BIST 9.687
DOLAR 32,59
EURO 34,86
ALTIN 2.505,75

Vakıf üniversitelerinde neler oluyor?

Ülkemizde özel üniversite yok. Bu yüzden vakıf üniversitelerini özel üniversite olarak tanımlamak da bu üniversitelere özel üniversite gibi davranmak da yanlış.

Türkiye yükseköğretiminde sadece iki tür üniversite var: Devlet üniversitesi ve vakıf üniversitesi. Ülkemizde özel üniversite yok. Bu yüzden vakıf üniversitelerini özel üniversite olarak tanımlamak da bu üniversitelere özel üniversite gibi davranmak da yanlış.

Zira vakıf üniversitelerinin rektörleri Cumhurbaşkanı tarafından atanıyor ve akademik kadro ilanları YÖK onay ve iznine bağlı. Ayrıca kamu üniversitelerine ve yüksek teknoloji enstitülerine tanınan mali muafiyetler-istisnalar ve diğer mali kolaylıklardan vakıflarca kurulacak yükseköğretim kurumları da kanunen faydalanıyor. Yani aslında bu üniversiteler yarı resmi üniversite gibi.

Bir çok açıdan kamu maliyesinden faydalanan ve yükseköğretim sistemi içinde tanımlanmış bu üniversite kurma ve yürütme formülü son zamanlara kadar Bilkent Üniversitesi tecrübesi üzerinden kısmen sorunsuz bir şekilde ilerledi.

Son yıllarda hızla artan vakıf üniversiteleri ile oldukça heterojen bir yapı ortaya çıktı. Kampüsleri ve gelenekleri ile saygın kuruluşlardan apartman dairesinde kurumsal altyapısı ve kimliği olmayan yapılara kadar geniş bir yelpazede 75 tane vakıf üniversitesi ve 4 tane vakıf MYO var. 

Maalesef mevcut halleri ile epey sorunlu kurumlara dönüşmeye başladılar ve vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının birikmiş yığınla sorunu var. Bu sorunların başında maaş sorunu geliyor… Birçok vakıf üniversitesinde araştırma görevlileri ve öğretim görevlilerine verilen maaşlar, kurumdaki temizlik elemanları ile aynı seviyede idi. Bunu aşma adına 15 Nisan 2020 tarihinde 7243 sayılı kanunla vakıf üniversitelerinde maaşların en az devlet üniversiteleri ile eşit olma zorunluluğu getirildi. Ancak bu konuda uygulamada sorunların devam ettiğine dair şikâyetler alıyorum. Denetleyen kurumların yasanın uygulanmasında hassasiyet göstermesi ve istismarların önüne geçmesi önemli.

Vakıf üniversitelerinin bir kısmında akademik personel alım sınavları ile ilgili usulsüzlük iddiaları var. Özellikle sınavı kazanan adayların bir kısmının keyfi olarak göreve başlatılmadığı, yerlerine başka adayların sınavsız alındığı ya da başlatılmayan adayların kadrolarının yeniden ilana çıkıldığına dair kanıtlar sosyal medyada paylaşılıyor.

Vakıf üniversitelerinde çalışan öğretim elemanlarının herhangi bir iş güvencesi yok. Birçok üniversite iş akitlerinin feshedilmesinde çok keyfi davranıyor.  Sözleşmesi keyfi olarak ya da politik sebepler ile iptal edilen ve bu yüzden aniden işsiz kalan öğretim elemanları var.  Böyle durumların azaltılması için öğretim elemanlarını üniversite idarelerine karşı koruyacak yasal mekanizmalara ihtiyaç var.

Sorunlardan bir diğeri ise bazı vakıf üniversitelerinin kurumlarında çalışan öğretim elemanlarını uzmanlık alanları dışında ders vermeye zorlaması. Öğretim elemanlarının bu şekilde alanları dışındaki dersleri yürütmeye zorlanması akademik ciddiyeti ve kaliteyi düşürüyor.

Öğrencilerin para verdikleri gerekçesi ile öğretim elemanlarına karşı sürekli kollanması, vakıf üniversitelerinin  yükseköğretim kalitesi ile ilgili bir diğer sorun.

Yükseköğretim kurumlarının kar amacı güden işyerleri gibi işletilmelerinin önüne geçmek gerekiyor. YÖK’ün bu kurumları daha titiz denetlemesi, yükseköğretimde kalite sorunu oluşturan bazı vakıf üniversitelerinin keyfiliğini ortadan kaldıracaktır.