BIST 10.277
DOLAR 32,34
EURO 34,81
ALTIN 2.393,53
HABER /  GÜNCEL

Tek tıkla ekonomi gündemi

Ekofinans'la ekonomi gündemi başlıyor. Günün öne çıkan ekonomi haberlerini sizler için derledik.

Abone ol

Geçtiğimiz haftanın son işlem gününde, küresel piyasalarda beklentiden kötü gelen Çin ve Avrupa PMI verilerinin olumsuz etkisinin sürdüğünü izledik. Olumsuz algılama hisse senetleri piyasalarında satış ağrılıklı bir gün izlenmesine neden olurken altın ve

Cuma günü açıklanacak olan ABD birinci el konut satışları verisi piyasalardaki beklentiyi canlı tutarken, Şubat ayında konut satışlarındaki beklenmedik düşüş ABD ekonomisindeki toparlanmanın düzensiz olabileceğine işaret ediyordu 

Avrupa tarafında, Yunanistan’da borç takası anlaşması ile gündemin diğer borç krizi yaşayan ülkelerin tahvil ihalelerine kaydığını görmekteyiz Fransa’nın yüzde 05 olan 2012 büyüme hedefini az da olsa arttırması resesyon konusundaki endişelerin bir miktar azalmasını sağlıyordu

Yurtiçinde, küresel piyasalardaki olumsuz algılamanın etkileri görülürken endekste satış ağırlıklı bir gün geçirildiğini görmekteyiz Güne 62000 seviyesinin bir miktar altında başlayan endekste ilk seansta yaşanan satış baskısı ile kapanışın kritik seviye olan 61700 seviyesinin altında gerçekleştiğine tanık olduk İkinci seansta ABD’den gelen verilerin de olumsuz olmasıyla birlikte satış baskısının arttığını ve endeksin 61248 puana kadar gerilediğini fakat kapanışın 61417 seviyesinden yapıldığını gördük 

Hisse senetleri piyasalarına satış ağırlıklı bir hava hakimken Dolar/TL kurunda Merkez Bankasının aldığı istisnai kararların etsinin sürdürdüğü ve kurdaki gevşemenin sürdüğünü izledik

Hafta içinde Fed tarafından gelen haberler ve Merkez Bankasının faiz koridoru söylemleri ile 18250 seviyesini gören kurda Perşembe günü repo ihalesi açılmayarak Türk Lirasının değer kazanması sağlanıyordu Repo ihalesi açılmaması sonucu olarak kurda 180’li seviyelere gerileme yaşanırken, gösterge faizinde de yukarı yönlü baskı oluşuyordu

Büyüme odaklı bir politika benimseyen Merkez Bankasının enflasyonu da düşük seviyelerde tutma isteği sonucunda farklı politikalar arasında kaldığı gözüküyor Gösterge faiz oranının yüzde 97’ye yükseldiği bir ortamda bu hafta yapılacak olan Merkez Bankası PPK toplantısından çıkacak sonuçlar dikkatle izlenecektir

Yaşanan son gelişmeler doğrultusunda Merkez Bankasının faiz koridorunu her hangi bir değişikliğe gideceğini düşünmemekteyiz Buna ek olarak Türk Lirasındaki zayıf görünümün engellenmesi adına istisnai uygulamaların bir süre daha sürmesini beklemekteyiz 

Altın tarafında ise Petrol fiyatlarındaki artış sonrasında güvenli liman algılayışının tekrar gündeme gelmesiyle kapanışın 1660 direnç seviyesinin bir miktar üzerinden gerçekleştiğini görmekteyiz ABD ekonomisindeki iyileşme algılarıyla bir süredir değer kaybeden altında, ABD konut satışları verisi ve petrol fiyatlarındaki artış sonrası yön tekrar yukarı çevrilmiş gözüküyor Bu kapsamda takip edilecek direnç seviyeler ise 1670, 1685, 1690

Bu hafta küresel piyasalardan gelecek haber ve veri akışı ile yurtiçinde gerçekleşecek olan PPK toplantısı sonuçları piyasalara yön verecek unsurlardan olacaktır Euro/Dolar paritesindeki hareketler Dolar/TL kurunu etkileyeceği gibi MB’nin istisnai uygulamalarının sürmesi halinde kur üzerinde doğrudan etki yaratacaktır Bu kapsamda Kur 174 – 179 bandına döneceği gibi faiz oranlarındaki artışlar beklenti dahilinde olmalıdır Endeks tarafında ise 61700 destek seviyesinin artık önümüze bir direnç olarak çıkacağını belirtmek isteriz 61700 seviyesinin kırılması ile küresel piyasalardaki satış baskısının sürmesi endeksi 60500 seviyesine kadar çekebilir Bu doğrultuda izlenmesi gereken destek seviyeleri; 61000, 60800, 60500, direnç seviyeleri ise 61500, 61700, 62000  

 

NE DOLAR NE ERİK... GÜNÜN KAZANANI ERİK!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

 [PAGE]

Silifke ilçesinin köylerinde örtü altında özel olarak yetiştirilen turfanda eriğin kilosu el yakıyor. 100 gramlık kaselere konularak İstanbul'a gönderilen erik 200 liradan satılacak.

Silifke ilçesine bağlı Göksu Vadisi köylerinde örtü altında yetiştirilen eriğin kilogramı 200 liradan alıcı buldu.

2 dönümlük serada hasadı yapılan erik 100 gramlık kaselere konularak İstanbul'a gönderildi.

Silifke Erik Üreticileri Birliği Başkanı Mustafa Göktaş hasadın ardından gazetecilere yaptığı açıklamada, Türkiye'nin ilk eriğinin Silifke'de üretildiğini söyledi.

Açık alanda ilk hasadının nisan ayında yapılacağını belirten Göktaş, ''Örtü altına alınan bahçelerde ise ilk hasadı yapmanın mutluluğunu yaşıyoruz. Erken hasat yapıldığı için de fiyatların yüksek olması hem üreticilerimizi hem de bizi sevindiriyor. Şu an için eriğin kilogramını 200 liradan İstanbul'a gönderiyoruz'' dedi.

Göktaş fiyatın yüksek olması ve tam olgunlaşmaması nedeniyle tadımlık olarak az miktarda toplanan eriği 100 gramlık kaselerde İstanbul'a gönderdiklerini vurguladı.”

İlçede bu yıl 800 dönüm araziden 8 bin ton hasadının yapılmasının planlandığını dile getiren Göktaş, Türkiye genelinde yıllık 15 bin ton üretimi gerçekleştirildiğine dikkati çekti ve Silifke'nin de Türkiye'deki önemli üretim merkezlerinden birisi olduğunu kaydetti.

Göksu Vadisi'nin Türkiye'nin en doğal ortamlarından birisi olduğunu ifade eden Göktaş, ''Bölge, mikro klima özelliğe sahip. Bu nedenle burada yetişen ürünlerin ayrı bir aroması ve görünümü var''dedi.

'SIFIRCI HOCA'DAN TÜRKİYE'YE 'İYİ' NOT!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

 [PAGE]

Kredi derecelendirme kuruluşu S&P, Türkiye'nin kaynaklarını hızla ihracat odaklı büyümeye yönlendirmesiyle kredi notunun yükselebileceğini açıkladı.

Kredi derecelendirme kuruluşu Standard & Poor's (S&P) Türkiye'nin kaynaklarını hızla ihracat odaklı büyümeye yönlendirebilecek bir esneklik göstermesi halinde kredi notunu yükseltebileceğini belirtti.

S&P tarafından yayımlanan ve ile görünüm konusunda herhangi bir değişiklik yer almayan değerlendirmede sosyal güvenlik reformlarının beklentilerden daha kapsamlı olması halinde de kredi notunun yükseltilebileceği belirtildi.

Değerlendirmede, "Sosyal güvenlik reformları beklentilerimizden kapsamlı olur ve mali performansın güçlenmesi ile kamu borcunun belirgin oranda azalmasına yol açarsa kredi notunu yükseltebiliriz" denildi.

 

DUL KADIN EŞ VE BABA MAAŞINI ALACAK!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

[PAGE] 

Yargıtay, eşinden ölüm aylığı alan dul kadının, ölen babasından da aylık almak istemiyle açtığı davayı reddeden mahkeme kararını bozdu. Dul kadın hem baba hem eşinden kalan maaşı alabilecek.

Yüksek Mahkeme 6 Ağustos 2003'den önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların evlenme ve çalışma halleri hariç geri alınmayacağını hükme bağlandığı için 6 Ağustos 2003'ten önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacının, eşinden ölüm aylığı alsa bile babasından da ölüm aylığı alabileceğine karar verdi.

Ölen eşi üzerinden aylığı alan bir kadın, daha önce ölen babasından da yetim aylığı almak üzere Sosyal Güvenlik Kurumu'na (SGK) başvurdu.
SGK, 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'na göre, babasından aylık bağlanan kadının, kocasından da aylık almaya hak kazanması halinde, bu aylıklardan yüksek olanın ödeneceği, bu nedenle yalnızca eşinden aylık alabileceği gerekçesiyle başvuruyu reddetti.

YARGITAY, YEREL MAHKEMENİN KARARINI BOZDU

Kadın, bunun üzerine Ankara 13. İş Mahkemesi'nde dava açtı. Mahkeme, SGK işleminin doğru olduğu, davacının dava açmada haklı olmadığı gerekçesiyle davayı reddetti. Kararın temyiz edilmesi üzerine dosyayı görüşen Yargıtay 21. Hukuk Dairesi, yerel mahkeme kararını bozdu.

Dairenin kararında, 506 sayılı yasa gereği, babasından aylık bağlanan kadının, kocasından da aylık almaya hak kazanması halinde, bu aylıklardan yalnızca fazla olanının ödeneceği belirtildi.

Kararda ancak, aynı kanuna 2005 yılında eklenen geçici 91. madde ile “6 Ağustos 2003'den önce hak sahibi kız çocuklarına bağlanan gelir ve aylıkların, evlenmeleri, Sosyal Sigortaya, Emekli Sandıklarına tabi çalışmaları veya kendi çalışmalarından dolayı buralardan gelir veya aylık almaları halleri hariç olmak üzere geri alınmaz. Bunlardan, yukarıda belirtilen haller haricindeki nedenlerle gelir veya aylıkları kesilen veya durdurulan kız çocuklarının gelir ve aylıkları, kesme veya durdurma tarihi itibarıyla talep şartı aranmaksızın yeniden başlatılır” şeklinde düzenleme getirildiği kaydedildi.

DUL KADINA HEM EŞİNİN HEM ÖLEN BABASININ MAAŞI BAĞLANACAK

Olayda, davacı kadının eşinin 27 Ağustos 2003 öldüğü, 1 Ekim 2003'ten itibaren de eşinden ölüm aylığı aldığı, 1 Nisan 1996'da ölen babasından dolayı ölüm aylığı talebini ise 4 Ocak 2008 itibariyle dile getirdiği ifade edilen kararda, “Davacının evli olması nedeniyle eşinin ölüm tarihi olan 27 Ağustos 2003'ten önce ölüm aylığı talep etmesi mümkün değildir. Ancak 506 sayılı Kanuna eklenen geçici 91. madde ile getirilen düzenlemeye göre 6 Ağustos 2003'ten önce ölen babası nedeniyle hak sahibi olan davacı, eşinden ölüm aylığı almakta olsa dahi evliliğinin ölüm nedeniyle son bulmasından sonra babasından da ölüm aylığı talep etme hakkına sahiptir” denildi.

Bozma kararının ardından dosyayı yeniden görüşen Ankara 13. İş Mahkemesi, ilk kararında direndi. Direnme kararının da temyiz edilmesi üzerine, dosya Yargıtay Hukuk Genel Kurulu'na geldi. Kurul, yerel mahkemenin direnme kararını bozdu.

 

ERGÜN: 'BÜYÜME TAHMİNİMİZ TUTUYOR'

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ...

 [PAGE]

Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün, kapasite kullanım oranı verilerinin 2012 büyüme tahminleriyle uyumlu olduğunu açıkladı

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanı Nihat Ergün yaptığı yazılı açıklamada, Merkez Bankası tarafından açıklanan Mart Ayı Kapasite Kullanım Oranını değerlendirdi.

2012 yılı Mart ayında imalat sanayi genelinde oranının beklentileri aşarak 73,1 seviyesinde gerçekleştiğini hatırlatan Ergün, verilerin geçen yılın aynı ayına göre 0,1 puan azaldığını, bir önceki aya göre ise 0,2 puan arttığını kaydetti.

Bu verilerle 2012 yılının birinci çeyrek performansına dair ilk öncü göstergelerin ellerine ulaştığını belirten Ergün, 2011 yılını, dünya krizlerle boğuşurken Türkiye'nin birçok temel alanda yüksek performans göstererek tamamladığını, yıllık işsizlik oranının 2002'den bu yana en düşük seviyeye geldiğini, kamu borçlarının milli gelire oranının da Avrupa ülkelerinin ortalamasının neredeyse yarısı civarında olduğunu ve bütçe açığının gelişmiş ülkelerin çoğundan daha az olduğunu bildirdi. Ergün, ''Gelecek hafta açıklanacak büyüme verileri de Türkiye ekonomisinin başarılı performansını teyit edecektir'' dedi.

Ekonomimiz parmakla gösteriliyor

2012 yılı için hedeflerini de dünyadaki küresel çalkantıyı ve Türkiye'deki iç dinamikleri dikkate alarak Orta Vadeli Programda belirlediklerini ifade eden Ergün, açıklamasında şunları kaydetti:

''Bu programda Türkiye'nin yüzde 4 büyüyeceğini söyledik. Aynı programda Türkiye'nin temel büyüme dinamiklerini de gösterdik. Bu sayede tüm karar alıcıların önünü görmelerini sağladık. Bugün açıklanan imalat sanayi oranı verilerinin de 2012 büyüme tahminlerimizle uyumlu olması önemlidir. Ülkemiz 2012'de de tüm dünyada parmakla gösterilir bir performans sergileyecektir. Bu performansı sergilerken çeşitli risklerle de karşı karşıyadır. Aldığımız kararlarda ve attığımız adımlarda bu riskleri de göz önüne alıyoruz. Karşılaştığımız en önemli risk cari açık konusu olmasına rağmen geçen yılın ortalarından itibaren aldığımız önlemlerle bu riski kontrol edilebilir hale getirdik. 2011 yılı ortalarında yüzde 52'ler civarında olan ihracatın ithalatı karşılama oranı yıl sonunda yüzde 61 seviyesine yaklaşmıştır.

Hükümet olarak cari açığın kısa vadede risk olmaktan tamamen çıkarılıp, sürdürülebilir seviyelerde devam etmesini, orta ve uzun vadede cari açığın yerini cari fazlaya bırakmasını arzu ediyoruz. Bu amaçla teşvik sistemimizi yeniliyoruz. Tasarrufları artırmak amacıyla bireysel emeklilik sisteminde revizyona gidiyoruz. Kayıt dışılıkla mücadelemizi hızlandırıyoruz. Ar-Ge'ye, inovasyona ve markalaşmaya verdiğimiz desteği artırıyoruz. Bu adımlarla uzun vadede hem dışa bağımlılığımız azalacak hem de ihraç ettiğimiz ürünler daha değerli ve nitelikli hale gelecektir. Cari açığa karşı en önemli tedbirler aslında bu tür kalıcı adımlardır. Tüm bunlar ülkenin güvenli liman özelliğini perçinleyen hamlelerdir. Türkiye reel sektör eliyle büyümektedir. Biz de reel sektörün önünü açmak için elimizden geleni yapıyoruz.''

Ergün, siyasi istikrara kavuşmuş, coğrafyasında etkili ve makro ekonomik dengelerini oturtmuş Türkiye'nin hem yerli hem de yabancı yatırımcılar için en cazip ülke olduğunu da ifade etti.

 

AB, KRİZ ÜLKELERİNE KESENİN AĞZINI AÇTI!

HABERİ OKUMAK İÇİN SONRAKİ SAYFAYA GEÇİNİZ..

 [PAGE]

Almanya Başbakanı Angela Merkel, avro bölgesindeki borçlu ülkeler için oluşturalan 500 milyar avroluk fona 200 milyar avronun ilave edileceğini söyledi.

Alman hükümeti ESM ve EFSF'nin paralel yürümesini istiyor

Alman hükümeti avro bölgesindeki borçlu ülkeler için oluşturulan Avrupa İstikrar Mekanizması (ESM) ve Avrupa Finansal İstikrar Fonu'nun (EFSF) bir kaç yıl boyunca paralel olarak birlikte yürürlükte kalmasını istiyor.

Fona 200 milyar avro eklenecek

Almanya Başbakanı Angela Merkel, bugün başkent Berlin'de yaptığı açıklamada, iki fonun birlikte yürümesiyle 500 milyar avroluk ESM'ye, EFSF'de henüz kullanılmayan 200 milyar avronun ilave edilebileceğini belirtti.

Almanya daha önce ESM mevcut kapasitesinin yeterli olduğunu savunmuş ve bu fonun artırılmasına karşı çıkmıştı.