BIST 8.718
DOLAR 32,34
EURO 35,20
ALTIN 2.247,12

Gülen Cemaati'nin amacı ne?

İslamcı AK Parti’nin görünür amacı “Dindar nesil yetiştirmek”, dindar bir “Yeni Türkiye” kurmaksa, Gülen Cemaati’nin amacı farklı mı?

Gülen cemaati mensupları son zamanlarda sık sık İslamcılık eleştirisi yapıyorlar.

Eleştirilerin birçoğuna ben de katılıyorum.

Mesela cemaat mensuplarından akademisyen İhsan Yılmaz geçtiğimiz günlerde sosyal medyada şöyle bir mesaj yazdı: “Basitçe ifade edecek olursak: sütçü nasıl sut alıp satarsa, İslamcı da sahsı ve siyasi emelleri için İslam’ı alır satar. Örneği bol bol var!”

Peki İhsan Bey kimleri kastediyor?  Yalnızca Siyasal İslamcılar mı?

***

Gülen cemaatinden gelen İslamcılık eleştirilerini yadırgıyorum.

Diyeceksiniz ki “Sen de sürekli İslamcıları eleştiriyorsun, onlar eleştirice niye yadırgıyorsun?”

Açıklayayım:

Ben İslamcılık, İslamcılar derken özellikle Türkiye’deki dini, dindarlığı bütün hayata  ve devlete yaymayı amaç edinmiş tüm yapıları kast ediyorum.

Peki Gülen cemaati kimleri kast ediyor?

Bu konuyu sakince konuşalım.

“Gülen Cemaati İslamcı değildir” diyebilir miyiz?

Adı üstünde: Cemaat.

Yaptıkları işler İslamcılık değilse ne? Diğer İslamcı yapılardan farklı olarak nereye varmak istiyorlar?

İslamcı AK Parti’nin görünür amacı “Dindar nesil yetiştirmek”, dindar bir “Yeni Türkiye” kurmaksa, Gülen Cemaati’nin amacı farklı mı?

AK Parti’nin kurmaya çalıştığı Türkiye ile Gülen Cemaati’nin kurmaya çalıştığı Türkiye ne kadar farklı? Hangi noktalarda birbirinden ayrılıyorlar?

***

İslamcı: İslam’ın kişisel hayat dışında sosyal ve politik alanlarda da yol gösterici kılınmasını hedefleyen hareketlere verilen isimdir.

Gülen Cemaati, bu İslamcı tanımının dışında mı kalıyor?

Şöyle anlatayım.

Türkiye’deki dini yapıların, kurumların, hareketlerin amacı aynı: Ülkeyi her alanda dindarlaştırmak.

Hem siyasal İslamcılar hem de Gülen Cemaati gibi yapılar bunu inkar etmiyorlar.

Siyasal İslamcılar ile Gülen cemaati arasındaki farkı şöyle açıklayabilirim: Biri devletten yola çıkıp toplumu dindarlaştırmaya çalışıyor, diğeri ise toplumdan yola çıkıp devleti dindarlaştırmaya çalışıyor.

Evet yöntemleri farklı. Üslupları farklı.

Fakat hem kullandıkları sermaye, hem de varmak istedikleri hedef aynı.

***

Sanırım Gülen cemaati mensuplarından kimse Türkiye’yi dindarlaştırmayı amaç edindiklerini inkâr etmiyordur.

Bunun için okullar açıyorlar. Bunun için vakıflarla, dernekler, TV’ler ve gazeteler kuruyorlar.

Bunun için bağış topluyorlar.  Bunun için devletten ve toplumdan özel iltimas bekliyorlar.

Tayyip Erdoğan da her meseleye din penceresinden yorum getiriyor. Fethullah Gülen de.

Her iki yapı da toplumla din üzerinden iletişim kuruyor.

AK Parti dindar nesil yetiştirmek için, imam hatiplere ağırlık veriyor. Gülen cemaati ise kendi açtığı okullara.

AK Parti kafasındaki Türkiye’yi oluşturmak için bürokraside dindar kimlikli insanlara öncelik veriyor Gülen cemaati de kendi yetiştirdiği dindarlara öncelik veriyor.

AK Parti siyaset arenasındaki eylemlerini “dava” olarak görüp, gösterip bunun için insanlardan bağış topluyor, Gülen cemaati ise toplumsal projelerini “dava” görüp gösterip bunun için bağış topluyor.

TÜRGEV gibi vakıflara devletten “dava” için arsa tahsisi ediliyor.  Gülen cemaati de “dava” için benzer arsalar almış. Bunu 17 Aralık sonrası daha iyi görüyoruz.

Çünkü iktidar barışık oldukları dönemde Gülen Cemaati’ne “dava” için tahsis ettiği arsaları bir bir geri alıyor.

Yani “dava” denildiğinde ikisinin de benzer davalardan bahsettiğini biliyoruz.

Niyetleri ne? Bu tartışılır.

***

Diğer taraftan, İhsan Bey’in yukarıda alıntıladığım mesajında bir vurgu var: “İslamcılık din alıp din satmak demek.”

Evet ne yazık ki günümüzde dindar yapılar elinde İslamcılık böyle bir işe dönüştü,

Peki bunu yalnızca AK Partililer veyahut siyasal İslamcılar yapıyor diyebilir miyiz?

Tayyip Erdoğan iktidarını korumak için dini gerekçelere başvurması elbette eleştirilecek bir durum

Tamam da, Gülen Cemaati kendini korumak için aynı yollara başvurmuyor mu?

Mesela hükümetin Bank Asya’yı batırmaya çalışmasına Cemaat hangi argümanlarla engel olmaya çalıştı?

Ekonomik ve hukuki gerekçelerle savunulması gereken bir bankayı dini gerekçelerle savunmak İslamcılık olmuyor mu?

Kendi mensuplarına “Bu banka bizim için çok önemli bu nedenle herkes elini taşın altına koysun” dediler. Ve insanlar da başka bankalardan kredi alıp, Bank Asya’ya yatırdılar.

Buradaki motivasyon neydi? İslamcılık veyahut dindarlık davası değil miydi?

***

Zaman yazarı Ali Ünal geçtiğimiz günlerde Zaman gazetesine okur kazandırma kampanyası içim şöyle yazdı: “İki bacıdan Zamanla ilgili iki rüya intikal etti. Türkiye’nin her tarafına semadan ateş yağıyor. Zaman gazetesi hizmet mensuplarının ellerinde şemsiye olmuş ve o şemsiyelerle ateşlerden korunuyorlar.”

Ne diyeceğiz buna? Okunmak için alınan gazetelere Allah’ın gazabından kurtulma aracı anlamı yüklenmesi bir nevi dini pazarlamak değil mi?

Gülen Cemaati’nin yöntemi kuşkusuz daha derinlikli, daha sonuç alıcı, daha etkili, daha özveriye dayalı. Tüm bu hasletler onları İslamcılık dairesinden çıkarmıyor ki.

Çünkü amaç değişmiyor. 

Ya da Gülen Cemaati’nin her kurban bayramında “Hz Muhammed adına kurban kesiyoruz, siz de bir hisseyle ortak olur musunuz?” diyerek bağış toplaması ne anlama geliyor?

Siyasal İslamcılıkta bireysel kazanım daha fazla ön planda Gülen Cemaati’nde ilk etapta kurumsal kazanım önde.

Ama nihayetinde elde edilen başarılar paylaştırıldığında en çok kazanan yine toplumun tüm kesimleri değil, cemaat mensupları oluyor. Bürokraside öncelik, ticari ilişkilerde öncelik… cemaat mensuplarına kazanç olarak dönmüyor mu?

***

Amacım, Gülen Cemaati’ne “sizin de AK Parti’den farkınız yok” demek değil.

Söyleyeceğim şu: Siz AK Parti’nin İslam’ı kendine kalkan yapmasından nasıl rahatsız oluyorsanız, başkaları da sizin benzer davranışlarınızdan rahatsız oluyor.

AK Parti yaptığı yanlışlara “dava” diyerek meşruiyet kazandırdığında sizler nasıl rahatsız oluyorsanız, bilin ki sizin yaptığınızdan da toplumun diğer kesimleri rahatsız oluyor.

AK Parti’nin “dava” deyip kendini öncelikli ve “korunması gereken yapı”  gösterdiğinde sizler nasıl zarar görüyorsanız, başkaları da sizin kurumlarınızı korumak için aynı yolu seçmenizden zarar görüyor.

AK Parti’nin dindarlığı bir amaç olarak göstermesi ne kadar sorunlu ise sizin de dindarlığı esas amaç olarak göstermeniz o derece sorunlu.

Kabul edelim ki bireysel olarak yaşanması için gelen din, kurumsal yapılar aracılığıyla bir amaca dönüştürüldüğünde başka bir renge bürünüyor. 

Her meseleye din penceresinden bakarak daha özgürlükçü ve eşitlikçi olamazsınız.

Demokrat olamazsınız.

Toplumu dini duyguyla yönetilecek bir grup haline getirerek demokrasinin gelişmesine katkı sağlayamazsınız.

Kendi mensuplarınızı dindarlık etrafında toplayıp AK Parti mensuplarını bu motivasyonla hareket etmekten vezgeçmeye çağıramazsınız.

Demokrasi ancak özgür bireyler varsa vardır.

Bireyler hocalara, cemaate, emirlere tâbi oldukça, memleket demokrasisi erozyona uğruyor.

Velhasıl, buradan bakınca Gülen Cemaati de yöntemi farklı bir İslamcı hareket olarak görünüyor.

Twitter.com/acikcenk