BIST 10.955
DOLAR 42,53
EURO 49,64
ALTIN 5.778,88

Suç Örgütü Görünenden de Büyük

Dünyanın gözü önünde yaşanan Gazze katliamı, yalnızca İsrail’in vahşetiyle açıklanamaz. İsrail bir suç örgütüdür, tamam. Ama bu örgütü dokunulmaz kılan görünmeyen bir düzen vardır. İşte o düzeni konuşmadıkça, ölü çocukların hesabını soramayız. Katillerin görünmeyen düzeninde...

ABD, Demokrasi Maskesi, Emperyal Yumruk

İsrail’in arkasındaki asıl gölge ABD’dir. “Demokrasi” diyen Washington, söz konusu İsrail olduğunda bir anda sağırlaşır. Çünkü ABD’nin derdi demokrasi değil, kendi çıkar imparatorluğunu ayakta tutmaktır. Emperyal faaliyetlerinin özünde petrol, silah ve finans vardır. İsrail ise bu sistemin Ortadoğu’daki kanlı jandarmasıdır. Yani Tel Aviv’in attığı her bomba, aslında Pentagon’un onayıyla düşer.

Netanyahu: Katliamın Kuklası mı, Oyuncusu mu?

Netanyahu’nun dünyaya meydan okuyan kanlı pervasızlığı sadece İsrail iç siyasetiyle açıklanabilir mi? Hayır. Arkasında ABD’nin çıkarları, Avrupa’nın suç ortaklığı, finans baronlarının desteği var. Yani Netanyahu yalnızca bir katil değil, görünmeyen düzenin kirli piyonudur. O piyon olmasa bir başkası gelir. Çünkü sorun kişide değil, sistemdedir.

Siyonizmin Harcıyla Yoğrulmuş Düzende Para ve Kan Aynı Merkezden Akıyor!

Parayı bugünkü haline getiren, Siyonizmin harcıdır. Modern finans sistemi, insanlığın emeğini birkaç merkezde toplayan bir zincire dönüştü. O zincir kimlerin boynunda sıkılıyorsa, kan da oradan akıyor. İsrail’in tanklarını besleyen sadece Washington değil, aynı zamanda dünya finansının görünmeyen damarlarıdır.

Avrupa’nın-Almanya’nın İkiyüzlülüğü Kanlı Sistemden Besleniyor. Yumruğun Arkasındaki Politika…

Almanya’da Filistin gösterisine katılan genç bir kızın burnunu kıran polis… O yumruğun sahibi yalnızca bir coplu devlet memuru değil, İsrail’e koşulsuz biat etmiş Avrupa’dır. “İsrail’i eleştirmek antisemitizmdir” yalanına sığınarak, İsrail’e dokunan her sesi boğmak istiyorlar. Berlin’deki yumruk, Tel Aviv’deki bombanın kardeşidir.

Ubeyde’nin Şehadeti Susturma Çabası

İsrail’in şehit ettiği Kassam Tugayları sözcüsü Ebu Ubeyde… O, yalnızca bir askeri figür değil, Gazze’nin sesi, direnişin diliydi. Onu hedef almak, gerçekte bir sesi öldürme çabasıdır. Çünkü İsrail biliyor ki ses kaldıkça umut da kalır. Ve onlar umudu yok etmek istiyor.

Ama Ubeyde’nin şehadeti sıradan bir kayıp değildir. O, İslam dünyasının korkak liderlerine, ölmenin değil; ölüme yürüyerek gitmenin, şehadetin yalnızca cesurların ve gerçekten Allah’a teslim olanların makamı olduğunu gözünü kırpmadan gösterdi. Onun kanı, Kudüs’ün, Gazze’nin ve Mescid-i Aksa’nın bir gün mutlaka özgür olacağının müjdesidir.

Düzen Yıkılmadan Hesap Sorulmaz

Gazze’de çocuklar ölürken, Batı başkentlerinden yalnızca “endişeliyiz” açıklamaları geliyor. Endişe değil, kan var ortada! Ve bu kanın faili yalnızca Netanyahu değil; Beyaz Saray’dan Berlin’e, Londra’dan Paris’e kadar uzanan bir suç zinciridir.

O yüzden İsrail’i lanetlemek yetmez. ABD’nin emperyalizmini, Avrupa’nın ikiyüzlülüğünü, finansın görünmeyen zincirlerini de teşhir etmek zorundayız. Çünkü bu düzen yıkılmadan, hesap sorulmaz.

Şimdi bize düşen, sadece öfkeyle lanet okumak değil; Gazze’nin çocuklarına, Kudüs’ün taşlarına, Mescid-i Aksa’nın gölgesine söz vermektir. Bir gün mutlaka, bu kanlı düzen çökecek. Ve o gün geldiğinde, şehitlerin kanı yerde kalmayacak, Ubeyde’nin müjdesi hakikat olacak: Kudüs özgür olacak!