BIST 10.471
DOLAR 32,77
EURO 35,09
ALTIN 2.457,99

Sağlıkta devrim o kadar kolay mı?

Dört yıl müsteşarlık yaptım, TOBB’un sağlık komitesi bile olduğunu bilmiyordum.

Bu konuda kendime düşen hatayı kabul ediyorum ama, o süreçte Sağlık Reformları “en kanlı bir şekilde” tartışılmasına rağmen kimse bizi arayıp buradayız dememişti.

Bizi ziyaret edip bir brifing bile istememişti.

Bir süredir benim de üyesi olduğum TOBB Sağlık Komitesi, gündemi yakalamış ve sivil toplum örgütüne yakışır bir tutum sergilemeye başlamıştır.

Bunda, sağlık sektörünü gerçekten iyi bilen; yönetici, işadamı, öğretim üyesi, sağlık yöneticileri derneği başkanı Selçuk Irgıt’ın büyük rolü olduğu inkar edilemez.

Komitenin bağlı olduğu TOBB başkan yardımcısı Hüseyin Üzmez’in destekleyici tutumu da başka bir şans doğrusu.

*****
Komitemiz bir süre önce ülkemizde üretilen ve yurt dışından ithal edilen tıbbi cihazlar ve sarf malzemeleri ile ilgili olarak benim talimatımla başlatılan ve bugünkü yönetim tarafından bitirilen “CE Yönetmeliğini” tartışarak karara bağlamıştır.

Bu yönetmelik hem AB’ye uyum programı çerçevesinde, hem de uluslar arası kalite standartlarını sağlamada çok önemli bir adımdır.

Şimdi Sağlık Bakanının onayı ile yürürlüğe girecektir.

*****
Geçen Perşembe günü komitemiz organizasyonu önemli bir toplantı daha gerçekleştirdi.

Sağlık Bakanı Pof. Dr. Recep Akdağ davet edilerek, bakanlığının son aldığı kararlar tartışıldı.

Devlet memurlarının hastane seçme özgürlüğünü sağlayacak olan kararların sağlıklı yürütülebilmesi için sektör temsilcilerinin önerileri de dinlendi.

Akdağ’ın: “Doğrusu karar çıktıktan sonra özel hastanelerden beklediğim ilgi ve heyecanı göremedim” demesi üzerine, -daha önce benim de yazdığım gibi- sektör yöneticileri ve temsilcileri: “maliye bakanlığının fiyatları belirleme sürecinin bitimine kadar olaya temkinli yaklaştıklarını, ama kararın prensibinin ‘devrimsel’ nitelikte olduğunu” söylediler.

SSK’lılarında bu proje kapsamına alınarak istedikleri hastaneye gidebilmeleri bir temenni olarak dile getirildi.

Bu arada Recep Akdağ diğer projelerini de anlatma imkanı buldu.

Aile Hekimliği uygulamasına geçileceğini ve mecburi hizmetin tamamen kaldırılarak, gönüllülük esasına dayananan sözleşmeli hekimliğin başlatılacağının müjdesini verdi.

Ve özel sektör temsilcilerine: “Otokontrolü sağlamalarını, sistemin işlemesini bozmak isteyenlere taviz vermemelerini” uyarısında bulundu.

Baştan beri Recep Akdağ’ın bu kararlarını desteklediğimi yazıp, söylüyorum.

Ancak, sağlıkta devrim yapmak isteyenlerin başına neler geldiğini bilen birisi olarak samimi uyarılarımı da yazıyorum.

Çünkü hala “bakanlıktaki karşıdevrimciler” gücünü koruyorlar.

Ayrıca devrimden söz edenlere saygım var ama ben, o kadar bol keseden dağıtmaya hazır değilim.

Sağlık kuruluşlarının –asker hastaneleri dışında- tamamı sağlık bakanlığına geçmedikçe; SSK sadece emekli sigortacılığı yapmadıkça; Sağlık Bakanlığı sadece standartları koyup, denetler hale gelmedikçe; hastaneler özerkleştirilip, özelleştirilmedikçe; Sağlık ve Sosyal Güvenlik Finansmanı Üst Kurulu oluşturulmadıkça; Aile Hekimliği Kurumu uygulamaya geçmedikçe; Hıfzısıhha kanunu çıkartılıp siyasi kadrolaşma yok edilmedikçe; ÇKYS bilgi sistemi tam olarak çalıştırılıp israf ve yolsuzlukların önü kesilmedikçe; bakanlıkta polis rolü oynayan hırsızların varlığı tespit edilmedikçe devrimden söz edilemez.

Ancak, uzun yıllar sonra hiçbir sağlık bakanı devrim yapmaya bu kadar yakın olmadı.

Önemli üç şart hazır. Birincisi; tek başına iktidarlar. İkincisi; yıllarca tartışılarak kamuoyu reformlar için olgunlaştı. Üçüncüsü; Akdağ’da reform için siyasi irade var görünüyor.