BIST 10.173
DOLAR 32,28
EURO 34,96
ALTIN 2.447,73

T. Halk ve TC. Ziraat özel ve önemlidir

T. Halkbankası ile TC. Ziraat Bankasının da özelleştirilmek suretiyle, sıradan birer ticaret bankasına dönüştürülmesi yeniden gündeme geldi.

Halbuki, bu 2 büyük bankamız ülkenin en ücra köşelerine bile hizmet götüren, esnaf, sanatkarlar, KOBİ ve çiftçilerle, üreticileri finanse eden Cumhuriyet’le özdeş kurumlardır.

Bu Bankaların özelleştirmesinde klasik, satış ve özelleştirme yöntemlerinin dışında formüller üretilmelidir.

Çünkü bunlar birer “ihtisas” bankasıdır. Kars’ın Digor ilçesinden, Edirne’nin Uzunköprü’süne, Trabzon’un Dernekpazarı’ından, Isparta’nın Sütçüler’ine kadar şube açan, hizmet götüren, emekli dul yetim maaşlarının ödenmesine aracılık eden, asker havalesini yapan o bankalardır.

Ülkemizde tüketimi kredilendiren, kredi kartı, otomobil kredisi, konut kredisi veren, pazarlama ağırlıklı ve giderek sahiplikleri yabancılaşan Bankacılık sektöründe, bu 2 Bankanın işlevini üstlenecek, toplumsal görev kabul edebilecek başka bir ticari banka bulmak oldukça güçtür.

Esnafın, küçük işletmelerin, ekonominin dalgalı günlerde de finanse edilebilmesi, çiftçinin ve genel olarak tarımın kredilendirilmesi her koşulda yıllardır, alanlarında uzmanlaşmış olan bu 2 banka sayesinde yapılabilmektedir.

T. Halk Bankası ve TC. Ziraat Bankası’nın siyasi etki ve baskılardan uzak, özerk ve verimli çalışıp, rekabet etmeleri için yapılacak şey “blok” satış olmamalıdır.

Yapılacak şey, bu bankaların belli oranlarda hisselerinin öncelikle halka arz edilmesi, bilahare, Türkiye Esnaf Sanatkarlar Konfederasyonu, Esnaf Birlikleri, Sanayi Ticaret Odaları ve Borsaların belli oranlarda hisse almalarının sağlanması olmalıdır.

TC. Ziraat Bankası için ise Üretici Birlikleri ve T. Ziraat Odaları Birliği aynı rolü üstlenebilir.

Devletin görevi bu bankaların asli fonksiyonlarının yerine getirilmesini gözetecek türden bir altın hisse (golden share) ile sınırlandırılabilir.

Bunun dışında yapılacak yerli ve / veya yabancılara “blok” satış bu bankaları sıradan birer ticaret bankası haline dönüştürür ki, bunun zararını öncelikle desteklenmeye muhtaç, Esnaf, KOBİ ve çiftçiler çeker, giderek tüm ekonomiye de fatura çıkar.

Özelleştirmenin de bir mantığı, bir sistematiği, bir toplumsal yararı vardır ve bu mutlaka hesaba katılmalıdır.

Dış politikada “ver – kurtul”, içeride ekonomide “sat – kurtul” mantığı, tamamıyla yanlış ve terk edilmesi gereken bir zihniyettir.

Bu bankaların özelleştirilmesinde milli ekonominin orta ve uzun vadeli çıkarları göz ardı edilmemeli ve bir çuval incir berbat edilmemelidir.