Sağlıkta devrim o kadar kolay mı?
Dört yıl müsteşarlık yaptım, TOBB’un sağlık
komitesi bile olduğunu bilmiyordum.
Bu konuda kendime düşen hatayı kabul ediyorum ama, o süreçte Sağlık
Reformları “en kanlı bir şekilde” tartışılmasına
rağmen kimse bizi arayıp buradayız dememişti.
Bizi ziyaret edip bir brifing bile istememişti.
Bir süredir benim de üyesi olduğum TOBB Sağlık
Komitesi, gündemi yakalamış ve sivil toplum örgütüne
yakışır bir tutum sergilemeye başlamıştır.
Bunda, sağlık sektörünü gerçekten iyi bilen; yönetici, işadamı,
öğretim üyesi, sağlık yöneticileri derneği başkanı Selçuk
Irgıt’ın büyük rolü olduğu inkar edilemez.
Komitenin bağlı olduğu TOBB başkan yardımcısı
Hüseyin Üzmez’in destekleyici tutumu da başka bir
şans doğrusu.
*****
Komitemiz bir süre önce ülkemizde üretilen ve yurt dışından ithal
edilen tıbbi cihazlar ve sarf malzemeleri ile ilgili olarak benim
talimatımla başlatılan ve bugünkü yönetim tarafından bitirilen
“CE Yönetmeliğini” tartışarak karara
bağlamıştır.
Bu yönetmelik hem AB’ye uyum programı
çerçevesinde, hem de uluslar arası kalite standartlarını sağlamada
çok önemli bir adımdır.
Şimdi Sağlık Bakanının onayı ile yürürlüğe girecektir.
*****
Geçen Perşembe günü komitemiz organizasyonu önemli bir toplantı
daha gerçekleştirdi.
Sağlık Bakanı Pof. Dr. Recep Akdağ davet edilerek,
bakanlığının son aldığı kararlar tartışıldı.
Devlet memurlarının hastane seçme özgürlüğünü sağlayacak olan
kararların sağlıklı yürütülebilmesi için sektör temsilcilerinin
önerileri de dinlendi.
Akdağ’ın: “Doğrusu karar çıktıktan sonra
özel hastanelerden beklediğim ilgi ve heyecanı göremedim”
demesi üzerine, -daha önce benim de yazdığım gibi- sektör
yöneticileri ve temsilcileri: “maliye bakanlığının
fiyatları belirleme sürecinin bitimine kadar olaya temkinli
yaklaştıklarını, ama kararın prensibinin ‘devrimsel’ nitelikte
olduğunu” söylediler.
SSK’lılarında bu proje kapsamına alınarak
istedikleri hastaneye gidebilmeleri bir temenni olarak dile
getirildi.
Bu arada Recep Akdağ diğer projelerini de anlatma
imkanı buldu.
Aile Hekimliği uygulamasına geçileceğini ve mecburi hizmetin
tamamen kaldırılarak, gönüllülük esasına dayananan sözleşmeli
hekimliğin başlatılacağının müjdesini verdi.
Ve özel sektör temsilcilerine: “Otokontrolü sağlamalarını,
sistemin işlemesini bozmak isteyenlere taviz
vermemelerini” uyarısında bulundu.
Baştan beri Recep Akdağ’ın bu kararlarını
desteklediğimi yazıp, söylüyorum.
Ancak, sağlıkta devrim yapmak isteyenlerin başına neler geldiğini
bilen birisi olarak samimi uyarılarımı da yazıyorum.
Çünkü hala “bakanlıktaki karşıdevrimciler” gücünü
koruyorlar.
Ayrıca devrimden söz edenlere saygım var ama ben, o kadar bol
keseden dağıtmaya hazır değilim.
Sağlık kuruluşlarının –asker hastaneleri dışında- tamamı
sağlık bakanlığına geçmedikçe; SSK sadece emekli sigortacılığı
yapmadıkça; Sağlık Bakanlığı sadece standartları koyup, denetler
hale gelmedikçe; hastaneler özerkleştirilip, özelleştirilmedikçe;
Sağlık ve Sosyal Güvenlik Finansmanı Üst Kurulu oluşturulmadıkça;
Aile Hekimliği Kurumu uygulamaya geçmedikçe; Hıfzısıhha kanunu
çıkartılıp siyasi kadrolaşma yok edilmedikçe; ÇKYS bilgi sistemi
tam olarak çalıştırılıp israf ve yolsuzlukların önü kesilmedikçe;
bakanlıkta polis rolü oynayan hırsızların varlığı tespit
edilmedikçe devrimden söz edilemez.
Ancak, uzun yıllar sonra hiçbir sağlık bakanı devrim yapmaya bu
kadar yakın olmadı.
Önemli üç şart hazır. Birincisi; tek başına iktidarlar. İkincisi;
yıllarca tartışılarak kamuoyu reformlar için olgunlaştı. Üçüncüsü;
Akdağ’da reform için siyasi irade var
görünüyor.