BIST 9.916
DOLAR 32,44
EURO 34,74
ALTIN 2.438,67

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

Bu iki genç kadını da 1995 yılının bir Temmuz sabahına kadar yakınları dışında kimse tanımıyordu. O sabah günlük gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan bir haberin taraflarıydı her ikisi de...

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

Bu iki genç kadını da 1995 yılının bir Temmuz sabahına kadar yakınları dışında kimse tanımıyordu. O sabah günlük gazetelerin üçüncü sayfalarında yer alan bir haberin taraflarıydı her ikisi de... Biri suçlanan taraf diğeri mağdur... Kamuoyu günlerce onlardan söz etti. Sonunda o güne kadar örneğine pek rastlanmayan bir şey oldu: Her iki kadın da önce dergilere poz verdi, sonra sahneye çıkıp şarkı söylemeye başladı. Hatta bir tanesi dizilerde bile oynadı. Medya tuhaf bir şekilde 'şöhretler' sınıfına yerleştirmişti onları... Her ikisinin tanınmışlığı da uzun sürmedi. Köşelerine çekilip sakin bir hayat sürmeye başladılar. İşte "şöhretin ne zaman ve nereden geleceği belli olmaz" dedirten o öykü.

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

Takvimler 23 Temmuz 1995 tarihini gösteriyordu... Kız kardeşi Sinem, annesi Ersin Sakartay ve bir arkadaşıyla birlikte Kumkapı'da yemek yiyen Zeynep Uludağ, o gece hayatının bambaşka bir yöne gideceğinin farkında bile değildi.

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

Aynı gece annesinin ortaya attığı bir taciz iddiası ve ardından yaşanan olaylar sonunda Uludağ, kendini hiç ummadığı bir konumda buldu: Yemek yediği masadan kaptığı servis bıçağıyla hiç tanımadığı bir adamı bıçaklıyordu.

Şöhretin nasıl geleceği belli olmaz

İsmail Kızılkaya, Uludağın bıçak darbeleriyle son nefesini verdi.