BIST 10.159
DOLAR 32,18
EURO 35,06
ALTIN 2.470,25
HABER /  GÜNCEL

Türkiye'nin eğitimdeki acı gerçeği

Okulların başlamasına az bir süre kala, 9,600 öğretmen üzerinde yapılan bir anket, eğitimde bir gerçeği ortaya çıkardı. Şok anketin sonu hiç hoşunuza gitmeyecek

Abone ol

Öğretmen, avukat, hakim, doktor gibi meslek kuruluşlarında görev yapan ve beyaz yakalılar olarak adlandırılan kişilerin, toplumun yapısından dolayı kitap okuma alışkanlıklarının gelişmediği belirtildi. İnsanların okuyup araştırarak edindiği bilgileri aktarabilecekleri ortam veya kişileri bulamadıklarına dikkat çeken Gazi Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi Sosyal Bilimci Prof. Dr. Naci Bostancı, Türk insanında okuma alışkanlığının çok fazla yerleşmediğini, bunu öğretmenlerde daha fazla gözlemlediklerini kaydetti. Öğretmenlik mesleğini yerine getiren kişilerde bu sorunu daha önceki araştırmalarda da tespit ettiklerine dikkat çeken Prof. Dr. Bostancı, “Öğretmenlerin meslek edinme süresindeki kazanmış oldukları birikimleri okul sıralarındaki öğrencilere ders anlatmaya yetiyor. Bunun dışında fazladan araştırıp bilgi sahibi olmaya gereksinim duymuyorlar, çünkü kazandıkları bilgiyi kullanabilecekleri ortamların olmadığını, işlerine yaramayacağını düşünüyorlar.” şeklinde konuştu. Kitap okuma alışkanlığı kazanmak yerine daha çok kendilerini farklı işlere yönlendiren ve bunların başında da öğretmenevleri gibi lokallerde okey oynamanın geldiğine dikkat çeken Bostancı, Eğitimciler Birliği Sendikası öncülüğünde yaptıkları araştırma sonucunu da değerlendirdi. 7 kişilik ekiple Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde yapılan ve ulaşılan 11 bin öğretmenden 9 bin 670’inin cevapladığı araştırmaya göre Türkiye genelindeki her yüz öğretmenden 63,4’ü ara sıra, 33,9’u sık sık kitap okuyor. Öğretmenlerden yüzde 2,7’si ise hiç kitap okumuyor. Prof. Dr. Bostancı, “öğretmenlerin birçoğunda kendi işimize yaramayan bilgiyi edinip de ne yapacağız.” düşüncesinin hakim olduğunu söylüyor. Bayan öğretmenlerin erkek öğretmenlere oranla daha fazla kitap okuduklarını kaydeden Prof. Dr. Bostancı, “Bayan öğretmenler okul çıkışında genellikle eve gitmeyi tercih edip kitap okuyor, erkek öğretmenler ise kitap okumayı çok fazla sevmedikleri için öğretmenevleri başta olmak üzere çeşitli lokal ve lokal türü yerlerde gruplar halinde bir araya geliyor. Lokallerde buluşan öğretmenlerin en büyük keyfi ise okey oynamak.” diyor. Eğitimciler Birliği Sendikası Genel Sekreteri Halil Etyemez, öğretmenlerdeki kitap okuma eksikliğini ‘acı bir gerçek’ olarak itiraf ediyor. Etyemez, öğretmenlerin büyük çoğunluğunun, kahvehane veya öğretmenevleri gibi lokallerde okey oynadıklarına dikkat çekiyor. Etyemez, şunları kaydediyor: “Eğitim çağındaki çocuğun hayatında eğitime dönük en önemli etkenler aile, kitle iletişim araçları, içinde bulunduğu toplum ve okuldur. Bu etkenlere baktığımız zaman hiçbirisi çocuğun kendi kendisine yetebilen, okuyan araştıran ve bilgiyi edinme yollarını öğrenmeye dönük niteliklere sahip değildir. Öğretmen de çocukluk yıllarını toplumun bir parçası olan aile ve okuldan yetişerek bu mesleğe girmiştir. Bu etkenlerden dolayı öğretmenlerimizin birçoğunda kitap okuma alışkanlığı yer etmemiş.” Etyemez, hemen hemen bütün il ve ilçede öğretmenevleri olduğunu, buraların birer kültür merkezi haline dönüştürülmesi gerektiğini dile getirdi. Bu kurumların sadece konaklama ve oyun oynama yeri olarak kullanıldığını kaydeden Etyemez, “Öğretmenevlerindeki kütüphaneler aktif hale getirilerek bu mekanlar, öğretmenlerin rahatlıkla oturabileceği, çayını içerken kitap okuyabileceği yer olmalıdır.” değerlendirmesinde bulundu. Öğretmen Murat Karakaya ise öğretmenlerin okuma alışkanlığı edinmemesini, ‘kaygı taşımamalarına’ bağlıyor. Karakaya, eğitimcilerin birçoğunun monoton bir hayat sürdürmeyi benimsediklerini ifade ediyor. Karakaya, "Toplumun sorunlarını kendi sorunlarımız olarak görmediğimiz için sadece okula giderek mesleğimizi icra ettiğimizi zannediyoruz. Oysa öğretmenlik mesleğini yapan kişilerin daha çok araştırma yapması gerekiyor." diyor. Kaynak Zaman Gazetesi.