BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

İnsan-ı Kamil (1)

Kanaatim o ki bir mümin, aşağıda sıralanan düsturlara dikkat etmeli, ruh terbiyesini bu ölçüye göre şekillendirmelidir.

İnsanoğlu iki kere Allah’a borçludur.

Birincisi yüce Allah onu insan olarak yarattığı için. İkincisi yeryüzünde sahipsiz, rehbersiz bırakmayıp Peygamberleri aracılığıyla; hakka, doğruya kendisini yönlendirdiği için.

Bu manada tekamüle doğru yol alan bir insanın sahip olması gereken bazı özellikleri, bu yolda emekleyen bir kardeşiniz olarak sizinle paylaşmak istedim. Kanaatim o ki bir mümin, aşağıda sıralanan düsturlara dikkat etmeli, ruh terbiyesini bu ölçüye göre şekillendirmelidir.
 
İcmali İman (İmanın şartları)

İman elle tutulmaz, gözle görülmez. Ancak Allah katında en makbul bir meziyettir. İnsanın niyetini şekillendirir, davranışlarını kontrol eder. Bir kulun samimiyetini Rabb’ına sunar, iman konusunda hiç kimse Allah’ı aldatamaz, çünkü O, sarraf kulubudur (kalpleri yönetir).
 
Ayrıca hiçbir sevap, hiçbir davranış iman kadar insana destek sağlayıp, enerji veremez. Çünkü iman, kul ile Allah arazında manevi bir bağdır.
Yüce Allah’a, meleklerine, kitaplarına, peygamberlerine, hayır ve şerrin gelişinden Allah’ın haberdar olduğuna ve ölümden sonra insanların mahşere gönderilip ahiret hayatıyla varlığını devam ettireceğine inanan bir insan, yeryüzünde öyle bir yaşar ki onu ihya eder. Kıyamete dek Allah’ın salih bir kulu olarak ümmeti Muhammed’in (s.a.v.) duasına mazhar olur.
 
Tafsili İman (Kur’an’a İman)

Asıl mesele Allah’ın kelamı Kur’an'a inanıp hal ve davranışlarında Kur’an'ı ölçü almaktır. Sevgili Peygamberimizin ifadesiyle "Allah insanın kılık kıyafetine ve sözlerine bakmaz, Kalbine ve davranışlarına bakar".

İşte bu davranışlarını kontrol altına almak için de bir ölçüt lazım. Bir mümin için yegâne ölçüt Kur’an olmalıdır. Zaman zaman gaflete düştüğü olsa da tövbe ve istiğfarla Kur’an dairesine tekrar çekilmelidir.
Gayretli bir mümin, iyi bir bilgin olduğuna inandığım İslami yazar Abdurrahman Dilipak’ın bir konferansına katılmıştım. Çok güzel şeyler dile getirdi, ancak Kur’an için dile getirdiği bir ifade çok  manidardı, şöyle demişti:

"Ey müminler! Sizden bir istirhamım var, gelin yarından tezi yok Kur’an-ı Kerim’in bir mealini elimize alalım, okumaya başlayalım, bitirene dek her gün gücümüz nispetinde okuyalım. Bitirdiğimiz gün en az bir şahit de yanımıza çağırıp o günün tarihini de yazarak "okudum ve iman ettim" diyerek arka sayfasını imzalayalım ve imanımıza bağlı kalalım."

Dilipak’ın bu teklifi bana çok anlamlı gelmişti. Gerçekten insanımızın birçoğu Kur’an'ın içeriğinden bihaberdir. Onun için iman dedikleri meziyetleri davranışlarına pek yansımıyor. Bu münasebetle tafsili iman, Kuranın içeriğinden haberdar olmak anlamına geldiği kanaatini taşıyorum.
 
Adil Olmak

Bari Te’ala buyuruyor:

 "Adil olunuz çünkü takvaya en yakın olan adalet duygusu ve adil davranmaktır".

İnsanlığa huzur veren, değer katan, düşünce ve düşünceyi ifade özgürlüğünü sağlayan tek kişilik bir ocağın dahi güven içinde yaşamını sürdürmeyi sağlayan, en önemli dayanak, ana kaynak adalettir.

Ne demiş Hz.Ömer: "Camiyi yık ama adaleti yıkma".
Buna karşılık arazisinde camii yapılan Hristiyan, hem arazisini camiiye vakıf etmiş, hem de iman etmiştir. Müslümanlar, Habeş Kralı Necaşi’ye gönderilince Peygamber Efendimiz ne buyurmuştu?
"Oraya gidin oranın kralı adil bir hükümdardır, onun himayesinde kimseye zulüm edilmez".

Onun içindir ki mahkeme duvarlarında "adalet mülkün temelidir" yazılıyor. Maalesef  Kur’anı tanımayan bir mülkten de adalet oluşmadığı gibi zaman içinde bir ahtapot gibi mülkü kontrolüne alan menhus güçler oluşuyor. Mümin, İslam’ın adalet anlayışını elden bırakmayacak, hal ve davranışlarında Kur’ani bir tavır sergileyecek. Sergilemelidir.

Dürüst Olmak

Kur'an'ın ifadesiyle "Allah doğru olanlarla beraberdir" ayrıca yalancılara lanet etmiştir. Biri Peygamber Efendimize sormuş:
"Ya Resulallah, bir mümin korkak olabilir  mi?"
"Bir ihtimal" demiş,
"Cimri olabilir mi"
"Bir ihtimal",
"Peki yalan söyleyebilir mi"
"Asla söyleyemez"
Buyurmuş Peygamber Efendimiz.
Dürüst olmak, doğru olanı tasdik etmek, gerektiğinde doğru şahitlik ederek adaletin tecelli etmesine vesile olmak, müminin başta gelen özelliklerindendir. Zaten iman bizatihi doğru olanı tasdik etmektir. Peygamber aleyhisselam buyuruyor ki "Kurtuluş doğruluktadır velev ki nefsinizin aleyhine de olsa".
 
O zaman bir müminin yalan söyleme gibi bir lüksü yoktur.

Merhamet Duygusunu Taşımak
Peygamberimizin ifadesidir: "Siz birbirinize merhamet edin ki yüce Allah da size merhamet etsin."

Öyleyse birbirimize merhametle muamele edelim, etmemiz lazım, çünkü biz cennetin varisliğine göz dikmişiz, yeryüzünde Allah’ın halifeliğine soyunmuşuz. Hastaya, güçsüze, fakire, mazluma acımak, onların yardımına koşmak, katkıda bulunmak gücümüz nispetinde yanında olduğumuz hissini vermek vazifemizdir. Ancak bunu yaparken merhamet duygularımızı yıpratmadan yapmak lazım, çünkü Allah o mağdur gibi görünen kulunu herkesten daha iyi görüyor, onun o halinin arkasında bizim göremediğimiz nice hikmetler var. Bir hikmeti bizim ona göstereceğimiz ilgidir. Bu dünyada herkes bir yönüyle imtihandadır
 
İbadet Etmek

Kur’an-ı Kerim’in ifadesiyle, "İnsan ve cin aleminin yaradılış gayesi yeryüzünde Allah’ı tanıyıp, O’na ibadet etmektir."

Yaratılışın asıl gayesi olduğuna göre her mümin ibadetle meşgul olmakla yükümlüdür. Tabi ibadetlerin başında Namaz gelir, Oruç onu takip eder, ayrıca her türlü ameli Saliha ibadet kavramı içinde yer alır, kısacası bilinçli bir müminin hayat tarzı ibadetin ta kendisidir. Her türlü hal ve davranışlarında Allah’ın rızasını aradığı için.

..............................devamı olacak inşaallah