısında duanın ehemmiyetini dile getirmek bir hayli zor, ancak duayı birkaç açıdan anlamlandırmaya çalışayım:

Dua, Allah’ın varlığına ve birliğine inanmanın işaretidir,

Dua, Allah’ın kadir olduğuna inanmanın bir ifadesidir,

Dua, Allah’a muhtaç olduğunu kabullenmenin bir delilidir.

Dua, şirkin yok edilmesi, varsa tortusunun kazınmasına vesiledir,

Dua, Allah’a karşı kul olmanın, kalben, kavlen ve filen kabulüdür,

Bu münasebetle hem fikirdir, hem zikirdir, hem ibadettir.

Zikir Etmek

Evet, Allah’ı anmak; "Beni hatırlayın ben de sizi hatırlayayım" buyuran yüce Allah; kalbi ve kavli zikrin önemine vurgu yapmaktadır.

Ne mutlu Allah’ı ananlara.

Allah’ı anan, huzur bulur, kalben mutmain olur, sabırlı ve cesaretli olur, ye’se düşmez, dünyevi meseleleri kendine dert ederek bunalımlara düşmez. Bu münasebetle bir yandan kavli ve kalbi zikirden dolayı hem sevap işler hem de mânen büyür.

Bu vasfa sahip olan bir insan, bulunduğu ortama pozitif enerji verir ve insanlık alemi için bir artı değerdir. Hayırla yad edilir.

Helalinden Kazanmak

‘Yiyin, için israf etmeyin Allah israf edenleri sevmez’ buyuran Allah-u Te’ala insana helal dairede dünya nimetlerinden yararlanmayı emrediyor.

Çünkü dünya nimetlerini kullanmaktan geri kalan bir mümin, İslam’a katkı yapmakta yetersiz kalır. Hadi bakayım vasıta ile bir saatlik olan bir yolu 12 saatte yaya git de göreyim, Sağlıksız beslen de sıhhatli insan ol, mümkün mü? Yaz ve kış ölçülerine göre giyinme de vücudun rahat etsin, bütün bu ihtiyaçların temini için helal kespten rızık arayışı, her mümin için birer vazifedir, ibadetin değişik bir versiyonudur. Peygamber aleyhisselamın şu veciz ifadesi de buna apaçık bir delildir:

"Kim ki helâl rızk arayışında yorgun argın yatağına çekilirse günahlarının mağfiretiyle yatar" buyuruyor.

Demem o ki İslami yaşantıyı mistik bir hayat tarzına bağlayan kimi zayıf Müslüman, işin kolayını tercih ederek sakat iş yapıyorlar bu yaklaşım tarzı olsa olsa %1 oranında derin tasavvuf şeyhi olan kimseler yaşayabilir. Onlar dahi maişetlerini başkalarına yük etme gibi bir lüksleri yoktur. Bu da böyle biline.

Müslümanların uzun yıllardır özellikle Ortadoğu bölgesinde bir marifet gibi dile getirdikleri fakirlik ve işkence edebiyatı ne İslami’dir, ne de insanidir. Yok efendim Müslüman dünyada zorluk çekmeliymiş de, sıkıntı yaşamalı da, Peygamber ve sahabeler bu aşamalardan geçmişler de bunlar boş işler kardeşim.

Peygamberimizin, İslamiyet’in ilk yıllarında ekonomik sıkıntı çektiği doğru, etrafındaki maddi açıdan sıkıntılı olan sahabeler fakr-u zaruret içindeyken Peygamberin zengin bir hayat yaşaması düşünülemez tabiî ki. Ama gün gelmiş;

*Peygamberimiz, misafirlerine 100 koyun kesebilmiş,

*Aşr-ı mübeşşereden olan Abdurrahman bin Avf, bir seferinde 500 deveyi yükleriyle beraber İslam devletine hibe ediyor.

*Hz.Osman bir seferinde 30 bin kişilik bir İslam ordusundan 10 bin askerin silah ve teçhizatını üstleniyor.

İşte görüyorsunuz Sahabe güçlü ve zengin ama icap ettiği zaman tereddütsüz malını Allah yolunda sarf ederek mal sevgisini Allah sevgisinin önüne geçirmemektedir.

Hem Yüce Allah, insanları malıyla canıyla imtihan ettiğine göre, olmayan mal ile imtihan olur mu?

Helal rızkını arayacaksın, nitelikli eleman olacaksın, hem kazanacak hem kazandıracaksın.

Bir mümin olarak hayatın içinde var olacaksın, söylenecek çok şey var, şimdilik bu kadarıyla yetinelim.

İnfak edebilmek

Yüce Allah cenneti hak eden takva ehli kimselerin özelliklerini sayarken, sıralarken, bir özellikleri de "Darlıkta ve bollukta infak ederler" buyuruyor.

Elbette ki mümin icap ettiği takdirde gücü nispetinde harcamaktan geri kalmayacak, kalmamalıdır. Zaten yeryüzünde birilerine ait olduğuna inandığımız ne varsa hepsi Allah-u Te’alaya aittir. Bir süreliğine tasarruf hakkı insana veriliyor. Ne mutlu o kimseye ki tasarruf sürecinde asıl mülk sahibini unutmasın ve Allah’ı hoşnut edecek tarzda kendisine verilen imkânları değerlendirsin. Dünyada faydasını gördüğü gibi ahirette de Rabbına rahat bir hesap versin.

İlmihal Bilgisine Sahip Olmak

Ferdi ibadetleri yerine getirebilmek için ilmihal bilgisine sahip olmak esastır. Ekonomik, mali ve ticari işlerde ise her müminin yeteri derecede bilgi sahibi olabilme ihtimali hayli zayıf ve yersiz bir beklentidir. Ancak Namaz, Oruç gibi farz ve nafile ibadetlerini yerine getirirken ilmihal düzeyinde bilgi sahibi olması lazım. Diğer önemli meselelerde ise kendisine gerektiğinde müracaat edebilecek bir ilim erbabının olması gerektiği kanaatindeyim. Hâttâ böyle bir kimseye makul ölçülerde danışmanlık ücreti adı altında bir katkı bile yapmalı yapabilmelidir. Tıpkı aile hukuk müşavirliği gibi acizane kanaatim budur.

Sıla-i rahimde Bulunmak

Akraba ziyareti islami geleneğin bir icabıdır. Aile kavramı insanlık aleminin en kutsal kavramlarından biridir insanlık bu kavramın içini boşalttığı anda varlığında bir erozyon yaşar ve insani özelliklerini kaybeder. Öyle ki aile münasebetleri hayvanlar aleminde bile vardır ve ilahi bir ilhamla devam ederken insanlık bu kavramı yaşatmakta zorlanıyor.

Ekonomik özgürlüğünü bir derece elde eden bir kimse mânâdan da yoksun ise aile efradına sırt çeviriyor ve bireysellik ön plana çıkıyor. Halbuki anne babadan başlamak üzere kardeş, amca, dayı, hala, teyze, dede, nene hepsi de anılması geren unutulmaması gereken yakın çevremizdir ve bu yakın çevre ile diyalog içinde olmak insani ve İslami bir vazifemizdir. Bu özeliği, bu vazifeyi göz ardı etmek bir insana yakışmaz.

Yüce Allah, yakın çevremizle ilgilenmemizi emrediyor.

Ye’se Düşmemek

Nitelikli bir insan umutsuzluğa kapılmaz. Hem niye kapılsın ki, olup bitenden Yüce Allah’ın haberdar olduğunu bildikten sonra, her hal-u kârda insanın imtihanda olduğunu fark ettikten sonra, insana takatinden fazla bir yükün yüklenmediğini bildikten sonra, Yüce Allah’ın kullarını koruyup kolladığını bildiği halde neyin ye’sine düşecek?

İki rekât Sünnet Namaz, Tevbe ve Dua kendisini diriltir, rahatlatır. Bazen de bir Şükür Secdesi canına can katar, "Allah’ın rahmetinden kendinizi mahrum etmeyin" Ayet-i Kerimesi, insan için manidar bir ders, mahiyetindedir.