BIST 9.814
DOLAR 37,85
EURO 41,16
ALTIN 3.705,86

Türk Futbolu SOS Veriyor

Fado, Fiesta, Futbol.

3 F ile yönetim anlayışının enstrümanları…

Daha ziyade, Fronco İspanya’sını betimlemek için kullanılan bu umdelerin kaynağı, Salazar’ınPortekiz’i 3 F ile yönettim” sözüdür.

Fado ve fiestaya yabancıyız, lakin biz de 2 F’ye aşinayız:

Fetö ve Futbol.

Gözümüzün önüne bir resim getirelim:

Fotoğraf karesinde terörist başı Öcalan ve futbolcular var.

Ne düşünürüz? O futbolcuları terörist ilan eder, hayatı zindan ederiz değil mi?

Doğrusu da bu değil midir?

Tabii ki, böyle bir fotoğraf yok.

Fakat, hangi görüntüler var hafızamızda?

Fetö elebaşı ve bazı ünlü topçuların olduğu…

Peki akıbetleri ne oldu?

Bazıları firar etti, bazıları aforoz edildi, bir kısmı hapis yattı, kalanları ise yeşil sahada ve medyada "başarı" ile arz-ı endam ediyorlar.

Bu riyakarlık değil de nedir? Bu ikiyüzlülüğü sadece futbol paydaşları değil tüm toplum olarak yapıyoruz. Terör örgütleri arasında ayrım olur mu?

Fetö’yü temizlemekte epey mesafe katettik, fakat futbol dokunulmazlığı ve kutsallığı olan bir alan olduğu için müdahale edemedik.

Masa başında hükümet yıkan, teknik adamdan daha iyi takım kuran insanlarız.

Konuşmayı sevdiğimiz konuların başında siyaset ve futbol gelir.

Siyasete güven, erozyona uğradığı için de geriye sadece futbol kaldı.

Türk futbolunda geçen yıl, kokuşmuşluğun ve rezaletin nirvanası yaşandı.

Olmazlar oldu…

Sahanın içinde hakem tartaklandı.

İstanbulspor sahadan çekildi.

Arabistan’da Süper Kupa rezaleti yaşandı.

Fenerbahçe gençlerle çıktığı Süper Kupa maçında, sahadan çekildi.

Trabzon’da taraftar sahaya indi.

Tüm bu yaşanan skandallar ve rezillikler, öncü depremler gibiydi.

2024-2035 sezonu başladı…

Skandallar, kaldığı yerden devam ediyordu:

Karaborsa bilet iddiaları gündeme geldi.

Bir kulüp, sırtına yasa dışı bahis reklamı aldı.

İki kulüp başkanı, yasa dışı bahisten PFDK’ya sevk edildi.

Yabancı VAR getirildi.

Ve yine sahadan çekilen bir takım…

Adana Demirspor, Galatasaray ile oynağı maçta haksız penaltıya isyan ederek sahadan çekildi.

Galatasaray’ın, yarım kalan maçtan sonra attığı “5 puan ve -31 averajla son sırada yer alan rakibimiz maçtan çekildi” tweeti, kışkırtıcı ve provakatiftir.

Türk futbolunun kara gecelerinden birinde ve insanların uhulet ile suhulete ihtiyaç duyduğu bir dönemde yapılabilecek paylaşım değildir. Bu paylaşım, Türkiye’nin huzuruna katkı sağlamaz.

Uzun yıllardır futbol programları izlemiyordum. Alt yazılarda haberi okuyunca, spor kanallarını arasında gezindim.

Gerçek anlamda bir tartışma zemini görmedim. Çoğu, konuyu saptırma amacı taşıyordu.

Adana Demirspor’un sahadan çekilme gerekçelerini, hakemleri ve futbol iklimini konuşmak yerine, Adana Demirspor’un mali ve ligdeki durumunu konuşuyorlardı.

Aslında neden futbolu düzeltemediğimizin en canlı örnekleriydi.

Bütün bu yaşananlara rağmen siyasi erkin seyirci kalmasını nasıl yorumlayacağız?

Futbol, bazen gerçek gündemlerin perdelenmesi için bir araç olabilir.

Toplumu uyutmak için afyon işlevi görebilir.

Hatta, yönetim erkini elinde bulunduranların işine de gelebilir.

Fakat, işler rayından çıkmaya başladı.

Türk futbolunun düştüğü bu durumdan; başta faal hakemler, kulüpler, medya, amigo vasıflı futbol yorumcuları, BeIN Sports, MHK ve eski hakem yorumcuları sorumludur.

Tüm iyi niyeti ve samimiyeti ile futbolu kirlerinden arındırmaya çalışan TFF Başkanı Hacıosmanoğlu, en az kusurlu insandır.

Fenerbahçe ve Galatasaray arasındaki ilişki; rekabetten çıkmaya, kutuplaşma ve ayrışmanın vasıtası olmaya başladı.

Bir takımın sürekli kollandığı algısı yerleşmeye başladı.

Futbol özerktir, fakat bu layüsel ve denetimsiz olacağı anlamına gelmez.

Son iki yıldır yaşananlar, altından kalkamayacağımız olayların habercisi olabilir.

Yeşil sahalardaki surlardan gedik açmaya çalışanlar çıkabilir.

Gençlik ve Spor Bakanı’nın kulüp başkanları, hakemler ve TFF yöneticilerini toplayıp uyarması ve dikkatlerini çekmesi, futbolun özerkliğine helal getirmez.

Birilerinin artık bu duruma “ONE MINUTE” demesi gerekir.