BIST 10.677
DOLAR 32,24
EURO 35,01
ALTIN 2.438,98
HABER /  GÜNCEL

Oktay Ekşi'nin bir önerisi var

Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, Vuslat Doğan Doğancı ile ilgili eleştirileri yanıtladı. Erdoğan'ın çevresini suçladı. Ekşi, tarafsızlık konusunda bir öneri sundu.

Abone ol

Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, bazı medya kuruluşlarının Basın Konseyi'nden istifa etmelerine yol açan gelişmelere ilişkin, ''Konsey'in tarafsız olarak görevini yapıp yapmadığı tartışılıyorsa, medya ombudsmanları, son 17 yıllık tüm faaliyetlerimizi, neyimiz var, neyimiz yok inceleyip kamuoyuna açıklasın' dedi. Ekşi, Ataköy Crowne Plaza Oteli'nde Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri ve Okuyucu Temsilcileri ile birlikte bir basın toplantısı düzenledi. Yeni Türk Ceza Kanunu (TCK) ile ilgili Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'dan randevu istediklerini, ancak randevu talebine cevap alamayınca 28 Mart'ta randevu taleplerini iptal ederek bunu kamuoyuna açıkladıklarını kaydeden Ekşi, ''Bu açıklama, kendimize saygımız, onurumuzu koruma çabamız buna alışmamış bazı meslektaşlarımız tarafından yadırgandı. 'Bir Başbakan'a bu yapılır mı?' türü eleştiriler aldık. Bize kalırsa bir imparatora da bu yapılır. Yapılmalıdır da...'' diye konuştu. Ekşi, 4 Nisan'da Başbakan'ın Özel Kalem Müdürü'nün kendilerini arayarak 6 Nisan Çarşamba gününe randevu verdiğini ifade ederek, şunları kaydetti: ''(Bizim talebimiz yok, ama Sayın Başbakan görüşme istediklerine göre ben şahsen geleceğim. Önümüzde çok kısa bir zaman olduğu için başka kim katılabilir bilemiyorum) dedim. 'Başbakan kimlerin katılacağını bilmek ister' anlamında bir yanıt alınca, (o halde size yarın gelebileceklerin listesini iletirim) dedim. Ceza yasası uzmanı ve Yüksek Kurul'da Okuyucu Temsilcisi Turgut Kazan'dan Ankara'ya gelmesini rica ettim, kabul etti. Basın Konseyi Vakfı Başkanı Orhan Birgit önerimi kabul etmedi. O akşam başkasına ulaşamadım. Ertesi sabah daha önceki vaadini dikkate alarak Vuslat Doğan Sabancı'yı arattırdım. Bütün gün boyu dışarıda bir toplantıdaydı, ulaşamadım.'' ''EMRİVAKİ'' İDDİASI... Olabildiğince geniş bir yelpaze ile Ankara'ya gitmek istediğini belirten Oktay Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: ''Zaman Gazetesi'nden Ekrem Dumanlı gitmeyi kabul etti. Turgut Kazan aracılığıyla Akşam Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Serdar Turgut'u davet ettim, reddetti. Sabah Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Ergun Babahan'a mektup yazarak davet ettim, o da reddetti. Bu durumda 4 kişinin adını Başbakanlığa bildirdim. Ama o mektubun altına Vuslat Doğan Sabancı'ya ulaşamadığımızı, ondan bilgi gelince Sabancı'nın durumunu bildireceğimizi belirten bir not koydum. Nitekim Sabancı ile saat 18.00'i biraz geçe bağlantı kurduk. (gelirim) yanıtı aldım. Bunun üzerine Başbakanlık Özem Kalem Müdürü Hikmet Bulduk'a ikinci mektubu faksladım. Sabancı'nın geleceğini, böylece listenin kesinleştiğini bildirdim. Bu sırada saat 18.25'ti. Görüldüğü gibi Sayın Başbakan'la randevumuzda, Başbakan'a veya bir başkasına emrivaki yaptığımız iddiası, terbiyesizce uydurulmuş bir yalandır. Bu yalanı üretenler, maalesef Sayın Başbakan'ın yakın çevresindekilerdir.'' İSTİFALAR... Ekşi, Başbakan Erdoğan ile görüşmelerinin ardından Basın Konseyi'nin ''tarafsızlığını kaybettiği ve mesleği temsil edemeyeceği'' şeklinde eleştirilerle istifalar yaşandığını da hatırlatarak, ''Heyeti belirlerken radyo ve televizyon kanadından kimseyi çağırmamış olmak benim hatamdır'' dedi. Oktay Ekşi, bu görüşmenin ardından Sabah, Show TV, Dünden Bugüne Tercüman ile Yeni Şafak Gazetesi'nin Basın Konseyi'nden ayrıldığını kaydetti. İstifalar üzerine ''Basın Konseyi çöküyor mu?'' şeklinde haberler yayınlandığını anlatan Ekşi, Basın Konseyi'nin 2140 bireysel üyesi bulunduğunu, ulusal gazetelerden 8'i, haber ajanslarından 4'ü, yerel gazetelerin 171'i, bölgesel ve yerel radyo ile televizyonların 307'sinin Konsey üyesi olduğunu dile getirdi. Ekşi, ''Meslek içinden gelen bu güçlü destek, Basın Konseyi'ni daha kuşaklar boyu yaşatmaya yeter. Ancak Basın Konseyi, üye yapısı zafiyete uğrarsa çökebilir'' diye konuştu. Basın Konseyi'nin kamuoyundan da büyük destek aldığını vurgulayan Oktay Ekşi, ''Basın Konseyi görevini tam ve tarafsız şekilde yaptığı sürece kamuoyu basınla ilgili şikayetlerini Basın Konseyi'ne getirecek ve Basın Meslek İlkeleri'ne uyan veya uymayanlarla ilgili değerlendirmesini Basın Konseyi'nden isteyecektir'' dedi. Konuşmasında dile getirdiği hususları dağıttığı belgelerle de destekleyen Ekşi, tarafsızlık konusundaki tutumlarını da verdiği örnekler ve belgelerle anlattı. OMBUDSMAN ÖNERİSİ Ekşi, Basın Konseyi'nden istifaların gerekçesi olarak ''tarafsızlık ve mesleki temsil niteliğini kaybetmenin'' gösterildiğini hatırlatarak, şunları kaydetti: ''Bütün bu örneklere ve anlattıklarımıza karşın Basın Konseyi'nin tarafsız olarak görevini yapıp yapmadığı hala tartışılıyorsa şunu öneriyoruz; Türkiye'de 2 medya ombudsmanı var. Biri Sabah Gazetesi'nden Yavuz Baydar, diğeri Milliyet Gazetesi'nden Derya Sazak. Bu 2 ombudsman yan yana gelsin, bir 3. tarafsız kişiyi belirlesin. Bu 3 kişi Basın Konseyi'nin tüm faaliyetlerini incelesin. Basın Konseyi'nin tarafsız olarak görevini yapıp yapmadığı tartışılıyorsa, medya ombudsmanları, kuruluş tarihimiz olan 6 Şubat 1988'den beri son 17 yıllık tüm faaliyetlerimizi, neyimiz var neyimiz yok inceleyip kamuoyuna açıklasın. Biz peşinen sonuca razıyız. Tarafsız mıyız, değil miyiz herkes görsün.'' SORULARI YANITLADI Basın mensuplarının sorularını da yanıtlayan Basın Konseyi Başkanı Ekşi, bir gazetecinin ''Basın Konseyi Yüksek Kurulu üyeleri içinde Doğan Medya Grubu'nun ağırlıklı olduğunu'' kaydetmesi üzerine Yüksek Kurul'da istifalara kadar 36 üye bulunduğunu, Doğan Medya Grubu'na mensup üye sayısının ise 5 olduğunu kaydetti. Basın Konseyi Sözleşmesi'ndeki koşullara göre Yüksek Kurul'a üye belirlenmesi durumunda Milliyet, Kanal D, Posta, Gözcü, CNN Türk ve Doğan Medya Grubu'nun tirajı 100 binden fazla olan öteki basın organlarının da birer temsilcilerinin bulunması gerektiğini anlatan Ekşi, ''Oysa Basın Konseyi Yüksek Kurulu'nda Doğan Medya Grubu'nun 'temsilci' sıfatlı tek üyesi Hürriyet Gazetesi'nden gelen Tufan Türenç'tir. Diğerleri yani ben, Doğan Heper, Orhan Birgit ve Haluk Şahin, Konsey'in Üyeler Kurulu tarafından gizli oyla yapılan seçimle Yüksek Kurul'a girdik'' dedi. Basın Konseyi'nin, dünyadaki 56 basın konseyi içinde en saygınlarından biri olduğunu ifade eden Ekşi, Birleşmiş Milletler tarafından Basın Konseyi'ne ''Danışman Sivil toplum Kuruluşu'' statüsü verildiğini söyledi. Ekşi, ''Tüm bunlara bakınca ben ülkemizde iyi şeyler yapmanın yetmediğini anlıyorum. Yaptığınız iyi şeyler nedeniyle kıskanılmamanız da gerekiyor. Biz maalesef onun formülünü bulamadık. Galiba bugünkü tabloyu o yüzden tartışıyoruz'' diye konuştu. ''DÜĞMEYE Mİ BASILDI?'' ''Basın Konseyi ile ilgili birisi düğmeye mi bastı?'' şeklindeki soru üzerine ise Ekşi, ''Basın Konseyi, bazılarının beklediğinden daha aktif olarak yaşamımıza girdi. Bütün bunları sınırlı bir kadro ile yapıyor. Cürmümüzle, olanaklarımızla ortaya koyduğumuz işler arasında beklenenden fazla bir fark olmuş olmalı ki, birileri bundan rahatsızlık duymuş olabilir. Birileri bir düğmeye mi bastı, onu birlikte göreceğiz'' dedi. Basın Konseyi Başkanı Oktay Ekşi, ''Yaşanan gelişmeler ve tartışmalar sırasında yeni TCK'nın düzenlenmesi çabaları gölgelenebilir mi, böyle bir amaç mı var?'' sorusuna ise şu karşılığı verdi: ''Bu olayın, TCK'nın mevcut haliyle yürürlüğe girmesini isteyen bazı çevreler tarafından büyük bir keyifle izlendiğinden eminim. Bu durum çalışmalarımızı ne ölçüde sabote eder, onu şu anda söylemek mümkün değil. Bu biraz, birazdan da fazla siyasi iradenin iyi niyetiyle ilgili bir husus. Onu hep beraber göreceğiz. Sayın Başbakan ile görüşmemizden ayrıldığımızda iyimser olduğumuzu açıklamıştık. Yasayla ilgili Çalışma Grubu ne taslak üretirse üretsin, biz Basın Konseyi olarak olayın takipçisi olacağız. Düşünce ve iletişim özgürlüğünün takipçisi olacağız. Şu anda yaşananlar sabote etmek içinse eğer, biz yolumuza devam edeceğiz.''