BIST 10.508
DOLAR 32,29
EURO 35,04
ALTIN 2.474,98
HABER /  GÜNCEL

Türkiye karşıtı Merkel'den mektup var

Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi lideri Angela Merkel, Türkiye karşıtı lobiyi canlandırdı. Merkel görüşlerini içeren mektupu Avrupalı liderlere mektup gönderdi.

Abone ol

Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partisi (CDU) Genel Başkanı Angela Merkel, Avrupa Halk Partisi'ne (EVP) üye tüm muhafazakar AB ülkeleri liderleri, komisyon üyeleri ve parti başkanlarına, Türkiye'nin AB üyeliğine karşı olan görüşlerini içeren bir mektup gönderdi. Merkel, mektubunda Türkiye'nin AB üyeliğine karşı çıkarak, "imtiyazlı ortaklık" önerisi için destek aradı. Merkel, Türkiye'de geçen yıllarda olağanüstü bir reform programı başlatıldığı görüşünü paylaştığını, kendi önerilerinin de Türkiye'yi dışlamadığını, aksine "ortaklığın özel yanını vurguladığını" belirtti. Birlik Partilerinin (CDU/CSU) bu görüşlerini bir kez daha federal mecliste dile getireceklerini kaydeden Merkel, muhafazakar partilerin Türkiye'nin AB üyeliği konusunda ortak bir tutum sergileyebilmeleri amacıyla mektup gönderdiği partilerin de bu konuyu bir kez daha değerlendirmelerini istedi. Alman Die Welt gazetesinin haberine göre, Merkel'in mektubunu alanlar arasında yeni AB Komisyonu Başkanı Jose Manuel Barroso, İtalya Başbakanı Silvio Berlusconi, Avusturya Başbakanı Wolfgang Schüssel, Fransa Başbakanı Jean-Pierre Raffarin, Lüksemburg Başbakanı Jean Claude Juncker, Hollanda Başbakanı Jan-Peter Balkenende, Portekiz Başbakanı Pedro Lopes, Yunanistan Başbakanı Kostas Karamanlis ve Estonya Başbakanı Juhan Parts da bulunuyor. Merkel'in böyle bir mektup gönderdiği Birlik Partilerinin federal meclis grubu tarafından da doğrulandı. 'YÖNTEM ESKİDİ' Yeşiller Avrupa Parlamentosu Milletvekili Cem Özdemir ise Merkel'i oy avcılığı ile suçlayıp, "Avrupa'daki Hıristiyan Demokratlar zaten son dönemde Türkiye konusunda tartışmalara girdiler. İngiliz muhafazakar partisi Türkiye'den yana tavır koyuyor, Alman Hıristiyanların Hollanda'daki kardeş partisi dahi Türkiye'nin AB'ye girmesini istiyor. Şuna da dikkat edilmeli; Alman Hıristiyan Demokratlar içinde farklı görüşlere sahip olanların sayısı hiç de az değil. Onlara da söz hakkı tanınmalı. Sayın Merkel'in yaptığı resmen oy avcılığıdır. Fakat bu yöntemler artık eskidi. Oy için icraat gerekiyor, ayrımcılık puan kaybettiriyor" dedi. 'POLİTİKASINI DEĞİŞTİRMELİ' Almanya Türk Toplumu Başkanı Prof. Dr. Hakkı Keskin ise Merkel'in çıkışının Türkiye'yi olduğu kadar Avrupa'daki Türkleri de üzdüğünü ifade ederek, "Hıristiyan Birlik Partileri öteden beri Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğine son derece radikal bir tavırla karşı çıkıyorlar. Bunu uzunca bir süre seçim malzemesi yapmayı düşündüler fakat bu arada Alman kamuoyu yoklamaları gösterdi ki kendi parti üyelerinin yarıdan fazlası bile Türkiye'ye bir taviz verilmesi gerektiği ve Türkiye'nin AB üyeliği konusunda parti yönetimi gibi düşünmüyorlar. Bu kadar radikal çıkış kabul edilebilir bir tavır değil. Bu adeta Türkiye'ye karşı savaş açmaktır. Ne pahasına olursa olsun Türkiye'ye görüşme tarihi verilmemesini amaçlıyor. Hatırlayacağımız gibi Merkel, Türkiye'ye yaptığı ziyaret sırasında Türkiye'ye imtiyazlı ortaklık önerisi sunmuştu. Bu reddedilince, Türkiye Kopenhag Kriterleri'ni yerine getirince şimdi büyük bir pervasızlık ve saygısızlıkla Türkiye'deki bu son derece olumlu gelişmelere rağmen Türkiye'ye verilebilecek müzakere tarihini engellemek için artık son çareleri olan bu yöntemlere başvuruyorlar. Hıristiyan Birlik Partileri Almanya'daki Türk toplumunu da çok açıkça karşılarına almaktadırlar. Yani Türkiye'yi reddeden Türkiye'ye karşı düşmanca bir yaklaşım içerisinde olan bu partiler Avrupalı Türklere de büyük bir tavır almış durumdalar. Bu son derece üzücüdür. Özellikle büyük partilerin bu yaklaşımlarını mutlaka ve mutlaka değiştirmeleri gerekmektedir. Almanyalı Türkler olarak biz, Hıristiyan Birlik Partileri'nden Türkiye karşıtı politikalarını değiştirmelerini istiyoruz" dedi. 'MÜZAKERELER BAŞLAMALI' Merkel'in bu davranışına anlam veremediklerini belirten vatandaşlarımız ise "CDU artık Türkler'den oy beklemesin. Türkiye'de o kadar başarılı işler yapılıyor. Hiçbirisi gündeme getirilmiyor. Madem iyilikler görülmüyor o zaman biz de sandıkta CDU'yu görmeyeceğiz" dediler. Türk Alman Forumu ve Hürriyetçi Türk Alman Dostluk Derneği Genel Başkanı Bülent Aslan, CDU Genel Başkanı Angele Merkel'in Türkiye'nin AB üyeliğini baltalamak için elinden geleni yapmasını yadırgadığını belirterek, "Merkel'in ne yapmak istediğini anlamış değilim" dedi. Arslan "Avrupa boyutunda muhafazakar siyasetçilerle istişare yapıp karar çıkarmak yanlış değil, fakat sonucun ve amacın farklı olması lazım. Aralık ayında müzakerelerin mutlaka başlaması gerekmektedir. Türkiye geçtiğimiz iki yılda büyük değişikliklere imza attı. Bunları görmemek için kör olmak gerekir. Burada önemli olan Türkiye'nin yolunun açık olması ve Türkiye'nin desteklenmesi. Bunun da tek yolu müzakerelerin başlamasından geçiyor. Müzakereler başlamaz, 3. yol seçilirse hem Türkiye açısından hem AB açısından iyi olmaz. Merkel'in çabaları bence boşuna. Müzakereler başladıktan sonra gerisi gelir" dedi. 'TÜRKİYE'NİN YERİ AB' Hollanda CDA Partisi Milletvekili Coşkun Çörüz de CDU Genel Başkanı Merkel'in müzakerelerin başlamasına kısa bir süre kala insanları etkilemek için giriştiği çabanın yersiz olduğunu ifade ederek, "Türkiye'de müzakerelerin başlamasına Merkel'in mektubu karar vermeyecek. Kopenhag Kriterleri yerine getirilmişse yetkililer bunu masaya yatırıp buna göre karar verecekler. Merkel'in her yerde uyum nutukları atması ve daha sonra kalkıp halkı kışkırtmak ve yanıltmak için bu yönteme başvurmasını çok anlamsız buluyorum. Türkiye'nin AB'ye alınması konusunda Başbakan Balkanen de 'Türkiye'nin yeri AB'dir' diyerek fikrini net bir şekilde ortaya koymuştur. Zaten Almanya'daki Hıristiyan Demokratların görüşünü biliyoruz. Bizler onlarla kesinlikle aynı görüşü paylaşmıyoruz. Dışişleri Bakanımız Bot, 2 gün önce bu söylediğimizi kamuoyu ile paylaşmıştı. Türkiye hummalı çalışmasını sürdürüp müzakere tarihini beklemelidir" diyerek tepkisini dile getirdi. 'MERKEL HATA YAPTI' Kuzey Ren Vestfalya (NRW) Eyaleti'nin Essen'deki Türkiye Araştırmalar Merkezi (TAM) Direktörü Prof. Faruk Şen, Türkiye'ye müzakere tarihi verilmemesini isteyen CDU'nun Genel Başkanı Angela Merkel'i oy avcılığı yapmakla suçladı. İç politik hesaplar yüzünden Merkel'in böyle bir çıkış yapmış olabileceğini tahmin ettiğini belirten Şen, Avrupa'da son dönemde İslam dini hakkında yayılan korkuların üzerinde oy toplamayı hedeflediğini kaydetti. Merkel'in savunduğu imtiyazlı ortaklık teklifinin Hıristiyan Demokrat Avrupalı devlet yöneticilerince ciddiye alınmayacağını belirten Prof. Şen,"Türkiye Müslüman bir toplum olduğu için AB'ye alınmak istenmiyorsa bu artık açıkça söylenmelidir. Benim düşünceme göre Türkiye'nin Birliğin tam üyesi olması bir zenginlik olacaktır. Ve en geç 2013 yılında tam üyeliği elde edecektir. Hıristiyan Demokratların Türkiye'ye karşı ileri sürdükleri itirazları kabul etmiyorum. Avrupa zaten çoktan Hıristiyan kültürün hakim bir toplum yapısından uzaklaştı" dedi. 'SAMİMİYETSİZLİK ORTAYA ÇIKAR' Hollanda CDA partisinden Avrupa Parlamentosu milletvekili adayı olan ve çok az bir oyla yarışı kaybeden Osman Elmacı ise yapılanları çirkin olarak nitelendirerek, "Demokrat Hollanda'daki Hıristiyan Demokratlar olarak şunu savunduk. AB'ye üye olacak bir ülkeye hangi kriter uygulanıyorsa Türkiye'ye de bu kriter uygulanmalı. Kriterin üzerine yeni kriter getirmek Avrupa'nın samimi olmadığını ortaya çıkarır. Bu sonuca ne Avrupa ne de Türkiye hazır. Türkiye'yi acil bir süreç verilmesi gerekiyor. Aralık ayında yapılacak müzakerede Türkiye'ye bir tarih verilmesi gerektiğini düşünüyoruz. İnşallah bunun aksi çıkmaz. Bunun aksini düşünen ve Türkiye'ye bir sürü suç isnat edenler oy avcılığından başka bir şey yapmıyorlardır. Kaale alınmamaları gerekir diye düşünüyorum" dedi. Öte yandan Alman Hıristiyan Demokrat Birlik Partili (CDU) milletvekili ve Meclis Dışişleri Komisyonu Başkanı Volker Rühe, Türkiye'nin Avrupalılaşması'nın modern ve demokratik İslamiyet'in güçlendirilmesi anlamına geleceğini söyledi. Eski Savunma Bakanı Rühe, Alman Bild gazetesine yaptığı açıklamada, "Türkiye'nin AB üyeliği Avrupa'yı güçlendirecektir, çünkü böylece güvenliğimiz için önemli olan bir bölgeye istikrar ihraç edilecektir. Avrupalı bir Türkiye modern ve demokratik İslamiyet'in güçlendirilmesi anlamına gelecektir. Bu da tüm İslam alemi için önemli bir mesaj olacaktır dedi. Eski Başbakan Helmut Kohl'ün Aralık 1997'de Türkiye'nin AB üyelik perspektifinin bulunduğuna dair belgeyi imzaladığını hatırlatan Rühe, "Bundan daha açık bir ifade olamaz. Burada imtiyazlı ortaklıktan söz edilmiyor. Partimin muhalefette de o zaman iktidarda olduğu gibi aynı çizgiyi izlemesini isterdim" diye konuştu. AB'nin zaten 10 yeni üyeden sonra kendisini yenilemesi gerektiğini ve Türkiye ile yapılacak üyelik müzakerelerinin 10 ila 15 yıl süreceğini ifade eden Rühe, "Masraflarla ilgili çıkarılan kötü tabloyu da biliyorum. Ancak yakından incelendiği zaman çoğu endişenin yersiz olduğu ortaya çıkıyor. Örneğin göç olayı; Türkiye'nin AB üyeliği uzun vadede, daha az insanın ülkesini terk etmesine neden olacaktır. Biz geleceği Anadolu'ya götürmeyi başarırsak, oradaki insanlar bize gelmek zorunda kalmazlar" dedi. Rühe, Türkiye'ye AB kapılarının kapatılması durumunda ne olacağı sorusuna karşılık da, "Bu hem Türkiye, hem de Avrupa için çok kötü olur. Böyle bir adım Türkiye'deki siyasi durumu istikrarsız hale getirecek ve Avrupa karşıtı çevreleri güçlendirecektir. Bunu da kimse gerçekten isteyemez" diye konuştu.