BIST 10.995
DOLAR 42,53
EURO 49,58
ALTIN 5.770,56

Vicdanın Gemileri

Bakın sevgili okurlar… Dünya büyük bir imtihanın tam ortasında.
Bir yanda 44 ülkeden doktorlar, avukatlar, gazeteciler, sanatçılar, aktivistler… İnsanlığın vicdanını sırtlamış bir Küresel Sumud Filosu var. Gazze’ye insani yardım ulaştırmaya çalışıyorlar.

Sumud… Yani sarsılmaz azim, köklerinden kopmamak, işgale direnmek.
Filistin halkı için bir zeytin ağacı kadar kutsal, bir hamile köylü kadın kadar umut dolu.
Ve bu filo bugüne kadar Gazze’ye çıkanların en büyüğü.
Kendi başına bile koca bir mesaj: Dünya hâlâ susmadı. Vicdan hâlâ ölmedi.

Trump’ın “Barış” Planı: Kuşatmanın Yeni Adı

Ama bir de öteki tarafa bakın. Trump ile Netanyahu’nun masasında pişirilen ve adına “barış” denilen plan var. Trump’ın damadı Kushner’in kaleminden, Netanyahu’nun stratejistlerinin ellerinden çıkmış bir metin.

Kâğıt üzerinde: insani yardım, teknokrat hükümet, barış gücü…
Ama altını kazıyınca:

Ablukanın kalıcılaştırılması,

Hamas’ın zorla silahsızlandırılması,

İsrail’in çekilmemesi,

Gazze’nin çevresine yeni bir askerî kafes örülmesi.

Trump zaten söylemişti: “Ben bir emlakçıyım.”
Ve meseleye öyle bakıyor: Filistin’in acısını parsellere bölüyor, arsa payına, beton kuleye, fon hesabına çeviriyor.
Ama asıl soru şu: Gazzeliler mi yaşayacak o mucize şehirde? Yoksa sadece maket projelerin dekoru mu, süsü mü olacaklar?

Hamas’ın “Plan İsrail’in perspektifini yansıtıyor” demesi boşuna değil. Çünkü Beyaz Saray’da Netanyahu devreye girdi, Trump’ın masasında konuşulan plan başka, açıklanan plan bambaşka oldu. Daha yolun başında samimiyet testinden kaldı. Daha doğarken sakatlandı.

CHP’nin Protestosu: Aynı Ezber, Yeni Hata

Ve gelelim içeriye… CHP, Meclis’in açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto etmek için Genel Kurul’a girmeyeceğini açıkladı. Gerekçe hazır: “Meşruiyetini yitirdi.”

Ama tarih ortada. Bu ülke 12 Eylül’ü gördü.
Kenan Evren’in karşısında el pençe divan duran CHP’nin bugün “sivil Cumhurbaşkanını protesto” bahanesine sarılması ironiden öte, trajikomiktir. Tutarsızdır.
1983’te Özal’a yaptılar, şimdi Erdoğan’a yapıyorlar.

Ama unuttukları şey şu:
Meşruiyetin kaynağı CHP değildir.
Türk Patent Kurumu gibi “meşru – gayrimeşru” damgası basma yetkisi yok.

Erdoğan yüzde 52 oyla, 27 milyon insanın tercihiyle Cumhurbaşkanı seçildi.
CHP’nin “gayrimeşru” ilanı, aslında millete parmak sallamaktır.
Çünkü Erdoğan’ın her makamı milletin iradesiyle kazanılmıştır.
Meclis bombalanırken darbecilere meydan okuyacak kadar gözü kara bir lidere “gayrimeşru” diyemezsiniz.
Hele ki hırsızlık, yolsuzluk ve rüşvet dosyalarıyla anılan belediye başkanınızı Cumhurbaşkanı adayı diye pazarlarken…

Doğru Rota Nerede?

Bir yanda Gazze’de hayatla ölüm arasında sıkışmış çocuklara nefes olmaya çalışan Sumud Filosu.


Bir yanda Trump-Netanyahu planıyla masa başında dizayn edilen sahte bir “barış” oyunu.


Ve içeride, milletin seçtiği Cumhurbaşkanını gayrimeşru ilan ederek Meclis’ten kaçan CHP.

Gerçek barış da gerçek direniş de gerçek meşruiyet de tek bir kaynaktan doğar:
Milletin iradesi ve insanlığın vicdanı.

Trump yanlış yolda.


Netanyahu yanlış yolda.


CHP yanlış yolda.

Ama Gazze’ye doğru giden o gemiler…
Onlar doğru yolda. Çünkü rotalarında vicdan, adalet ve umut var.

Küresel Sumud Filosu, Trump-Netanyahu Planı ve CHP’nin Protestosu: Bir Köşe Yazısı

Bakın sevgili okurlar, dünya büyük bir imtihanın tam ortasında. Bir yanda 44 ülkeden sivil toplum temsilcileri, doktorlar, avukatlar, sanatçılar, aktivistler… İnsanlığın vicdanını sırtlamış bir Küresel Sumud Filosu Gazze’ye insani yardım ulaştırmaya çalışıyor. Sumud… Yani sarsılmaz azim, yani direniş, yani köklerinden kopmamak. Filistin halkı için zeytin ağacı kadar kutsal, hamile köylü kadın kadar umut dolu bir sembol. Bugüne dek Gazze’ye doğru çıkan en büyük filo olması bile başlı başına bir ders: Dünya hâlâ susmadı, hâlâ kalbi atan insanlar var.

Ama bir de öbür tarafa bakın. Trump ile Netanyahu’nun masasında pişirilen, güya “barış” diye yutturulmaya çalışılan bir plan. Trump’ın damadı Kushner’in, Netanyahu’nun stratejistlerinin eliyle şekillenen, aslında bir tür “Gazze’yi Dubai’ye çevirme projesi”… İçinde insani yardım, teknokrat hükümet, barış gücü var gibi gözüküyor. Ama kazıyınca altından çıkan şey: Ablukanın kalıcılaştırılması, Hamas’ın zorla silah bıraktırılması, İsrail’in çekilmemesi, Gazze’nin sınırlarına yeni bir askerî kafes örülmesi…

Trump çıkıp “Ben bir emlakçıyım” demişti ya… İşte mesele bu: Filistin’in acısını bile gayrimenkul projesine çeviriyorlar. Beton, kule, fon, dolar… Peki, Gazzeliler yaşayacak mı o mucize şehirde? İşte asıl soru bu. Yoksa mesele Gazze değil, mesele İsrail’in güvenliğini bir kez daha tahkim etmek.

Hamas’ın “Bu plan İsrail’in perspektifini yansıtıyor” çıkışı boşuna değil. Çünkü planın rengi Beyaz Saray’da Netanyahu’nun müdahalesiyle değişti. Trump’ın masasında konuşulan ile Beyaz Saray’da açıklanan plan arasında dağlar kadar fark var. Yani daha yolun başında bile samimiyet testinden sınıfta kalmış bir proje bu.

CHP’nin Protestosu: Eski Defterler, Yeni Hatalar

Gelelim içeriye… CHP, Meclis’in açılışında Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı protesto etmek için Genel Kurul’a katılmayacağını açıklamış. Kılıf hazır: “Meşruiyetini yitirdi.”

Bakın, bu ülke 12 Eylül’ü gördü. Kenan Evren karşısında el pençe divan duran zihniyetin bugün “sivil Cumhurbaşkanlarını protesto” refleksine sığınması en hafif tabirle ironidir. Halkçı Parti, SHP, CHP… Hep aynı şablon. Turgut Özal’a da aynısını yapmışlardı. Bugün Erdoğan’a da.

Ama unuttukları bir şey var: Meşruiyetin kaynağı CHP değildir. Türk Patent Kurumu gibi mühür basıp “meşru – gayrimeşru” dağıtma yetkileri yok. Bu milletin yüzde 52’sinin oyuyla seçilmiş bir Cumhurbaşkanı’na “gayrimeşru” damgası vurmaya kalkmak, aslında millete parmak sallamaktır.

Erdoğan’ın her makamı, milletin o tertemiz iradesiyle kazanılmıştır. 27 milyon insanın oyunu görmezden gelip “biz yokuz” demek, milleti yok saymaktır. CHP’nin en büyük hatası işte burada: Erdoğan’a muhalefet etmekle milletin iradesine meydan okumayı birbirine karıştırıyorlar.

Son Söz

Bir yanda Gazze’de hayatla ölüm arasında sıkışmış çocuklara nefes olmak için yola çıkan Sumud Filosu… Bir yanda Trump-Netanyahu planıyla masa başında dizayn edilmeye çalışılan sahte bir “barış” oyunu… Ve içeride, milletin seçtiği Cumhurbaşkanı’nı “gayrimeşru” ilan ederek Meclis’ten kaçan bir ana muhalefet partisi…

Gerçek barış, gerçek meşruiyet, gerçek direniş… Hepsi tek bir kaynaktan doğar: Milletin iradesi ve insanlığın vicdanı.

CHP yanlış yolda. Trump yanlış yolda. Netanyahu zaten yanlış yolda. Ama Gazze’ye doğru yol alan o gemiler, doğru yolda. Çünkü onların rotasında vicdan var, adalet var, umut var.