BIST 10.919
DOLAR 42,53
EURO 49,62
ALTIN 5.779,27

Şiddete Karşı Toplumsal İttifak Yapılmalı!

4 Mayıs 2025 tarihinde, TBMM Başkanvekili ve DEM Parti İstanbul Milletvekili Sırrı Süreyya Önder için İstanbul Atatürk Kültür Merkezi'nde (AKM) düzenlenen anma töreninin çıkışında, CHP Genel Başkanı Özgür Özel'e fiziksel saldırı gerçekleştirildi.

Saldırgan, 66 yaşındaki Selçuk Tengioğlu, Özel'e tokat attıktan sonra güvenlik güçleri tarafından gözaltına alındı. Tengioğlu'nun 2004 yılında iki çocuğunu öldürmekten müebbet hapis cezası aldığı ve 2020 yılında şartlı tahliye ile serbest bırakıldığı bildirildi.

DEM Parti, saldırının Sırrı Süreyya Önder'in barış ve kardeşlik politikalarına yönelik bir provokasyon olduğunu belirtti.

CHP Genel Başkanı Özgür Özel’e yönelik saldırı, yalnızca bireysel bir şiddet vakası değil; Türkiye’nin içinde bulunduğu politik ve sosyolojik gerilimleri yansıtan sembolik bir olaydır.

Özgür Özel’in genel başkanlığında CHP, “yumuşama” ya da “normalleşme” siyaseti izlemeye çalışıyor. Bu hem Kürt siyasetiyle hem iktidarla diyalog alanlarını artırmayı hedefliyor. Ancak bu açılım çabası, geçmişten gelen kutuplaşma kalıplarını zorladığı için bazı kesimlerin tepkisini çekiyor. Saldırı, bu yeni siyasal hattı itibarsızlaştırmaya dönük bir hamle olarak da yorumlanabilir.

Türkiye’de siyasal şiddet zaman zaman “mesaj verme” aracı olarak kullanılır. Bu tür saldırılar, muhalefetin kamusal alandaki meşruiyetini hedef alır. AKM gibi sembolik bir mekânda, Özgür Özel’e karşı düzenlenen bu saldırı, CHP’nin toplumun farklı kesimleriyle kurduğu ilişkileri sabote etme amacı taşıyor olabilir.

Özel’e bu denli rahatça yaklaşabilen saldırgan, güvenlik zafiyetine de dikkat çekiyor. Muhalefet partilerinin kamusal güvenlikten eşit şekilde faydalanması gerektiğini de gündeme getiriyor.

Toplumda Gerilim Birikimi:

Türkiye’de uzun süredir devam eden ekonomik kriz ve siyasi kutuplaşma ortamı, bireysel ve toplumsal gerilimi artırıyor.

Bu gerilim, sembolik figürlere yönelik fiziksel saldırılarla dışavurum bulabiliyor.

Failin daha önce cinayet işlemiş biri olması da şiddetin nasıl kişisel bir tepkiyle politikleşebildiğini gösteriyor.

Barış Siyasetine Yönelik Tehditler:

DEM Parti'nin açıklaması, saldırının Önder’in “barış ve kardeşlik” yaklaşımına karşı bir provokasyon olduğu yönündeydi. Bu, Türkiye’de hala barış dilinin ve çoğulculuğun bir tehdit olarak görüldüğünü ve şiddetle bastırılmaya çalışıldığını gösteriyor.

Bu saldırı, sadece bir bireyin öfkesinden ibaret değildir. Türkiye'de siyasal şiddetin yeniden normalleştirilmeye çalışıldığı bir döneme girildiğine dair ciddi bir uyarıdır. Bunu yapan satılık bir maşa fakat tezgahlayanlar hiç de sıradan değiller. Bu ülkede farklı fikir dünyalarına sahip olmak şiddeti asla meşrulaştıramaz. Şiddetle bir dönem kardeş kardeşe kırdırıldı, bu topluma darbeler yapıldı, post-modern darbe ve hibrit darbe yaşatıldı.

O nedenle normalleşme siyasetinde ısrarcı olunmalı, ama kör noktaları gidererek.

Özgür Özel’in izlemeye çalıştığı “yumuşama” çizgisi doğru bir yönelim olmakla birlikte, Türkiye gibi siyasi kutuplaşmanın derin olduğu bir ülkede bu süreç:

Güçlü güvenlik önlemleri,
Net mesajlarla ideolojik netlik,
Topluma açık bir değerler beyanı ile desteklenmelidir.
Toplumsal ittifakı genişletmek önemlidir; saldırıdan sonra gelen destek mesajları, Sayın Erdoğan’ın araması anlamlıdır. Ancak CHP bu süreci sadece iktidarla ilişkiler üzerinden değil, toplumun farklı kimliklerini yanına alarak yürütmelidir:

Kürt seçmen,
Milliyetçi-muhafazakâr orta sınıf,
Seküler kentli gençler,
Aleviler gibi gruplar, ortak bir “demokratik değerler zemini”nde buluşturulmalıdır. Toplumsal sözleşme dilini oluşturmalıdır.
Şiddete Karşı Ortak Tutum; öncelikle kutuplaşma döngüsünü kırmakla başlar. Toplumsal barış için geniş bir “şiddet karşıtı ortak platform” kurmak amacıyla;

Muhalefet partileriyle,

Sivil toplumla,

Meslek gruplarıyla birlikte ortak bir duruş sergilenebilir.

Türkiye’de siyasetin bir “tribün oyunu” gibi kutuplaştırıcı hale gelmesi, saldırıların zeminini hazırlıyor. Bu durumun aşılması için:

Medyada kutuplaştırıcı dilin terk edilmesi,

Eleştirel ama saygılı muhalefetin meşrulaştırılması gerekiyor.
Politikacıların şiddeti dolaylı meşrulaştıran söylemlerden kaçınması şart.
Ortak yas tutabilen,

Ortak sevinç paylaşabilen bir kamusal kültür geliştirmesi gerekiyor.

Çıldırmamak Mümkün mü?

İstanbul'daki Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören 9 yaşındaki ağır zihinsel ve bedensel engelli bir çocuğa yönelik cinsel istismar bulgularının tespit edilmesinin ardından 26 kişi hakkında soruşturma başlatıldı. 
Soruşturmaya dair haberlerin ardından Sağlık Bakanlığı’ndan yazılı bir açıklama yapıldı.
Bakanlık tarafından yapılan açıklamada şu ifadeler kullanıldı: 'Bazı basın yayın organlarında yer alan 'devlet hastanesinde cinsel istismar' başlıklı habere ilişkin açıklama yapma gereği hasıl olmuştur. Hekimlerimiz tarafından muayene esnasında tespit edilen şüpheli durumla ilgili ivedi harekete geçilmiş ve incelemeci atanmıştır. Ayrıca söz konusu şüpheli durum, derhal adli makamlar ile Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ile paylaşılmıştır. Sağlık Bakanlığı olarak konuyla ilgili yürümekte olan adli ve idari süreçleri titizlikle takip ediyoruz. Konuyla ilgili gelişmeler şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşılacaktır. Kamuoyuna saygıyla duyurulur.”
Bu olay son derece ciddi ve sarsıcıdır. İstanbul’daki Çam ve Sakura Şehir Hastanesi’nde yoğun bakımda tedavi gören, ağır zihinsel ve bedensel engelli 9 yaşındaki bir çocuğa yönelik cinsel istismar iddiaları, yalnızca bireysel suçları değil, aynı zamanda sistemsel ihmalleri de gündeme getiriyor.

Olayın ardından 26 kişi hakkında soruşturma başlatılmış olması, durumun çok yönlü incelendiğini gösteriyor.

Bu tür vakalar:

Kurum içi denetim eksikliklerini, güvenlik zaaflarını ve savunmasız bireylerin korunmasındaki sistemsel açıkları gözler önüne seriyor.
Kamuoyunun duyarlılığı ve medyanın takibi, bu tür olayların üzerinin örtülmemesi adına büyük önem taşıyor. Adaletin en kısa sürede tecelli etmesi ve benzer olayların önlenmesi için gereken önlemlerin alınması hayati önemdedir.