BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Sahipsiz devletin sahipsiz milleti

Devletimizin büyüklerinin  iştigal alanlarında millete ayıracak vekilleri olmadığı için,milletin güvenliği ve geleceği haramilerin insafına kalmış durumdadır..

İşte bu olay o konudur...

Anlayana...

Hem “büyüklere” masal hem de bize hal tercümesidir ,hepimizin başına gelebileceği için..!

Ve elbette ki; televole magazin kadar önemli değildir hepimiz için!..

Dönelim ve yazıya devam edelim..

Urfalı Gönüllü ailesinin  ocağını karartan çetebaşı,cinayetin üstünde elini kolunu sallayarak gezinirken,başka bir “organize” işten  ele geçti..

Gerisini Sayın Kadri Gönüllü’den dinleyelim..

“Katil uzun süre yakalanamadı.Başbakanlığa,İçişleri-Adalet
Bakanlıklarına,Cumhurbaşkanlığına
baş vurduk.Sonunda ,Mayıs'ın 29'unda.Şanlıurfa da,çalıntı araç ve ruhsatsız silahla
birlikte yakalandı..Bu gerçeği sizinle paylaşma ihtiyacı duydum.

Abimin katili uzun bir süre yakalanamadı.Bu konuda çaresiz
kaldık.Devlet yetkilileri ‘arıyoruz’ demekle
yetindiler.Oysa ortalıkta bir yerlerde geziniyordu ve kirli işlerini
sürdürüyordu,
Bunu biliyorduk,duyuyorduk.Ama elimiz kolumuz
bağlıydı.İşin kötüsü bu katil ailemden birilerini daha öldürmek için
fırsat
kolluyordu.Bu katil,başka bir suça karışmamış olsaydı,büyük ihtimalle
yakalanamayacaktı
.Bu şahsın Şanlıurfa'da fidye olayına karıştığı duyumları
almaktayız.Ancak resmi makamlara ulaşamadığımızdan bu konuda kesin bir bilgi
elde edemedik.

Abimin vurulduğu sırada katiller,abimin at arabasına aldığı 75 yaşındaki
yaşlı bir kadını da geride şahit bırakmamak için vurdular
.Günlerce hastanede
yattı ve sakat kaldı.Yoksul ve gariban bir insandı.Bu kadın,olaydan
hemen sonra bize ve jandarmaya katili gördüğünü ve tanıdığını
söyledi.Ancak katil ve akrabaları bu kadın üzerinde baskı ve tehdit
oluşturarak ifadesini
değiştirdiler.
Büyük ihtimalle para verdiler.İfade vermemesini ve davacı
olmamasını sağladılar.Şimdi bu mağdur ve tanık konumundaki kadın,mahkemede
çelişkili beyanlarda bulunarak kendisini vuranı tanımadığını
söylemektedir.
Bu nedenle de adaletin tecelli etmesinden kaygılıyız.

Abimin katilleri yıllarca uyuşturucu ticaretinden,silah kaçakçılığından,kara
paradan büyük paralar kazandılar.Av malzemesi bayiliği adı altında devletin
mermisini,silahını sattılar.Tefecilik yaptılar.Palazlandılar.Hala paranın
gücü ile her şeyi satın alabileceklerini düşünüyorlar.

12 Mayıs 2006 tarihinde yapılan ilk duruşmada,bu firari katilin tutuklu
bulunan ve cinayetin işlenmesinde rolü bulunan ağabeyi de nakdi kefalet
karşılığı serbest bırakılmıştı.
Böylece tutuklu sanık kalmamıştı.Diğeri de
firardaydı.Bu acımızı daha da artırmıştı.Aslında bu şahısların olay günkü
cep telefonu kayıt ve dökümleri her şeyi ortaya koyuyordu.Bu katilin ağabeyi
olay anında nerede olduğunu ispatlayamıyordu.Buna rağmen serbest
bırakıldı.
Ne de olsa mağdur kadın susturulmuştu!

Son duruşmaya yakalanan sanık getirilemedi.Sanık avukatlarının talebi
üzerine,tanıkların ve mağdurların ifadesi alınmadan dava
ertelendi.Her şeye rağmen adaletin tecelli etmesini bekliyoruz.Ne olursa
olsun adalete güvenmek istiyoruz.Umuyorum ve diliyorum ki burada da bir
hayal kırıklığı yaşamayız.Çünkü burada yaşayacağımız hayal kırıklığının
bedeli çok ağır olacak hepimiz için.

Şimdi katillere tazminat davası açmak istiyoruz.Ancak serbest piyasa
ekonomisinde her şeyin bir bedeli var.Ve bizim tazminat davası açmak
için,tazminat miktarının binde 6 oranında harç masrafını ödeyecek paramız
bile yok.
Bir ülkede adalet bile para ile sağlanırsa,gerisini düşünmek bile
insana acı veriyor ne yazık ki.

Bunları size niye yazdım bilmiyorum.Yayınlayasınız diye kesinlikle
yazmadım.Dertleşme ihtiyacı duydum.İçimden gelenleri sizinle
paylaştım.Namussuzlara karşı onurun mücadelesini vermek
gerekiyor.Biz yılmayacağız ve sonuna kadar direneceğiz,her ne pahasına
olursa olsun.

Selam olsun onurun ve namusun mücadelesine verenlere.”

Devlet bu dava ile Şanlıurfa adliyesinde sınavdadır...