Başbakan mı? Cumhurbaşkanı mı?
Cumhurbaşkanımızın siyasi partilerle bir araya gelerek ülkemizde bir hoş görü havası kazandırmalıdır.
Başbakanımız dört yaşında annesini kaybeden bir insan olarak
yetinim de öksüzün de yerini bilir, hakkını da korur, tevazu ve
samimiyeti belki de ondandır.
İl ve İlçe teşkilatının görevlendirme yetkisinin AK Parti'nin
MYK’ya verilmesinden asıl niyet eğer Başbakan’ın etkisizleştirmekse
vay halinize, yok eğer yükünü hafifletmekse neden olmasın.
Cumhurbaşkanımızın AK Parti vizyonu üzerinde yeri doldurulamaz bir
etkisi olduğunu biliyoruz, ancak Başbakanı etkisiz hale getirmeye
rağmen parti üzerinde hükümranlığını sürdürmek istemesi eşyanın
tabiatına aykırıdır. Davulu birilerinin boyuna asıp, tokmağı elinde
tutmak bir yere kadar.
Başbakan ciddi bir akademisyen, merhamet sahibi bir baba, kibar bir
eş iyi bir yönetici olduğuna inanıyorum. İster inanın ister
inanmayın AK Parti'nin başarısında ciddi bir katkısı vardır.
Baksanıza muhalif liderler onu eleştirmek için bir bahane
bulamıyorlar.
Bu Başbakanı birileri hevesleri uğruna pasifize ederse bunun bedeli
ağır olur. Ben şöyle yaparım, ben böyle yaparın demekle olmuyor.
Davutoğlu bu sıkıntılı süreçte Başbakanlık yapmasına rağmen AK
Parti hükümetine bir leke getirmedi, hatta her geçen gün grafiğini
yükseltti. Bu adam harcamaya gelmez ona göre
İkide bir Binali Yıldırım’ı ön plana çıkarmak isteyen birileri olsa
da bunun iyi bir fikir olacağına ihtimal vermiyorum. Kendisi iyi
bir insan olabilir, ama Türkiye’nin derdine derman olacak kabiliyet
onda olduğunu sanmıyorum.
Cumhurbaşkanımızın siyasi partilerle bir araya gelerek ülkemizde
bir hoş görü havası kazandırmalıdır.
MHP’nin, HDP’nin, CHP’nin, AK Parti'nin 81 İl başkanlarını
Külliyede misafir ederek birlik beraberliğe katkı verip, herkesin
Cumhurbaşkanı olduğu görüntüsünü oluşturmalıdır.
%1 ve üstünde oy potansiyeli olan partilerin de üst yönetimini
kabul edebilir.
Böyle çalışmalar yaparsa Anadolu’ya bir huzur rüzgarı eser,
milletin bir kat daha dualarını almış olur.
Milletvekillerine gelince grup grup karşılıklı ziyarette
bulunmaları farzı kifayeden öte vacibattan oldu. Anayasa
komisyonunda verdikleri kirli görüntüyü istemiyoruz. Birbirine
bağırıp çağırmayı, kavga ederek şiddete pirim vermeyi uygun bulmak
mümkün değildir.
Hükümet ayrıca Kürt meselesi ile ilgili kısa ve orta vadede 3-5
yılı geçmeyecek şekilde şeffaf bir eylem planının ortaya
koymalıdır.
Bu Başbakana da Cumhurbaşkanına da ihtiyacımız vardır, ama baskın
gelme çalışmaları olmasın, aralarında yarışmasınlar, omuz omuza
vererek biri diğerine destek olup, mesafe alsınlar.
Aralarında bir çekişme olursa aşağıdaki sıkıntıların gelmesine kapı
aralanır,
*AK Parti bir dağılma süreci yaşanacak,
*AK Parti'nin içinde Davutoğlu’nun yerini alan birilerini bulmak
çok zor,
*Anadolu bir umutsuzluğa sevk edilecek, mutluluk ve üretim
azalacak,
*Paralel yapı silkelenerek kendine gelmeye çalışacak,
*Yeni parti arayışları başlayacak,
İster inan ister inanmayın Cumhurbaşkanı AK Parti'nin başına
dönse
bile bu sıkıntıları def etmek mümkün değildir. Öyleyse zaman
yardımlaşma zamanı, ortak akılla hep bir adım ileri çıkma
zamanıdır.
Türkiye’nin zaman kaybetmeye tahammülü yoktur.