BIST 9.916
DOLAR 32,46
EURO 34,81
ALTIN 2.442,08
HABER /  DÜNYA

RTÜK Başkanı isyan etti

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ‘Seçim Dönemi ve Medya’ konulu seminerde medya temsilcileriyle buluştu. <br/>Radisson Blue Conference...

Abone ol

Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), ‘Seçim Dönemi ve Medya’ konulu seminerde medya temsilcileriyle buluştu.
Radisson Blue Conference Airport Otel’de düzenlenen ‘Seçim Dönemi ve Medya’ bilgilendirme toplantısı, medya temsilcilerini bir araya getirdi. Seminerin açılış konuşmasını yapan RTÜK Başkanı Prof. Dr. Davut Dursun, seçim dönemiyle ilgili yayın kuruluşları açısından en önemli hususun, hiç kuşkusuz siyasal reklamlar meselesi olduğunu ifade etti. Seçimlerin yönetimi ve denetiminin Yüksek Seçim Kurulu (YSK) tarafından yapıldığını hatırlatan Dursun, YSK’nın vereceği kararların kesin olduğunu, temyizinin ise mümkün olmadığını belirtti.

“SİYASAL REKLAMLAR TÜRK MEDYA SEKTÖRÜNE GETİRİLMİŞ BİR YENİLİK”
Siyasal reklamların 6112 sayılı yasayla Türk medya sektörüne getirilmiş bir yenilik olduğunu söyleyen Davut Dursun, "Daha önce siyasal reklamları yasaklayan herhangi bir hüküm olmamakla birlikte, serbest bırakan bir hüküm de olmadığından dolayı, yasalarda Yüksek Seçim Kurulu seçim döneminde siyasal reklamın yapılamayacağına hükmediyordu. Oysa ki biz 6112 sayılı yasada bu durumu dikkate alarak, siyasal reklamların yapılabileceğine ilişkin bir imkan getirdik. YSK da buradan hareketle siyasal reklamları serbest bıraktı. Yasa koyucu serbest bırakmıştı çünkü. Fakat bu siyasal reklamların seçim döneminde nasıl yapılacağına ilişkin, siyasal reklam yapılırken nelere uyulması gerektiğine ilişkin bir dizi düzenlemeler yaptık. 9. ve 10. maddelerde düzenlenmiş olan ticari iletişime ilişkin düzenlemeler saklı kalmak üzere bir takım düzenlemeler söz konusudur. Eğer ihlal ve benzeri gibi problemler gündeme gelirse, bazı ihlallerin de gündeme gelmesi benim düşüncem" diye konuştu.

“YSK TÜRKÇE’NİN ESAS OLDUĞUNU İFADE EDİYOR”
Kendi tahminine göre, en çok merak edilen konunun ‘siyasal reklam ve propagandaların, Türkçe dışında yerel dille yapılıp yapılamayacağı meselesi’ olduğuna dikkat çeken Dursun, "YSK, Türkçe’nin esas olduğunu ifade ediyor. Fakat ’Türkçe dışında yapılamaz’ şeklinde bir düzenlemesi de söz konusu değil. Buna ilişkin hukukçu arkadaşlarımız sorular olursa değerlendirmeler yapacaklardır. O nedenle şimdilik bu konu üzerine ben fazla bir şey söylemek istemiyorum" şeklinde konuştu.
Dursun, YSK’nın siyasal partiler ve adaylar arasında yayıncı kuruluşların fırsat eşitliği oluşturma noktasında belli bir hassasiyet gösterdiğine değinerek, medya temsilcilerinin bu konuda da duyarlı olmasını istedi.

“BİTKİSEL İLAÇ REKLAMI KONUSUNDA SIKINTI YAŞIYORUZ”
Son yıllarda bitkisel gıda takviyesi reklamları konusunda büyük sıkıntı yaşadıklarını belirten Dursun, "Buna ilişkin rahatsızlıkları zaman zaman paylaşıyoruz. Az önce bir yayın kuruluşunun sahibi beni aradı ’Hocam beni mahvettiniz, adaletsiz bir uygulama yapıyorsunuz’ serzenişinde bulundu. Bu söz konusu yayın kuruluşunun sahibine, daha önce birkaç kez görüştüğümde aynen şunu söylemiştim; ’Beyefendi bu gidiş doğru bir gidiş değil. Bu şekilde yapmayın, etmeyin. Her hafta bizim gündemimizin en az 3-5 dosyası sizin yayın kuruluşuyla ilgili. Bu doğru değil, lütfen bırakın.’ Bana söylediği şuydu; ’hocam yemin billah ediyorum, ben haftaya bırakıyorum.’ Fakat ’haftaya’ dediği şey, bir türlü bitmiyor. Elbette ki bir yayın kuruluşunun bu noktaya gelmiş olmasından asla mutluluk duymuyoruz. Üst kurul üyelerinin hiçbirisi de bundan mutluluk duymaz. Gıda takviyesi ürünlerle ilgili programlar belli yayın kuruluşlarında sıkça yer verilen programlar. Bir gizli reklam olması nedeniyle müeyyide uygulanıyor. Bir bakıyorsunuz sözde sağlık programı ama program baştan sona belli ürünün tanıtımına yönelik. Bu dünyanın her yerinde gizli reklamdır veya ’aldatıcı reklam’ olarak değerlendiriliyor. Dolayısıyla burada bir problem var. Burada özellikle siz yayın kuruluşlarının dikkatini ve hassasiyetini istirham ediyoruz. Bir ürün reçeteyle satılan ilaçsa, dünyanın hiçbir yerinde bunun reklamı yapılamaz. Bir ürün reçetesiz satılabilecek ilaçsa bunun reklamı yapılabilir. Ancak bu konuda otorite olan Sağlık Bakanlığı’nın bize hangi ilaçların reçetesiz olduğuna dair bir liste vermesi gerekiyor. Sağlık Bakanlığı bugüne kadar böyle bir liste vermedi. Gıda takviyesi bir ürünün reklamı mümkün. Ancak bunun hastalık iyileştirici bir ilaç gibi reklam edilmesi asla mümkün değil. Bu tarz reklamlara da müsaade edilmeyecek. Bu yol doğru yol değil, bu konuda gıda takviyesi ürünleri, ilaç gibi, her türlü hastalığı iyileştiren bir ürün gibi reklam etmeleri, tanıtmaları sadece sıkıntıyı artıran, kendilerine müeyyide uygulanmasını çağrıştıran bir faaliyetten başka bir şey değil" dedi.

NARİN: “FARKLI DİL VE LEHÇEDEKİ REKLAMLAR İZİN ALARAK YAYINLANABİLİR”
Siyasal reklamların farklı dil ve lehçede yayınlaması konusuna değinen RTÜK Başkan Yardımcısı Arslan Narin ise, “Biz buna YSK’nın karar alma sürecinde de değindik. YSK bunu karara ayrıntılı yazmamayı tercih etti. Üst kurulun değerlendirmesini yapabileceğini söyledi. Temel olarak Türkçe yapılması esas. 6112 sayılı kanunun 5. maddesinde yayınların Türkçe yapılmasının esas olduğu söyleniyor. Bunu bir izin sistemine bağladık. Türkçe dışında yayın yapacak kuruluş, üst kuruldan izin alması gerekiyor. Bir kere kuruluş, üst kuruldan izin almışsa yayın aldığı dilde siyasi reklam yayınlayabilir. Türkçe dışında farklı dilde izin almayan kuruluşlar siyasal reklam yayınlanması sıkıntı olabilir” şeklinde konuştu.
(İHA)