BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53

'Bağımsız Türkiye' neyden bağımsız?

Levent Gültekin'in Bağımsız Türkiye neyden bağımsız başlıklı internethaber.com'daki yazısı.

İktidar çevreleri son zamanlarda şöyle diyorlar: “Yeniden bağımsız Türkiye olmak için büyük yürüyüş başladı. Türkiye’nin bağımsız olmasını istemeyenler önümüze engel koymaya çalışıyorlar.”

Peki bu ne anlama geliyor? Ne demek istiyorlar?

Ne demek bağımsız bir Türkiye? Yürüyüş? Nereye? Nasıl?

Benim bildiğim, bağımsız ülke ekonomide, sağlıkta, adalette güvenlikte, eğitimde… Kendi standartlarını oluşturmuş ülke demek.

Kendi kararlarını alabilen, yabancıların güdümünde olmayan ve tam da bu sayede dünyayla sağlıklı ilişkiler kurabilen ülke demek.

***

Şöyle düşünün: Dünya çok hanesi olan bir köy. Ve hepimiz bu köyde yaşıyoruz. Bundan dolayı hem ortak hem de bireysel sorumluluklarımız var.

“Küresel köy” (Global village), 20. Yüzyılda ortaya çıkmış bir tabir. Fakat ortak dünya devleti fikri ve ideali Eski Yunan’a kadar gidiyor.

21. yüzyılda, iletişim ve ulaşımın hızlanmasıyla dünyanın küçüldüğü bir gerçek.

Artık küresel köyün kendi kültürü oluştu.

Sistem eleştirisi de biçim değiştirdi.

Bu köyde, hem evimizin içindeki düzenden, huzurdan ve bireyler arası iletişimden sorumluyuz hem de köyün tümünü etkileyen koşullardan.

Küresel köyde de komşuluk, yardımlaşma, alıveriş var.

Köyün ortak yaşamına değer katmak, sorumluluk üstlenmek, maddi – manevi katkı vermek gibi görevlerimiz de var.

Kendi evimizdeki yaşam kurallarımız, bunları belirleyen kültürümüz, inancımız, değerlerimiz var; bir de ortak alanlarda geçerli olan kurallar var

Kendi kültürümüzden, terbiyemizden, medeniyet değerlerimizden yola çıkarak, komşularımızın yaşamında kolaylık sağlayacak değerler de üretmemiz gerekiyor.

***

Şimdi… köydeki hane sahiplerinden biri “Ben artık bağımsızım” dediğinde komşular bundan ne anlar?

Tek bir hanenin köydeki bağımsızlık ilanı ne kadar mantıklı ise, bizim iktidar mensuplarının bağımsız Türkiye masalları da o kadar mantıklı.

Çünkü günümüz dünyasında bağımsız ülkeler yok, karşılıklı bağımlı ülkeler var.

Aile bireyleri arasındaki sorunları çözememiş, evin içinde barış ortamı tesis edememişsin.

Kendi vatandaşlarınla iletişim kurmaktan, onların gönlünü kazanmaktan acizsin.

Hane halkının, çocuklarının yoksulluğunu giderebilmiş değilsin.

Evindeki eşyalar eski ve işe yaramaz bir halde.

İşsizlik sende, baskı, dayak, suç sende…

Üstelik yaşadığın ev pis, çöp eve dönüşmüş…

Fakat “Bağımsız oluyoruz!” diye halkı kandırıyorsun.

Nasıl olacaksın? Neyden bağımsız olacaksın?

Bağımsız olmak ne demek, bir anlatsana.

Medyan okumak, yolda izde nara atmak, köyün en kabadayı, en kural tanımaz, en geçimsiz, en problemli kişisi olmak bağımsızlık mı oluyor?

Değer üretmediğin için sözünün zerre kadar ağırlığı yok.

Buna rağmen sesin herkesten çok çıkıyor.

Allah’ın günü komşularına laf sokmak, onlarla polemiğe girmek, onların ürettiği değerleri kullanıp sonra onlara hakaret etmek… Bu mu bağımsızlık?

Yapabileceğin tek şey var: O köy halkı arasında haysiyetini, itibarını yükseltmek. Sözünün ağırlığını artırmak, alınan kararlara ortak olacak bir güce ulaşmak.

O köyde öyle bir aşamaya geleceksin ki, mantıklı ve makul önerilerin dikkate alınsın.

Sen bir şeye “Hayır” dediğinde komşuların duymazdan gelmesin.

Şen bir şey üretip önerdiğinde komşuların geri çevirmesin.

Ne yazık ki tüm bunları yapacak durumda değilsin. Ama “Ben bağımsız olacağım” diye halkına masal anlatmaktan da imtina etmiyorsun.

***

Mesela Rusya. Geçtiğimiz ay ben “bağımsız bir ülkeyim kendi kararlarımı kendim veririm” deyip bir komşunun toprağını işgal etti.

Köyün eşrafı ne yaptı? “O toprakları terk et. Mahallenin huzurunu bozma” dediler.

Rusya yine artistlik yapıp meydan okudu.

Eşraf, Rus ekonomisini bir ayda hallaç pamuğu gibi attı. Üstelik, Rusya’nın doğalgaz ve teknoloji gibi dünyaya katacak çok önemli değerleri olmasına rağmen.

Köyün sorumlu, mantıklı bir mensubu olarak kalkıp işgalci Rusya’ya “Sen ne yapıyorsun arkadaş nedir senin derdin?” diyeceğine, Rusya’ya yapılanın yanlış olduğunu söylüyorsun.

Üstelik Rusya’nın yaptığını da bir bağımsızlık hamlesi olarak gösteriyorsun!

Kafan estiğinde başkasının toprağını işgal etmek mi bağımsızlık?

***

Bu köyde her şey güllük gülistanlık falan da demiyorum.

Ortak alan kuralları belirlenirken, güçlüler biraz kendine yontmuş. Bunu hepimiz görüyoruz.

Bu kuralları değiştirmek için çabalarsın, anlarım da “Bağımsız olacağız” demek de neyin nesi?

Büyük yürüyüş başladı” diyorsun. Bu halde nereye yürüyorsun? Bir açıklasana Allah aşkına?

Köyü terk mi edeceksin? Ya da küsüp inzivaya mı çekileceksin? Nereye?

Etrafındaki komşularını ayartıp bir mahalle kurmayı planlıyorsan, o mahallenin sakinleri sabah, akşam birbirinin boğazını kesiyor.

Toplum olarak şuna karar vermemiz gerekiyor:

Komşularıyla ağırbaşlı, sorumlu, mantıklı bir iletişim kuran…

Onlarla tatlı ve adil bir alışveriş yapabilen…

Yanlışlara itiraz edecek bir konuma gelmek için kendi eviyle ilgilenen bir devlet olmayı mı tercih edeceğiz, yoksa mahallenin tembel, başarısız, aile bireyleri kavgalı, geçimsiz üstelik de sesi en çok çıkan kabadayı görünümlü bir devlet mi olacağız?

Sürekli yalan söyleyip yalan mı dinleyeceğiz?

Kendimisi küçük düşürüp, köyde alay konusu olunca daha da coşacak mıyız?

Güçsüz, tembel, suçlu ve ruh hastası olmayı “Bağımsızlık yolçunda büyük yürüyüş!” diye niteleyecek kadar sersem miyiz?

Gerçekten çok tuhaf.   Twitter.com/acikcenk