BIST 9.717
DOLAR 32,53
EURO 34,90
ALTIN 2.439,83

Hani Türkiye bölünmeyecekti?

Bu vesileyle yıllardır “Amaç ayrılmak değil, Kürtlerin haklarının tanınması” diyerek oluşan bugünkü tablonun sorumlularına bir çift sözüm var

Irak’ta birkaç yıl önce federasyona geçen Kürtler şimdi de tam bağımsızlığa koşuyor.

Barzani’nin açıklamalarına bakılırsa önümüzdeki aylarda Kürdistan bağımsız bir devleti olacak.

Suriyeli Kürtler ülkedeki kargaşa çıkınca özerkliğe yöneldiler.

Türkiye’de ise ‘barış süreci’ne rağmen işler gerçek bir barışa, oradan bütünleşmeye değil, daha belirgin bir ayrışmaya doğru ilerliyor.

PKK yol kesiyor, kimlik kontrolü yapıyor. Fırsat bulduğu her yere kendi bayrağını asıyor.

Gençleri kendi saflarına katılmaya zorluyor veyahut teşvik ediyor.

Geçtiğimiz günlerde Diyarbakır belediye başkanı Gültan Kışanak Amberin Zaman’a verdiği röportajda

Şöyle diyor:

“Kürtlerin öncelikli meselesi kimliklerinin tanınması iken artık temel mücadeleleri egemenliğin paylaşımına dönüştü. Bugün bölgede referandum olsa halkın yüzde sekseni özerklik lehine oy kullanır.”  Amberin Zaman: Ya bağımsızlık için? diye sorduğunda Kışanak “Aynı şekilde” cevabını veriyor.

Mücadelenin artık hak arama aşamasından özerk yapı talebine geçtiğini söyleyen yalnızca Gültan Kışanak değil.

Gazete köşelerinde, siyaset arenasında birçok kişi Türkiye Kürtlerinin de artık Irak ve Suriye Kürtlerinden daha azına razı olmayacağını söylüyor.

Kısacası adı konmamış bir ayrılık havası var.

Bu vesileyle yıllardır “Amaç ayrılmak değil, Kürtlerin haklarının tanınması” diyerek oluşan bugünkü tablonun sorumlularına bir çift sözüm var.

***

Solcu ve Liberal aydınlara:

PKK ile içli dışlı olan Kürt siyasal hareketi başından beri hep ayrılıkçı bir tutum takındı.  

Bunu hep görmezden geldiniz.

Yıllarca “Bizim amacımız Kürtlerin haklarını savunmak” diyordunuz. Şimdi ise meseleyi özerkliğe taşıdınız. 

Fakat Kürtlerin haklarını savunmakla ayrılıkçı politikaları desteklemek arasındaki ince çizgiyi hep göz ardı ettiniz.

Ortak değerlerimizi küçümseyip farklılıklarımızın altını kalın çizgilerle çizerek  “bütünlüğü savunuyoruz” dediniz.

Özgürlüğü, demokrasiyi, insan gibi yaşamayı herkes için istemek varken, ayrılıkçı politika güden PKK ve Kürt siyasal hareketinin peşine takıldınız.

Türkiye’yi Ortadoğu’nun karanlık ve kasvetli koridorlarından uzak tutmaya çalışıyordunuz.

Fakat Kürtlerin Batı’ya biraz daha yaklaşmış Türkiye’den kopup Ortadoğu bataklığına dahil olmasından rahatsız olmuyorsunuz.

Demokrasisi ve özgürlük anlayışı gelişmemiş, kültürel derinliği artmamış toplumlarda federatif yapıların nasıl sonuçlar doğurduğu ortada.

Buna rağmen Türkiye Kürtlerine özerk bir yapı istemekten imtina etmiyorsunuz.

Kemalist ve Ulusalcı çevrelerin yıllardır Kürtlere uyguladığı baskı, inkar ve zulüm politikası sizin bu şaşkınlığınızı ve derinlikten uzak tutumunuzu ne yazık ki haklı çıkarmıyor.

Ben bir Kürt olarak bağımsız Kürdistan’dan heyecanlanmıyorum. Fakat sizde sevinç ve heyecan görüyorum, bunu neyle açıklıyorsunuz?

***

AK Parti İktidarına:

10 yıllardır bu ülkede Kürtlere zulüm ve baskı vardı.

Sonra iktidara siz geldiniz.

İktidarınızın ilk yıllarında devletin Kürtlere uyguladığı inkar ve baskı politikalarında büyük bir değişikliğe gittiniz.

İyi de ettiniz.

Fakat baskı ve inkarı kaldırmanın büyük yaraları sarmaya yeterli olacağını sandınız.

Halbuki ciddi bir barış, güven tazeleme ve iyileştirme politikasına ihtiyaç vardı.

Bu derinliği ve dürüstlüğü gösteremediniz.

Daha fazla oy hesabıyla esaslı adımları zamanında atmaktan hep imtina ettiniz.

Bir taraftan kardeşlik, dostluk, demokrasi, eşitlik, özgürlük vurgusu yaparken miting meydanlarında tek bayrak, tek devlet gibi birkaç sloganla yetindiniz.

Bir gün Abdullah Öcalan’ı asmaktan bahsedip, ertesi gün onu kahraman ilan ettiniz.

Bu tutarsız, hesaplı, çıkara dayalı politikalarınız yarayı daha da derinleştirdi.

3-5 yıl öncesine kadar Barzani’ye tehditler savuruyordunuz.

Son zamanlarda ise benimsediğiniz Irak politikanızla Irak Kürtlerini, Suriye politikanızla Suriye Kürtlerini ayrılmaya cesaretlendiriyordunuz.

“Biz varken kimse Kürdistan kuramaz” diye meydan okuyordunuz.  Şimdi ise Cengiz Çandar’ın da deyimiyle “Bağımsız Kürdistan’ın ebeliğini” yapıyorsunuz.

Sizin ebeliğini yaptığınız Kürdistan’ı ilk destekleyen İsrail oldu.

İsrail ile aynı amaca matuf işler yapıyorsunuz. Bunu nasıl izah ediyorsunuz?

Diğer taraftan büyük bir cesaret gösterip ‘barış süreci’i başlattınız.

Fakat iktidar hırsınız, şark kurnazlığı barındıran gel-gitli politikalarınız, herkesi memnun etme üzerine kurulu siyasetiniz bu adımı da değersizleştirdi.

Bir taraftan “barış yapıyoruz” derken diğer taraftan da kalekol inşaatı gibi güven zedeleyici işler yaptınız.

Ne Kürtlere karşı dürüst oldunuz, ne de bu ülkenin bölüneceğinden endişe duyan diğer halklarına.

‘Barış süreci’ni Erdoğan’ın cumhurbaşkanı olma hırsına kurban ediliyor.

PKK yol kesiyor. Bundan dolayı kilometrelerce araç kuyruğu oluşuyor. Cumhurbaşkanlığı seçiminde masaya sürülen oyları almak için bunları bile görmezden geliyorsunuz.

Ne Kürtler için atılması gereken adımları attınız, ne de bölünme endişesi duyan insanların bu korkusunu giderecek samimiyeti ve kararlılığı gösterdiniz.

Herkesi memnun edip, daha fazla oy almak ve iktidarda biraz daha kalmak için daha nelerden vazgeçeceksiniz?

Hepimiz yüreğimiz ağzımızda bunu izliyoruz.

***

Bana gelince:

Bir Kürt olarak İstanbul’da yaşıyorum. Kürtlerin bir devleti olacak diye kan çanağına dönmüş Ortadoğu bataklığına biraz daha yaklaşmayı istemiyorum.

Yıllarca Türkiye’de ulus devlet anlayışından şikayet ederken Kürdüm diye Kürtlerin kurmaya çalıştığı ulus devlete şapka çıkaracak değilim.

Dünyanın köye dönüştüğü,sınırların kalktığı bir çağda devlet peşinde koşan Kürtlerin durumunu da gülünç ve sığ buluyorum.

Demokrasiyi, özgürlüğü, eşit vatandaşlığı bir arada yaşamak için yeterli bulan, Türkiye’nin batısındaki şehirlerde yaşayan benim gibi milyonlarca Kürt var.

Muhtemel bir ayrılık ve Kürt devleti buralarda yaşayan Kürtleri da açmaza sokacaktır.

Türkiye’nin demokrasi, özgürlük standardı bile bana yetersiz gelirken Kürtlerin bir devleti olacak diye Ortadoğu’nun karanlık koridorlarında 50 yıl geriye gitmeye razı olamam.

Hiç birimiz olamayız. twitter.com/acikcenk