BIST 10.677
DOLAR 32,22
EURO 34,94
ALTIN 2.418,47

Zıplar Hoca, Yaşar Nuri ve siyaset...

Rahmetli Babam anlatırdı:

“Bayındır Ülfet Onart Ortaokulu’da bir Zıplar Hoca vardı…

Saygıdeğer bir öğretmen, akıllı, beyefendi bir adamdı…

Ne olduysa oldu, Şehir Kulübü’nün mukallitleri tarafından belediye başkanı olabileceğine ikna edildi…

Bir süre sonra Zıplar Şehir Kulübü’nde sandalyeye çıkmış, seçim nutku verirken buldu kendini… 

'Şakacı ekip!'le beraber seçimde nasıl konuşacağının çalışmalarını yapıyorlardı!”

***

Bu hikâye bana hep ilginç gelmiştir.

Okumuş, yazmış, aklıbaşında bir insanın böyle bir oyuna nasıl geldiğini bir türlü anlayamamışımdır.

Yıllar sonra hem bürokraside, hem siyasette “Zıplar Hocalardan” bol miktarda olduğunu görünce şaşırmadım dersem yalan olur.

Yine de hikâyenin sonunda babamın “taş yerinde ağırdır”, “Müslümanlığın altıncı şartı haddini bilmektir evlât!” sözlerini de hatırlamadan edemiyorum doğrusu...

***

Nedense Yaşar Nuri Öztürk’ü son zamanlarda siyasi açıkoturumlarda izlerken hep “Zıplar Hoca” aklıma geliyor.

“Mesleğinde saygın ve verimli olan Hoca, ehil olmadığı alana heveslenince başına neler geliyor” diye düşünüyorum.

Şimdi, "bunları neden tekrarlıyorsun?" diye soracaksınız.

Vatan Gazetesi'nde okuduğum yeni gelişme nedeni ile...

Hoca, CHP ile yollarını ayırdıktan sonra siyasete kendi partisiyle devam edecek miş.

"15 milyon oy ve iktidar hedefliyoruz" diyormuş.

Bu açıklamalarını da Beyoğlu'ndaki terzisinde yapmış.

Zaten Yaşar Nuri Öztürk’ün en başından bir siyasi partiye ait olmasına karşıydım, bir de bu çıktı şimdi!

Onun gibi müslümanlık dininin doğru öğretilmesini kendine misyon edinmiş; dinimizi hurafelerden arındırıp gençlerimize de sevdirmeyi başarmış bir insanın gittikçe siyasi bataklığa gömülmesine içim elvermiyor.

Her fikirden milyonlarca seveni olmuş, zor yetişen bir kişinin kararı, kendini bir siyasi parti ve siyaset ile sınırlamak mı olmalıydı?

Temennim; tekrar misyonerliğine geri dönmesidir.  

***

Sıkıcı olmasın diye yazımı Tıp Fakültesi'nde iken çok anlatılan bir fıkra ile tamamlayayım bari:

Psikiyatrist Ord. Prof. Dr. Fahrettin Kerim Gökay birgün İstanbul Valisi de olunca (kimler vali olurmuş) havalanmış biraz zahir!

Hocaların Hocası Mazhar Osman’a söz etmişler havasından.
Önemli değil’ demiş Osman, ‘Sonunda bana gelecektir.’

Merakla, ‘Nasıl olacak o iş Hocam?’ diye sormuş muhatapları.

Mazhar Osman cevap vermiş: ‘Fahrettin Kerim hırslı biridir. Önce uzman, sonra asistan, sonra Doçent, ardından Ord. Prof. oldu. Şimdi de Vali... Bu hırsıyla Cumhurbaşkanı bile olabilir. Ama duramayacak ve sonunda mehdi olduğunu iddia edecektir. İşte o zaman getirecekleri yer tekrar benim muayenehanemdir.”

***

Bildiğimiz kadarıyla Osman'ın tahmini gerçekleşmedi. 

Muhtemelen siyasiler, Fahrettin Kerim'i yıpratıp kendini "peygamber" ilân etmesini engellemişlerdir sağolsunlar!