BIST 10.286
DOLAR 32,26
EURO 34,79
ALTIN 2.406,37

Baykal dizlerinden vuruldu!

Bugün hiçbir silâhlı güç demokrasimizi yıkamaz ama bu tür komplolar halkı demokrasiden soğutur.

“Hükmetmenin zehirli tadı insanın dudaklarında dolaşmaya, damarlarında akmaya başladı mı gözler görmez, kulaklar duymaz olur. Sadece dil çalışır, el hükmetmeye devam eder. O süreç, güç sahibinin çöküş sürecidir.” A. B.O.
 
 
 
Baykal dizlerinden vuruldu!
 
“Baykal istifa etmemeli” dedikten sonra, “Etmeyecek de” diye devam etmiştim.
Yanıldım…
Deniz Bey istifa etti.
Alınmış karar üzerinden
“Keşke” diye konuşmanın anlamsızlığını bilenlerdenim.
Ama…
Kendisine yapılanları
MAFIA yöntemine benzetiyorum: “Dizlerden Vurma”.
Yani
öldürmemek ama ondurmamak; ikaz etmek...
Geçenlerde
TSK’ya yapılan saldırıları da, Japon bahçıvanların, bonsai ağacının boy atmadan büyümesine izin vermelerine benzetmiştim. Bunun için ağacın kökleri hesaplı şekilde kesiliyor, ağaç kısacık boyu ile zayıf bir şekilde hayatiyetini sürdürüyordu.

                            * * *
 
Devlet, Ana Muhalefet partisinin bitmesini istemediği gibi güçlenmesine de izin vereceğe benzemiyor.
Bitmesini istemiyor çünkü yerine çok daha güçlüsünün geleceğinden korkuyor.
Ama köklerini budayıp onu güçten düşürerek hem muhalefet boşluğunun önüne geçiyor hem de yaralı, güçten düşmüş bir muhalefet yaratıyor.


                            * * *
 
Deniz Baykal üzerinden CHP için yapılan budur ve çok tehlikeli bir yöntemdir.
Bugün hiçbir silâhlı güç demokrasimizi yıkamaz ama bu tür komplolar halkı demokrasiden soğutur.
O soğuma diğer partilerin işine bile yarayabilir de sadece
Ak Parti’nin işine yaramaz.
Hâsılı…

Deniz Baykal
’a “suikast” ihbarının palavra olduğunu iki günde çözen emniyet, bu kasetlerin nerede, nasıl ve kimler tarafından düzenlendiğini bir hafta içinde çözemezse, Baykal’ın “bu hükümetin komplosudur” iddiası haklılık kazanacaktır.
        

Muhalefet “Umut” demektir

Osmanlı döneminde padişahın yönetiminden şikâyet artmaya başladığında sarayın önde gelenleri imparatorluğun dört bir yanına akil adamlar gönderirler, onlar aracılığıyla padişahın ölümünden sonra tahta geçecek olan şehzadeyi överlerdi.
Amaç, halkın birikmiş gazını almak onları seslerini yükseltmeden, herhangi bir kalkışma hevesi duymadan beklemeye yönlendirmekti.
Bugün
CHP için yapılanı işte bu açıdan yanlış, hatta vahim buluyorum…
Baykal önderliğindeki
CHP beğenirsiniz beğenmezsiniz ama kabul edersiniz ki en güçlü iktidar alternatifidir.
Bugün
Deniz Baykal üzerinden CHP’nin köklerini budatan zihniyet yarın bir benzerini MHP için de yapabilir, BDP için de yapabilir.
Ve muhalefetten umudunu kesen halk, demokrasiye dışarıdan yapılacak silâhlı müdahalelere destek verecek konuma gelebilir.

“Hatırlatayım”
dedim…
 
 
 
 
Nisan ayı enflasyonu unutuldu
 
 
Bugün 11.Mayıs.2010. Nisan ayı enflasyon rakamları 3 Mayıs akşamüzeri açıklandı ve yaz girişi için çok kötüydü. Geleceğe yönelik umut vermiyordu.
Hükümet ya para musluklarını daha da kısıp esnafı iyice bunaltacaktı; ya da ipin ucunu bırakıp enflasyonun daha da yükselmesine izin verecekti.
İşte tam da o günden iki gün sonra bu kaset olayı ortaya atıldı…
Ve bakın hiç kimse ne enflasyondan söz ediyor ne de alınması muhtemel tedbirlerden.
Maksatlardan biri
“hâsıl oldu” diyebiliriz yani.
Peki ya, parasızlıktan kan ağlayan halk ve esnafın durumu?..
Kimin umurunda?..
 

 
 
Önder’i Sav’ın…
 
 
“Hiçbir şeyden çekmedi nasırından çektiği kadar.
Yazık oldu Süleyman Efendi’ye”
diyor ya Orhan Veli, ben de “Hiç kimseden çekmediği Önder Sav’dan çektiği kadar, yazık oldu Deniz Efendi’ye” diyeceğim…
Baykal, Hüseyin Gülerce
’nin dediği gibi “yiğitçe istifa” etmiş olabileceği gibi, belirli bir strateji gereği de görevini bırakmış olabilir.
Baykal
’ın yaptığı konuşma genelde ikna ediciydi ama Önder Sav’ı belli ki hesaba katmamıştı.
İşte bakın ne oldu?.
Baykal’a
“suikast” ihbarını 13 yaşında Gölcüklü bir çocuk yapmış…
Çocuk sorgulandı ve suçunu kabul etti.
Bu durumda
Önder Sav, CHP’yi “hayali suikast haberi” üreten bir parti konumuna düşürdü.
Demek istemem şu:

CHP, Önder
’i mutlaka başından Sav'malı…
 
 
 
Ne zaman olmadı ki?
 
Uğur Dündar’ın da elinde Ak Partili bir milletvekilini Rus kadınlarla gösteren bir kaset varmış.
Gizli kameranın ilk uygulayıcısı olarak onun elinde ne zaman bir
kaset olmadı ki?..
 
 
 
Dua edin!
 
 
Fatih Altaylı, Alpaslan’ın Büyük Selçuklu Devleti’nin hükümdarı olduğunu bilmiyormuş…
Dua edin
Atatürk’ün Türkiye Cumhuriyeti ile ilişkisini biliyor; herhalde!..
 
 
 
Bir kere denemeliymiş
 
Başbakan’ın çok yakınında yer almış ve son yıllarda Devletin sırtından büyük paralar kazanmıştı. Ama kazandığı kara servet onu da ölümden kurtaramayacaktı. Yatağa düştüğünde o da bunun farkındaydı.
Başbakan ziyaretine geldiğinde zayıf elini uzattı, Başbakanın elini tutmaya çalıştıktan sonra;
“Sevgili Başbakanım, partime bir milyon lira bağışta bulunsam cennette bir yerim olur mu?”
diye sordu.
Başbakan gülümsedi,
“Rezervasyon için garanti vermem ama yine de bir kere denemeni tavsiye ederim”.