BIST 10.471
DOLAR 32,78
EURO 35,09
ALTIN 2.446,11

Terörün sözcüleri

Türkiye bir seçim atmosferinden çıktı. Yeni seçilen milletvekilleri mecliste kayıtlarını yaptırdılar. Ama daha meclis açılmadan sıkıntılar da başladı... DTP"li bağımsızların önderi konumundaki Ahmet Türk, “PKK"ya terör örgütü demek zor. Ortada bir şey yokken gelin PKK"ya terörist deyin diyorsunuz. Benim insanlarım diyecek ki devlet hangi adımı attı da bunu söylüyorsunuz. Bunu söylersem ne misyonum ne de bir rolüm kalır. Devlet benim yurttaşımı kucaklamak istiyorsa bir çalışma yapması gerek. Böyle bir şey yokken dayatıyorsunuz PKK"ya terörist deyin diye...”

Ahmet Türk bu açıklamayı ne zaman yapıyor, Mardin"in Nusaybin ilçesi kırsalında arama tarama faaliyetleri yürüten güvenlik güçleriyle PKK"lı teröristlerin çatışması sırasında Jandarma Uzman Çavuş Muzaffer Karaca"nın şehit olduğu gün yapıyor. Ne diyor, “Ortada bir şey yokken gelin PKK"ya terörist deyin diyorsunuz.” Ortada daha ne olması bekleniyor? Daha kaç kişinin şehit verilmesi gerekiyor? Ama PKK"nın sözcüsü olursanız tabi ki, PKK"ya terörist diyemezsiniz. İşte Türkiye"nin içler acısı hali... Devleti yıkmayı, milleti “Kürt-Türk” çatışmasına sürüklemeyi hedefleyen bir terör örgütünün temsilcileri yüce meclisimize milletvekili olarak girdiler. Binlerce onbinlerce insanımızı katleden, beşikteki çocuğa bile kurşun sıkan canilere terörist diyemeyen bu insanlar şimdi Türkiye Büyük Millet Meclisi"nde, Türk milletinin vekili olacaklar öyle mi?

Ülkenin bölünmez bütünlüğü için yemin edecekler, ama ülkeyi bölmek için de var güçleriyle çalışacaklar... Bazıları için demek ki, yemin hiç birşey ifade etmiyor. 

Her gün şehit haberleri gelmeye devam ederken, Türkiye bu terör sözcülerini ve terörist başının avukatlarını dinlemek zorunda kalacak. Hem de Türkiye Büyük Millet Meclisi gibi yüce bir mekandan bu çatlak sesleri duyacak.

Yine bu çatlak sesler çıkıp diyecek ki, “Ortada bir şey yokken niye PKK"ya terör örgütü diyelim?”

Pişkinliğin bu kadarına da pes doğrusu... Ortada bir şey yokkenmiş... Yine bu açıklamaların yapıldığı günlerde teröristlere yardım etmeyen köylüler kurşuna diziliyor. Eşkıya her koldan saldırıyor. Ortada bir şey yokkenmiş...

Bu konuları yazmak istemiyorum. Ama yine yüreğim ve kalemim dayanmıyor ve yazmak zorunda kalıyorum. Neredeyse her iki kişiden birisi şimdiki iktidara oy verdi. Bu iktidar terörü çözmeli diyemiyorum. Çünkü çözemediği açık... Üstüne üstlük mecliste işbirliği bile yapmaya hazırlanıyorlar.

Peki başka ne olacak, bölücülük suçundan cezaevinde bulunan bir kişiyi bile çıkarıp meclise yollamadık mı? Şimdi bu kişinin yemini size ne kadar inandırıcı gelir? 

            PKK terörünü önlemede en ufak bir adım atılmadı. Peki, Irak"ın kuzeyindeki bu bataklığı kurutmak için en ufak bir adım atıldı mı? O da atılmadı. Ama, Kerkük bölgesinde peşmergeler bir ay içinde tamı tamına 264 Türkmeni şehit ettiler. Daha iki gün önce Irak Türkmen Cephesi"nin Yenice köyündeki ofisini basan eşkıya Türkmen temsilcisi ve oğlunun da içinde bulunduğu 7 kişiyi kurşuna dizdi. Peki, Türkiye bu konuda bir adım attı mı? Koskocaman bir hayır... Atacağı da yok.

            Bütün bu olayları hayret ve ibretle izliyorum. Ama demek ki, milletimizi artık bu konular ilgilendirmiyor. Ya da, kitle iletişim araçları bu konuları vermiyor. Onların işi gücü pembe tablolarla milleti oyalamak. Televole  programlarıyla milletin beynini uyuşturmak ve kim kiminle nerede onu anlatmak. Kim nerede yakalandı onu kamuoyuna duyurmak. İşte bu işler böyle oluyor.

            Önce millet gerçeklerden uzaklaştırılıyor. Sonra da terörmüş, katliammış, Türkiye"nin kırmızı çizgileriymiş kimsenin umurunda olmuyor. Çünkü herkes bu akşam kim nerede kiminle basılmış onun merakında...

            Yola nereye kadar devam, hep birlikte göreceğiz...