BIST 9.916
DOLAR 32,48
EURO 34,77
ALTIN 2.442,08

Sosyal Medya ve WhatsApp durumunu sürekli güncellemenin sosyolojisi

Paylaşımlar çeşitlenip sıklaştıkça karşımıza ciddi bir sosyal sorun ortaya çıkmaktadır

Telefonumuzun karşılıklı kayıtlı olduğu okuyucular bilirler ki haftada bir WhatsApp durumunda yazdığım yazıların linki görünür. Bir gelişme ve güncellemenin etkin paylaşım yollarından biri “durum”. Sosyal medyada herkesin kendi hayat tarzına, dünya görüşüne uygun bir paylaşım envanteri de sunan bir imkân.

Kimsenin umurunda olmayan lüzumsuz derneklerde/vakıflarda herhangi bir rolü olanlar ile partilerin mahalle teşkilatlarında görevli olduğunu düşünenler ve devlette poz verecek bir makam odası olanlar, yoğunlukla “fikir alışverişi” amacıyla gerçekleştirilen ziyaretleri paylaşarak varlık gösterdiklerini düşünürler. Her ne kadar göreve yeni atananlara başarılar dileyenler ile bunların ziyaretine nezaket ziyareti ile karşılık veren memurların bu karşılıklı ziyaretleri görev bitene kadar devam etse de bu lüzumsuzluklar, Güngören Belediyesindeki gibi dış kaynaklı operasyon (!) yemediği sürece görmezden gelinebilir.

Dinlenen müzikler ile araç hareket halinde iken çekilmiş videoları da keyfin paylaşımı kategorisinde değerlendirebiliriz. Yemek sofralarının ‘durum’da/sosyal medyada paylaşımını da kültürel olarak yakışık almamasına rağmen bu kategoride sayabiliriz.

Ancak ‘durum’ çeşitlenip sıklaştıkça karşımıza ciddi bir sosyal sorun  çıkmaktadır.

Bir süredir sosyal medya paylaşımları gündem olan muhafazakâr bir hanımefendi ve şatafatlı hayatı var. Ancak bu konuda yürütülen tartışmalar, giyim tarzı, dünya görüşü ve inanç ekseninin dışına hiç çıkmadı. Konu, yükselen muhafazakâr zenginlik, şatafat ve bunun din ile ilişkisi bağlamındaki tartışmalarla sınırlı kaldı. Sadece cümle arasında bu kişinin Instagram fenomeni olduğu belirtildi. Bir milyona yakın takipçisi olan ve onların rol modeli konumundaki bu hanımefendinin etki alanındaki insanların hayatını nasıl biçimlendirdiği hiç tartışılmadı.

Oysa ki pek çok kişi sosyal medya üzerinden insanların davranış kodları üzerine oldukça etkili olabiliyor, geniş bir kesimin hayat perspektifini çok kısa sürede oldukça hızlı değiştirebiliyor.  Muhafazakâr orta ve alt kesimde görülen değişimlerde bu kişilerin katalizör etkisine henüz yeterince kafa yorulmadığını düşünüyorum.  Giyiniş tarzından fotoğraf çekim pozuna, evlilik teklifinden düğün ritüellerine, aile mahremiyetinin dışarıya yansıtılmasından müzik eşliğinde danslara ve parmak hareketlerine kadar bir pop muhafazakâr kültür yayılıyor.  

Bu ve benzeri rol modellere öykünen orta ve düşük gelirli muhafazakarlarda çok derin bir sosyal kırılmanın söz konusu olduğunu gözlemliyorum. Sosyal medyaya temas eden ilk nesil düşük gelirli muhafazakâr gençler, evlilik teklifleri için güllerle donatılmış ve kendileri için kapatılmış kafeler, pahalı düğün salonları, kına geceleri ve diğer törenler için kraliyet aileleri ile aynı şatafat düzeyinde kıyafetler talep ediyor. Bu pop kültür, her ritüeli çok kısa sürede demode ettiği için de bu kadar masraf geride kıymetli bir hatıra da bırakmıyor maalesef. Sürekli bir upgrade yaşayan bu kültürde harcamaların çoğu ‘an’ için ve birkaç sosyal medya paylaşımına alınacak ‘like’ veya ‘görüntüleme’ kadar.

Bebek mevlidinden doğum günü partilerine kadar sürekli devam eden bu suni hayat tarzının sosyal medyandan paylaşılması ise daha büyük bir sorunu beraberinde getiriyor.  Her paylaşım ve durum için yeni kıyafetler, yeni mekanlar, yeni ev eşyaları…

Ekonomik olarak altından kalkılmayacak bir yük oluşturduğu için hemen her ailede aile içi huzursuzluklar doğuruyor.

Ayrıca her köşe başında açılan kafelerden yapılan anlık paylaşımlar, herkesi bu hayat tarzına davet ediyor/mecbur kılıyor. Süslü fincanların yanına konmuş iki kuş lokumu ile sadece sosyal medyada görüntü vermek üzere hazırlandığı belli bu yiyecekler/içecekler de pahalı bir fotoğraf stüdyosu aparatı görevi görüyor.

Şatafatlı hayatlarını sosyal medya üzerinden insanlara açan yüksek gelirlilere ait bu teşhir, kendilerine bir şöhret ve popülarite sağlarken bu hayat tarzına öykünen orta ve alt gelirli ailelerde huzursuzluk ve yoksunluğa sebebiyet veriyor.

Mutluluğu mutluymuş gibi görüntü vermede, zenginliği zenginmiş gibi görünmede arayanların yeni mecrası sosyal medyadaki ‘durum’ ve anlık paylaşımlar, amacın tam tersine hizmet ediyor. Huzuru da zenginliği de heba ediyor…