BIST 10.337
DOLAR 32,26
EURO 34,69
ALTIN 2.401,45
HABER /  GÜNCEL

YÖK Gürüz'ü bile çileden çıkardı!

Üniversiteye giriş sınavındaki değişikler YÖK eski Başkanı Kemal Gürüz'ü bile çileden çıkardı. Uzun zaman sessizliğini koruyan Gürüz, YÖK'ü eleştiri yağmuruna tuttu.

Abone ol

YÖK Başkanı olduğu dönemde tartışmaların odağı haline gelen Prof. Dr. Kemal Gürüz'den YÖK sitemi. Milliyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Hikmet Bila'nın bugünkü başlıklı yazısında, eski Başkan'ın sitemlerine yer verildi:

Yazı: Hikmet Bila
Kaynak:   

- YÖK Başkanlığı görevinden ayrıldığı Aralık 2003'ten bu yana suskunluğunu koruyan Prof. Dr. Kemal Gürüz, üniversiteye giriş sınavındaki değişiklikler üzerine ilk kez görüşlerini açıkladı.
YÖK Başkanlığı'nı bıraktıktan sonra emekli de olan ve aldığı bir davet üzerine ABD'de Harvard Üniversitesi'ne giden Prof. Dr. Gürüz, oradan gönderdiği bir mektupla, yeni sistem ve YÖK'ün bazı kararlarıyla ilgili tartışmalara katıldı.

Teziç'e sorular

Gürüz, mektubunda, bugüne kadar konuşmadığını, yerine YÖK Başkanlığı'na gelen Prof. Dr. Erdoğan Teziç ve yönetimine katkıda bulunmaya çalıştığını, bunu görev saydığını, ancak alınan yeni kararlar karşısında görüş ve önerilerini açıklama gereğini vurguladıktan sonra, üniversite giriş sınavında lise 2 ve lise 3 müfredatını da kapsamına alan yeni sistemle ilgili eleştirilerini şöyle sıralıyor:

"Yükseköğretim Kurulu'nu bugün yönetenlere soruyorum. Dünyadaki sistemleri incelediniz mi? 1999'dan bu yana uygulanan sistem üzerinde hangi bilgisayar simülasyonlarını yaptınız? Basına yansıyan katsayı değişikliği önerileriniz nereden çıktı? Bu soruların cevabını herkes aklını ve bilgisini ortaya koyarak ve de vicdanını dinleyerek vermelidir."

'Tutarlılığı yok'

Prof. Dr. Gürüz, YÖK'ün üniversiteye giriş sınavında yaptığı değişikliğin tutarsız olduğunu belirterek, şöyle diyor:
"Son yapılan değişikliğin hiçbir tutarlılığı yoktur. Sınavı lise müfredatıyla ilişkilendirmek ortaöğretimi yok saymak demektir ve öğrencileri dershanelere daha fazla yönlendirme sonucunu doğurur. Getirilen sistemin nasıl içinden çıkılacağı tam bir muammadır, dünyada örneği yoktur, büyük tahribattır."

'Niye açıldı?'

Prof. Dr. Gürüz, sınav sistemi ve yapılan yeni değişiklikle ortaöğretimin yok sayıldığını vurguluyor ve şu soruları soruyor:
"Sınavın içeriğini lise müfredatıyla ilişkilendirmek fevkalade yanlıştır. Çünkü bilgi ölçme görevi lise öğretmenlerinin elinden fiilen alınıp esas olarak yükseköğretime giriş sınavına yüklendiğinde, bizde olduğu gibi liseleri yok saymış olursunuz ve bu kurumları öldürürsünüz.
Şimdi şu soruları soruyorum:

1)Biz mesleki ve teknik liseleri niye açtık? Gençlerimizin ara insan gücü olarak bir an önce iş sahibi olmalarını temin için mi, yoksa onları yanıltarak lisans programlarına yönlendiriyormuş gibi yapmak için mi? Ben kimya mühendisliği eğitimi gördüm ve iddia ediyorum ki kimya teknisyenliği ile kimya mühendisliğinin uzaktan yakından ilişkisi yoktur.

2)İletişim liseleri niye açıldı? Köşe yazarı yetiştirmek için mi -ki böyle bir şey mümkün değildir- yoksa iletişim sektörünün ihtiyaç duyduğu ara teknisyenleri yetiştirmek için mi?

3)İmam hatip liseleri niye açıldı? Diyanet hizmetlerinin görülmesi için Cumhuriyet aydını din adamı yetiştirmek için mi, yoksa 'mümin öğretmen', 'mümin kaymakam', 'mümin yargıç-savcı' yetiştirmek için mi?
4İmam hatip liseleri Diyanet hizmetlerine yönelik eleman yetiştirmek için mi açıldı, yoksa bu okullar din ağırlıklı genel lise midir? Eğer ikinci şık doğruysa bunlarla Cumhuriyet'in telif edilmesi mümkün müdür?
5Birkaç saat içine sıkıştırılmış çoktan seçmeli testlerle bilgi ölçmek ne ölçüde doğrudur, daha doğrusu mümkün müdür? Eğitimin doğal süreci içinde yapılan sınav ve değerlendirmelerin önemi bu kadar az mıdır?

'Bakan sormalı'

Prof. Dr. Gürüz, Milli Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'e de şöyle sesleniyor:
"Dünyanın en ileri yükseköğretim sistemine sahip olan ABD'de en çok kullanılan SAT sınavının lise müfredatıyla ilişkisi yok denecek kadar azken, lise 2'den ve lise 3'ten soru sorulmadığı için liseler boşalıyor diye ortaya çıkmak kime hizmettir?

Ortaöğretim sistemini bu derece yok sayan, burada görev yapan binlerce değerli öğretmeni bu derece hor gören başka millet var mıdır? Milli Eğitim Bakanı'na görevini tekrar hatırlatmak isterim. Dönüp YÖK'e şu soruyu sormalıdır: Siz nasıl olup da öğretmenlerin verdiği notları bu derece yok sayarsınız?"

Prof. Dr. Gürüz, üniversiteye girişte öğretim boyunca alınan derslerin ve notların daha fazla ağırlık taşıması gerektiğini, ABD ve Japonya'da bu sistemin uygulandığını, yüzde 78 olan üniversiteye giriş sınavının ağırlığının yüzde 15'e düşürülmesi gerektiğini, ortaöğretim başarı puanının ağırlığının ise önce yüzde 50'ye, sonra yüzde 75'e çıkarılması gerektiğini savunuyor.