BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47

Ahmet Davutoğlu kimin için çalışıyor?

Ahmet Davutoğlu hakkında dolaşıma sokulan, geçmişini, ilişkilerini konu edinen dedikodulara hiçbir zaman itibar etmedim.

Türkiye’de İslamcıların haklarını savunan var. Alevilerin haklarını savunan var. Solcuların haklarını savunan var. Kürtlerin hakları için ortalığı yakıp yıkan var.

TV’lerde, gazetelerde, siyaset sahnesinde herkes kendi ideolojisi veyahut taraftarları için çaba gösteriyor.

Peki, Türkiye’yi savunan, bu ülkenin hepimiz için yaşanabilir olmasına çabalayan kişiler nerede?

Neden kimse bir bütün olarak Türkiye’yi düşünmüyor, dert etmiyor, önemsemiyor?

***

Ahmet Davutoğlu hakkında dolaşıma sokulan, geçmişini, ilişkilerini konu edinen dedikodulara hiçbir zaman itibar etmedim.

Uyguladığı politikaların altında bit yeniği arayanlardan da olmadım.

Hatta Davutoğlu’nun “sıfır sorun” yaklaşımını benimsediği, tüm ülkelerle sağlıklı ilişkiler kurduğu dönemde onu savunan bir-iki kişiden biriydim.

Çok umutluydum. Hem “iyi yetişmişti”, hem de Türkiye’de dış politika denince akla gelen birkaç isimden biriydi.

Fakat geldiğimiz noktada, dedikodulara inanmasak bile, ortaya çıkan tablo izaha muhtaç.

Ne yazık ki, yaptığı işlerin neticesi, bize “gerçekte kim için çalıştığı” sorusunu sorduruyor.

O kadar akıl almaz işler yaptı, öylesine yanlış politikalar uyguladı ki, bunlara “siyasi hata” deyip geçemeyiz.

Hepimiz elbette hata yaparız.

Hatta amacımız ile gerçekleşen arasında uçurum olabilir.

Bu kadar uyarıya rağmen üst üste ‘hata’da ısrar etmekise başka bir şey. 

Çünkü bir insan, iyi bildiği konularda bu denli çuvallamaz.

Mesela, Suriye olayı patlak verdiğinde “Bu politikayı sürdürürseniz Suriye bölünür, Irak’tan sonra orada Kürtler de özerkliğini ilan eder” denildiğinde “Suriye’de Kürt nüfusu yoğun değil, oradan bağımsız bir yapı çıkmaz” demişti.

Bugün, Kürtler, Suriye’de özerk bir yapıya doğru gidiyor. Suriye resmen harap oldu.

Birkaç gazeteci  “Bu İslamcı örgütlere destek verirseniz, sınırımız ‘Peşaver olur’ diye uyarmıştı.

Türkiye’nin etrafı Afganistan’a döndü. Şimdi, desteklediği örgütler Türkiye’nin de başına bela.

“Şii Maliki’yle kavga edip Haşimi üzerinden Sünnilere destek sağlıyorsunuz, bu Irak’ı daha da çatışmaya sürükler” diye defalarca uyarıldı, buna rağmen tutumunu değiştirmedi.

Şimdi Irak, Sünni- Şii çatışmasının tam ortasında. Irak ile kavgayı göze alıp ev sahipliği yaptığımız Sünni lider Haşimi, vatandaşlarımızı rehin alan örgütü “yaptığı devrimden” dolayı tebrik ediyor.

“Bağımsız Kürdistan Türkiye’yi sıkıntıya sokar” denildi. Bunu kendi de biliyordu.

Buna rağmen Maliki ile Barzani arasındaki çatışmada Barzani’yi destekledi. 

Verdiği bu destekten dolayı Kürtlerin merkezi hükümetle olan bağları daha da gevşedi.             

Kürtler, Türkiye’den aldıkları cesaretle merkezi hükumete rest çektiler.

Kısa vadede bağımsızlığı düşünmeyen Kürtler, artık devlet ilan etme aşamasına geldi.

Mısır’da Müslüman Kardeşler seçime girmeyi düşünmüyordu. Onları seçime girmeye Davutoğlu zorladı.

Sonra da İhvan’a iktidarda ‘tavizsiz’ bir politika uygulamaları konusunda öğütler verdi.

Bu öneriler uygulamaya konulunca hem İhvan büyük zarar gördü, hem de Türkiye Mısır ilişkileri.

Türkiye’nin Mısır’da aldığı o radikal tutum dünya ile olan bağımızı zayıflattı.

Sonra da kuyruğumuzu kıstırıp darbeci Sisi’nin cumhurbaşkanlığını tebrik etmek zorunda kaldık.

Üstelik, tüm bu süreçte, Davutoğlu, kendisini uyaran gazeteci, milletvekili, bakan… herkese tavır aldı.

Benimsediği politikaları eleştiren “Yanlış yapıyorsunuz, ülke olarak başımız belaya girer” diyen gazetecileri kapalı kapılar ardında ‘muarız’ ilan etti.

Onlarla ilişkisini kesti.

Ambargo uyguladı.

Görüldüğü gibi Davutoğlu’nun öncülük ettiği dış politikadan, Türkiye’nin lehine tek bir tek netice çıkmadı.

Hem çevremiz ateş çemberine döndü, hem de dünya nezdinde itibarımız sıfırlandı.

Hem “terör örgütlerine destek veren ülke” damgası yedik, hem de destek olduğumuz o terör örgütlerinin hedefi haline geldik.

Peki şimdi sormamız gerekmez mi: Uzmanı olduğu bir konuda bir insan bu kadar ‘hatayı’ nasıl yapar?

Bütün bunları ‘hata’, ‘yanlış siyaset’, ‘düşünülmemiş politika’ diye açıklayabilir miyiz?

Davutoğlu’nu uyaranlar, dış politikada onun kadar uzman değillerdi.

Bu durumun gerçekten izaha muhtaç bir yönü var.

Peki Davutoğlu gerçekten kimin için çalışıyor? Yaptıkları kimin işine yarıyor?

Ne yapmaya çalışıyor?

Anlayan var mı? twitter.com/acikcenk