BIST 10.118
DOLAR 32,37
EURO 34,75
ALTIN 2.408,19

“Türk”ü atmak isteyenler

Türk kelimesini devlete ad olarak veren ilk devlet, Göktürklerdir. Daha sonra Türk vurgusunun en çok yapıldığı, devlet ise Türkiye Cumhuriyeti’dir. “Türk Öğün Çalış Güven”, “Ne Mutlu Türküm Diyene”, “Türk yıldırımdır, Türk kasırgadır, Türk Dünyayı aydınlatan güneştir”, “Bir Türk Dünyaya Bedeldir” gibi yüzlerce sözü ise Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk söylemiştir.

            Ama başbakan Tayyip Erdoğan, “Türk” kelimesini kullanmaktan özellikle kaçınmaktadır. Bu tavırlar devletin her kademesine de sirayet etmektedir. Adeta “Türk” kelimesinden kaçış başlamıştır. Herkes, “Türk” kelimesini kullanmamak için gayret göstermektedir. Bunu sadece biz mi böyle düşünüyoruz diye merak ediyordum. Ama, Hürriyet Gazetesi’nde Yalçın Bayer’in köşesine gönderilen iki okuyucu mektubu kamuoyunda da bu konunun dikkatten kaçmadığının bir göstergesi.

            Bu iki duyarlı okurun mektuplarını ben de aynen köşeme almak istiyorum. Fazlı Köksal isimli vatandaşımızın 27 Ağustos 2006 tarihinde yayınlanan mektubu aynen şöyle:

Kızılay’daki MEB Yayınevi’nde kitaplara göz atayım dedim. Milli Eğitim Yayınları kurulduğundan beri ‘Batı Klasikleri’, ‘Şark Klasikleri’, ‘Türk Klasikleri’ adı altında temel kitapları okuyucusuna sunar. Baskı kalitesi düşük de olsa sıkça basım-dizgi hataları da yapılsa, bu kitaplar önemli bir boşluğu doldurur yıllardır. Ama bu dizilerin birisinin adını değiştirmiş MEB, “Türk Klasikleri’nin adı ‘Milli Klasikler’ olarak değiştirildiğini görünce şaşırdım. Yanılıyor muyum diye kütüphanemdeki kitapları inceledim, 1940’larda da, 1970’lerde de, 1980’lerde de bu serinin adı “Türk Klasikleri” olduğunu gördüm.

            Bu değişim bir tesadüf mü? Türk kelimesine duyulana bir tepkinin sonucu mu? Bu değişimi küçük  ve önemsiz görebiliriz. Ama, unutmayalım ki, bir mıh bir nalın, bir nal bir atın, bir at bir ordunun sonu olabilir 

            Fazlı Köksal çok güzel özetlemiş, konuyu... Birde Yavuz Balbaşoğlu’nun mektubuna kulak verelim... 30 Ağustos 2006 tarihinde yayınlanan mektubu aynen yayınlıyoruz:

Milli Piyango 30 Ağustos çekilişi için TRT radyo yayınlarında yapılan anons reklamlarda Yeni Türk Lirası olması gereken Türkiye Cumhuriyeti’nin para birimi sadece ‘Yeni Lira’ olarak anons edilmektedir. Bu durum acaba sadece bir unutkanlık ve ihmal sonucu mudur? Yoksa bilinçli olarak Türk isminin aradan çıkartma girişimimidir.? Türk ismini dünyadan silmeye kimsenin gücüü yetmeyeceğini unutmayınız.”

            Sayın Yavuz Balbaşoğlu’da böyle diyor. Daha bir çok yerde “Türk” kelimesinin kaldırıldığını ve kasıtlı olarak kullanılmadığını biliyoruz. Ama şunu asla unutmamak lazım, belki geçici bir dönem “Türk” kelimesinden kaçanlar olabilir. Ama Türk adının silinmesi için asırlarca uğraşan, didinen, Türk milletini tarih sahnesinden yok etmek isteyen öylesine güçler ortaya çıktı ki, ama bunu hiç kimse ama hiç kimsenin ve hiçbir düşmanın gücü yetmedi.

            Haçlı seferlerinden tutunda Türk milletini Anadolu coğrafyasından atmak için asırlardır yapılan “Şark Meselesi” isimli planları bozan, bunları tasarlayanları denize döken bu millet, böyle ucuz oyunlarla “Türk” ismini silmeye kalkanlara da gereken tepkiyi sandıkta gösterecektir.

            Allah’tan Atatürk konuşmasının her yerine Türk kelimesini yerleştirmiş, Allah’tan Atatürk, Cumhuriyetimizin adını Türkiye Cumhuriyeti koymuş... Allah’tan Atatürk, Türk Tarih Kurumu, Türk Dil Kurumu’nu kurmuş... Ordumuzun adına Türk Silahlı Kuvvetleri demiş... Yoksa bugün ki, şer cepheleri ‘Türk’ ismini bile andırmayacaklardı...

            Ve Allah’tan yine Atatürk, “Ey Türk Gençliği, birinci vazifen Türk istiklalini, Türk Cumhuriyeti ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir” demiş...

            Allah’tan Bilge Kağan, “Yağız yer delinmedikçe, mavi gök çökmedikçe, senin ilini obanı kim bozabilir. Ey Türk düşün ve kendine gel” demiş...