BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,37
ALTIN 3.028,63

"Oh olsun" diyebilirdim...

Kefenin dengeleri bozulunca kırılan adalet terazisinin yerine, adalet tanrıçasının eline kör bir bıçak tutuşturulmasaydı...

Eğer, mahkeme sürecine bu kadar "yabancı madde" atılmasaydı!

Eğer, "sahte belge" ve "sahte CD" gibi son yıllarda literatürümüze eklenen bunca sahte şey davaya dahil olmasaydı.

Eğer, "Hukuk dışılık" adlı endişe dava boyunca en çok duyduğumuz endişelerden biri olmasaydı.

Eğer, adalet, ilerlemesi gereken yoldan bu kadar büyük bir açıyla sapmasaydı.

CD ve belgelerdeki sahteciliği ispatlayan belgeler azıcık dikkate alınsaydı.

Suçluyu da suçsuzu da aynı kefeye koymasalardı...

Kefenin dengeleri bozulunca kırılan adalet terazisinin yerine, adalet tanrıçasının eline kör bir bıçak tutuşturulmasaydı...

Ben de, kurulan bu darbe tezgahının ortaya çıkarılmış olmasına güzel bir gelişme olarak bakmayı sürdürür, asker tam da "darbe butonuna" basmadan yakalanmışken, yani mahkemenin verdiği kararla "eksik teşebbüs" iken, ortaya çıkarılmış olmasından dolayı mutluluğumu dile getirebilir, "Oh olsun, cezalarını çeksinler" diyebilirdim!

Bunca "sahte" kelimesinin geçtiği, kamuoyunda bir türlü mutabakatın oluşmadığı, toplumun yine keskin şekilde ayrıştığı bir dava konusunda, şüphe duyulması, karara kuşkuyla yaklaşılması, sanık avukatları tarafından mahkemeye sunulan belgelerin incelenmemesiyle birlikte doğal bir süreç olarak karşımıza çıkıyor.

Yine, adaletin, hukukun hiç ödün vermemesi gereken konularda toplumun kanaatiyle uzlaşmayınca ister istemez alınan cezalara "çok" sevinenlerle "çok" üzülenler oldu.

Biz yine ülke olarak, üzülenler, üzülmeyenler diye ikiye bölündük.

Oysa, adaletin verdiği kararda toplumsal birlikteliği sağlayıp rahatlamalıydık, olmadı...

Hepimizin vicdanı çok rahat olmalıydı, adalet öyle bazen ortaya çıkan bir şey değil çünkü, adalet her nefes alıp verişimizde, her hareket edişimizde, her konuşmamızda, düşüncelerimizi her kelimeye döküşümüzde lazım bize...

Hepimize...

twitter.com/nsrnylmz