BIST 10.173
DOLAR 32,27
EURO 34,95
ALTIN 2.441,31
HABER /  GÜNCEL

Rum lider Papadopulos çıkmazda

Papadopulos her geçen gün itibar kaybediyor. Rum Politis-MakarİOs Drusİotİs Gazetesi Rum liderin uyguladığı politikaların çıkmaza girdiğini yazdı.

Abone ol

24 Nisan tarihindeki referandumun ardından, Annan Planı'nın iyileştirilmesi amacıyla müzakerelerin yeniden başlaması gündeme geldi. Papadopulos'un tezi, herhangi bir girişimin Türkiye'ye tarih verilmesiyle ilgili kararın alınacağı Aralık 2004 tarihinin sonrasına bırakılması yönündeydi. Lefkoşa'nın amacı, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin tanınması amacıyla şantaj yapılması için aralık konjonktürünün değerlendirilmesiydi. Bu gelişme, Rum tarafının müzakere konumunu güçlendirecekti. Muhalefetin görüşü, Cumhurbaşkanı'nın stratejisinin yanlış olduğu ve aralık konjonktürünün planın iyileştirilmesi ve sorunun çözülmesi için değerlendirilmesi gerektiği yönündeydi. AKEL'in başlangıçtaki tezi de buydu. Ancak partinin liderliği aşamalı olarak Papadopulos'un politikasına uyum sağladı ve aralık ayından sonrasına yoğunlaştı. Dışişleri Bakanı Yorgos Yakovu, Bakanlar Konseyi'nde, ülkemizin, Türkiye'ye tarih verilmesi konusuyla ilgili kararda veto kullanmaması için, Kıbrıs'ın taleplerini ortaya koydu: Askerlerin çekilmesi, yerleşiklerin adadan gitmesi, diplomatik tanınma, limanların, hava sahasının açılması vs. Bu talepler, AB'de hiç destek bulmadı. O zaman Papadopulos, beklentilerinin çıtasını en alt düzeye indirdi: Türkiye ile ilişkilerin normalleşmesi. Bu da destek görmedi. Sonuçta Kıbrıs, koyduğu yedi talepten yalnızca birini, o da yarım olarak elde etti. Papadopulos, 17 Aralık tarihindeki Konsey'de iki nedenden dolayı AB içinde tamamen yalnız olduğu mesajını aldı: 1 - Güvenilirliğini kaybetti, çünkü AB gerçekten Annan Planı temelinde çözüm istediği konusunda Papadopulos'un, Brüksel'le dalga geçtiğini düşünüyor. 2 - Türkiye'ye tarih verilmesi konusu, Kıbrıs'ın üyeliğinden daha çok önemliydi. Bunun üzerine Papadopulos protokolün imzalanmasıyla dolaylı da olsa tanınmanın sağlanacağı değerlendirmesiyle ortaya çıktı. Aralık ayından sonra ilk Ulusal Konsey toplantısında, Kıbrıs sorununa ilişkin yeni bir girişim meselesi ortaya konulduğu zaman, Papadopulos şu yanıtı verdi: "Türkiye'nin işini kolaylaştırmayacağım". Yani Papadopulos, 17 Aralık stratejisinin çökmesine rağmen, protokol vasıtasıyla önemli siyasi faydalar sağlayacağına inanıyordu. Son gelişmeler, Papadopulos'un beklentilerini yine boşa çıkardı. Komisyon, Kıbrıs AB'nin tam üyesi değilmiş gibi hareket ederek protokol metninde Türk hükümetiyle anlaştı. Tek seçenek Annan Planı Dolayısıyla Rum hükümeti dramatik bir çıkmazda. AB, Ankara'nın, Lefkoşa'dan daha etkili olduğunu yeniden teyit ederek, bir üye devletle, Kıbrıs'la dayanışma temel ilkesini görmezden gelerek, Türkiye'yi destekliyor. AB bu tutumuyla Lefkoşa'nın tek bir seçeneği olduğunu ortaya koyuyor: Annan Planı temelinde çözüm. Papadopulos'un gerçekte, ne kadar haklı olduğu ya da olmadığı bir yana, Kıbrıs Cumhuriyeti'nin AB üyesi devlet olarak gücüne dayanan stratejisi boş çıktı. Çünkü; 1 - Ne AB'de ne Washington'da, ne de BM'de destekçisi yok. 2 - Müttefiki de yok, çünkü Yunanistan bile 1974 yılından beri ilk kez Kıbrıs'a mesafeli davranıyor. 3 - Türkiye'nin büyüklüğü ve coğrafyası, komşu ülkeye büyük bir avantaj sağlıyor. Uluslararası güçler referandumdan önce ifade ettikleri teze bağlılığını sürdürüyor: Ya mevcut plan temelinde çözüm ya da çözümsüzlük. Ancak çözümsüzlük, zamanın geçmesiyle işgal bölgelerinin tamamen özerkleşmesine neden olacak. Yani geriye kalan gerçek ikilem söz konusu plan ile bölünme arasında. Cumhurbaşkanı, Rum tarafının tümüne yüklenen sorumlulukla ikinci bir başarısızlığın, Kıbrıs'ın birleşik bir devlet olarak sonu olacağını biliyor. Ne istediğini açıklığa kavuşturmayı reddetmesinin nedeni de bu. Papadopulos planda değişiklik yapılmasını istemiyor, başka bir plan istiyor. Uluslararası güçler ise başka bir plan sunmaya istekli değil ve sadece değişiklikleri görüşmekten yana. Papadopulos'un planı reddetme yöntemi kendisine çark etme imkânı bırakmıyor. Diğer yandan verdiği sözleri ve kamuoyunda yarattığı beklentileri yerine getirmedi. Uzlaşma ve bölünme ikilemi günden güne ağırlığını daha fazla hissettirecek. Bölünmenin sorumluluğu, gittikçe daha çok, bizzat Papadopulos ve destekçisi Hristofyas'ın sırtında olacak. (Rum gazetesi Politis-MakarİOs Drusİotİs)