BIST 10.899
DOLAR 32,22
EURO 34,98
ALTIN 2.447,99
HABER /  GÜNCEL

SARS ve korunma yolları

Uzmanlar SARS hastalığına henüz teşhis konamamakla birlikte bulaşma olasılığının kontrol altına alındığını söyledi.

Abone ol

Türkiye'nin de SARS riski altında olduğunu belirten Prof. Dr. Doğanay, "Türk insanının, bütün dünya ülkeleriyle yakından ticari, kültürel ve sosyal ilişkileri vardır. Bu kadar dünya ile entegre olmuş bir ülkede, böyle solunum yollarıyla bulayan ve hızlı yayılan infeksiyonun görülmemesi düşünülemez. Ülkemiz de SARS infeksiyonu için risk altındadır" dedi. SARS hastalığı ile ilgili İHA muhabirine açıklamalarda bulunan Prof. Dr. Mehmet Doğanay, ilk kez 26 Şubat 2003 tarihinde Hanoi'de 46 yaşındaki bir iş adamında gelişen solunum yetmezliği tablosu olarak tanımlanan SARS'a yakalanan hasta sayısının Dünya Sağlık Örgütü'nün (WHO) son rakamlarına göre 8 bin 384 olduğunu bildirdi. Çıkış yeri Uzakdoğu ve en sık görüldüğü ülkeler Çin, Honk Kong, Singapur, Kanada, ABD ve Tayvan olan SARS vakasına bugün 32 ülkede rastlandığını kaydeden Prof. Dr. Mehmet Doğanay, hastalığın en büyük belirtisinin 38 derecenin üzerindeki ateş ve titreme, baş ağrısı, bitkinlik, ishal ve yaygın kas ağrısı, boğaz ağrısı ve kuru öksürük olduğunu söyledi. Prof. Dr. Doğanay, "SARS hastalığına henüz teşhis konulmamakla birlikte hastalığın bulaşma olasılığı kontrol altına alınmış durumdadır. Hastalığa yol açan yeni tür corona virüs, insanda nezle yapan corona virüsle aynı genetik yapıya sahip. Bu virüs akciğerlere yerleşiyor. Solunum yetmezliği, yüksek ateş ve öksürük ile birlikte insanı ölüme götürebiliyor. WHO'nun 2 Haziran 2003 tarihindeki son rakamlarına göre, SARS hastalığa yakalanan 8 bin 384 hastadan 770'i ölürken, SARS'taki ölüm oranının yüzde 9 olduğu görülüyor. SARS'a yakalananların tamamı ölecek diye bir şey yok. Hastalığa yakalanıp da iyileşenler de var. SARS'tan ölenler genelde 65 yaş üzerindeki insanlar; dolayısıyla kalp, akciğer, böbrek, şeker ve kanser hastaları. Hastalık bu saydıklarımda ölümde birinci etken. Öksürük ve aksırık ile bulaşan yeni tür coronavirüs açık ortamda 48 saat canlı kalabiliyor. Bu virüs sadece insanlarda değil, bazı kümes hayvanlarında da karaciğer ve ishal hastalıklarına yol açabiliyor" diye konuştu. SARS'tan korunmanın yolları Hastalıktan korunma yolları hakkında da bilgiler de veren Prof. Dr. Mehmet Doğanay, SARS'lı her hastanın ev içinde veya diğer kişilerle yakın teması halinde bir maske takması, eğer takamıyorsa teması halindeki kişilerin mutlaka maske takması gerektiğini söyledi. Prof. Dr. Doğanay, şunları söyledi: "Hava yolculuğu sırasında SARS'ın bulaşma olasılığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak tüberküloz gibi solunum yoluyla bulaşan diğer hastalıkların hava yolculuğu sırasında bulaştığı bilindiğinden, böyle bir olasılık SARS için de geçerlidir. Salgının olduğu bölgelerden gelen yolcular, 10 gün süreyle SARS belirtilerinin ortaya çıkması açısından uyarılmalı ve belirti olursa en yakın sağlık kuruluşuna başvurmaları sağlanmalıdır. Risk bölgelerinde hastalarla yakın temas kategorisine giren kişilerin temas sonrasından itibaren 10 gün süreyle semptomlar açısından izlenmesi gerekmektedir. 4 Nisan tarihi itibariyle ABD de, SARS'ı karantina uygulanabilir bulaşıcı hastalıklar listesine almıştır. SARS olduğu tahmin edilen kişilerin hastalıkları süresince izolasyonları gereklidir. Bu izolasyon, belirtileri şiddetli olan kişiler için hastanede, hafif semptomları olanlar için evde yapılmalıdır. Ateş ve solunum yolu semptomları geçtikten sonra 10 gün süreyle işe, okula veya toplu kişilerin toplu halde bulunduğu alanlara gitmemeleri, ev dışı faaliyetlerini kısıtlamaları önerilmektedir. Hasta ile aynı evde yaşayan kişiler, bu 10 günlük süre içinde el yıkama başta olmak üzere infeksiyon kontrol önlemlerine uymaları gerekmektedir. SARS'lı her hastanın ev içinde veya diğer kişilerle yakın teması halinde bir maske takması, eğer takamıyorsa diğer kişilerin maske takması gereklidir. SARS'lı hastaların herhangi bir vücut sıvısına temas halinde mutlaka atılabilir eldiven kullanılması gereklidir. Temas sonrası eldiven derhal çıkartılmalı ve eller yıkanmalıdır. SARS hastalarının kullandığı yemek gereçleri, havlu ve yatak çarşafı gibi eşyalar başkaları tarafından kesinlikle kullanılmamalıdır. Ancak sıcak su sabunla yıkandıktan bu gereçlerin başkaları tarafından kullanılmasının sakıncaları olmadığı belirtilmektedir. Ev içinde yüzey temizliğinde kullanılan temizleyiciler ortam temizliği için yeterlidir. Ancak bu temizliğin sık sık yapılması gerektiği bilinmelidir. SARS'lı hastayla aynı evde yaşayan kişilerin SARS semptomları geliştirmedikleri sürece ev dışı faaliyetlerini kısıtlamalarına gerek yoktur." "Gribe benziyor" Bazı bilim adamları tarafından SARS hastalığına yol açan virüsün uzaydan geldiği yönündeki iddialarına yorum yapmaktan kaçınan Prof. Dr. Mehmet Doğanay, "Tabiatta bulunan bazı mikroorganizmalar, mutasyondan ve değişimden geçerek hastalık yapıcı özelliğe sahip olabilirler. SARS'ın hastalık yapıcı özelliğine baktığımız zaman gribe benzer. Bilinmeyen sorun neden bu tarihte çıktığıdır. Yalnız SARS salgın özelliği ile 1918 yılındaki Hong Kong'da meydana gelen ve çok sayıda ölüme neden olan grip salgınına benzemektedir. Ülkemiz için şu an bir risk var mıdır ve almamız gereken önlemler nelerdir? sorusuna geldiğimiz zaman ise; bu hastalık solunum yollarıyla bulaşmakta, hastalık belirtileri ise kısa sürede ortaya çıkmakta ve hastalığın yayılması oldukça hızlı olmaktadır. Türk insanının bütün dünya ülkeleriyle yakından ticari, kültürel ve sosyal ilişkileri vardır. Bu kadar dünya ile entegre olmuş bir ülkede, böyle solunum yollarıyla bulaşan ve hızlı yayılan infeksiyonun görülmemesi düşünülemez. Ülkemiz de SARS infeksiyonu için risk altındadır. Gerekli önlemler en etken şekilde alınmalıdır. Ülkemize SARS girdikten sonra yayılmasını önlemek çok zor olacaktır" şeklinde konuştu.