BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70
HABER /  GÜNCEL

'Ogün Samast'ı azmettirmeye devam ediyorlar'

Agos'un kurucusu Hrant Dink'in öldürülmesi davasının 17. duruşması dün yapıldı. Duruşmaya damgasını vuran zanlı Samast'ın mektubunun anlamını müdahil avukat Arzu Becerik'e sorduk.

Abone ol

Agos gazetesinin kurucusu Hrant Dink'in öldürülmesiyle ilgili davanın 17. duruşması 4 Nisan tarihinde İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görüldü.

Dava dört yıldır devam ediyor.

Müdahil avukatlar da bu süre boyunca dava dosyasının genişletilmesi için çok sayıda talepte bulundu, bu taleplerin çoğu mahkeme tarafından reddedildi.

17. duruşmada ise önce katil zanlısı Ogün Samast, yazdığı mektup aracılığıyla "Beni tahrik ettiler" dedi ve sordu: "Ben buradayım peki o manşetleri atan medya nerede?"

Sanık Erhan Tuncel'in avukatı ise cinayetin altında örgütlü bir yapı olduğunu öne sürdü.

Müdahil avukatlardan Arzu Becerik'e sorduk:

Bu açıklamalar davanın seyrini değiştirecek mi?

Arzu Becerik: Bir etkisi olacağını düşünmüyorum. Ogün Samast daha önce ısrarla Hrant Dink'i tanımadığını söyledi. İlk verdiği ifadede tam tabiriyle, verilen beyanın kanına dokunduğunu ve Hrant Dink'i bunun için öldürdüğünü söyledi. Sonra olay biraz daha açıklığa kavuşunca ve Ogün Samast'ın bunu bilmeyeceği düşünülünce, Yasin Hayal bana resimleri gösterdi, ben oradan öğrendim demeye başladı. Kendisinin bu konuda bilgi sahibi olmadığını söyledi ve gerçek olan da bu zaten.

Şimdi ise, Ergenekon davasında ortaya çıkan bir takım karışıklıklar ve dağınıklıklar var azmettirenler arasında. Dolayısıyla, Ogün Samast kendisinin korunması konusunda bir sıkıntı olacağı düşüncesinde.

Diğer azmettiriciler nerede?

Ona bunu yazdırıp verenler hem Ogün Samast'ı hala azmettirmeye devam ettiklerini gösteriyorlar bu mektupla hem de Hrant Dink davası gibi kamuoyunda sahiplenilen bir dava yoluyla basın özgürlüğünü sınırlamaya çalışıyorlar. Bir taşla iki kuş vurulmaya çalışılıyor. Ogün Samast bu tarz konuları bilebilecek durumda değil. Mektubunda açıkça söylüyor, Hürriyet ve Vatan gazeteleri ve Emin Çölaşan çok yazdı, "Ben de bunlardan etkilendim" diyor. Oysa ki, daha önceki duruşmalarda ya da sorgularda hiç bunlardan söz etmedi. Yazılanları kadar net bilecek durumda da değil.

Aslında bunun olduğu doğru, bu gazeteler daha çok hedef gösterdi Hrant Dink'i. Ama başka azmettiriciler de vardı, neden bunlar hakkında bir şey söylemiyor? Bunları da düşünmek lazım. Mesela Genelkurmay'ın açıklamaları ve Agos önünde gösteri yapanlar da var.

Basın çok iyi bir sınav vermedi, özellikle de Hrant Dink'in vurulmasına giden süreçte. Basın özgürlüğünü aşan yayınlar yapanlar oldu ana akım medyada. Ama ne yazarlarsa yazmış olsunlar, Ogün Samast'ı azmettirenlerin sorumluluğunu oraya yüklemeye çalışmak bir hedef saptırma.

Bizim tüm azmettirenlerin yargılanma çabalarımızı da dile getirerek, bizimle aynı noktada bir taleptelermiş gibi haklılık yüklemeye çalışıyorlar. Ama bu son derece yanlış yönlendirici bir açıklama.

Tuncel'in konuşması mesaj verme amaçlı

BBC Türkçe: Ogün Samast'ın mektubu kadar öne çıkmayan bir diğer açıklama ise sanık Erhan Tuncel'in avukatı Erdoğan Soruklu'dan geldi. Soruklu, "Cinayetin ardında örgütlü bir yapı var" dedi ve delillerin karartıldığını söyledi. Bu açıklamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Arzu Becerik: Bu da bizim aslında yıllardır söylediğimiz bir konu. Ama şöyle bir şey var, Erhan Tuncel her aşamada biraz daha konuşuyor, ama her konuşmasında da bir mesaj veriyor. Bildiği her şeyi söylemeyerek aslında söyleyeceğim gibi bir gözdağı veriyor kendisini azmettirenlere ve bu olayın içindeki diğer tanıdıklarına.

Bizim dava boyunca ortaya çıkarttığımız bir sürü nokta var, delillerin yok edilmesi, saklanması, değiştirilmesi gibi. Bunları dile getiriyor ama hepsini dile getirmiyor.

Erhan Tuncel bildiklerini tam söylerse oradan ulaşılacak noktalar var ancak onları söylemiyor. Kendisinin yeterince korunmadığını düşündüğü için mesaj gönderiyor diye düşünüyoruz.

Kendi tezlerimizle devam edeceğiz

BBC Türkçe: Sizin de ifade ettiğiniz gibi, gerek delil karartma gerek davanın daha geniş bağlamda ele alınması konusunda Samast ve Soruklu'nun açıklamaları sizin ifade ettiğiniz kaygılarla benzeşiyor. Bu açıklamalar bundan sonrası için sizin yasal yaklaşımınızın bir parçası olacak mı?

Arzu Becerik: Biz zaten tezlerimizi ileri sürereken kendi kanıtlarımızı da ortaya koymuştuk. Tezlerimiz, Tuncel ya da Samast ile ne kadar yaklaşır bilemiyorum, biz kendi doğrultumuzda gideceğiz. Bazen kesişebiliriz ancak kendi tezlerimizi ortaya koyarken onların üzerinden gitmiyoruz.

Dosyada yaptığımız tespitler ve bulgularımız olayların onları çok aşan boyutta bir organizasyon olduğunu gösterdiği için bunların üstünden gitmeye devam edeceğiz.

Ama mesela ne gibi bir ortaklık olabilir? Telefon görüşmelerinin bir kısmının imha edildiğini ve mahkemeye bildirilmediğini söylüyoruz, bunu Tuncel kendisi de söylüyor. Duruşmada da Tuncel hangi görüşmelerin olmadığını saydı. Biz Tuncel'e seslendik, o görüşmelerde ne vardı dedik, söylemiyor.

Tezlerimizin onlar tarafında kullanılıyor olması bizim stratejimizi değiştirmeyecek. Bunların bir kısmının manipülasyon olması ve başka amaçlara hizmet ediyor olmasına da dikkat etmemiz lazım. Büyük resmi de onların buradaki sorumluluğunu da gözden kaybetmeden devam edeceğiz.

Sona yaklaşıyor olabiliriz

BBC Türkçe: Çok uzun süredir devam eden bir dava olduğu için, kısaca bundan sonra mahkemeyi ve sizleri bekleyen tarihler ve önemli noktaları aktarır mısınız?

Arzu Becerik: 30 Mayıs'ta 14. Ağır Ceza Mahkemesi'ndeki duruşma var, 2 Mayıs için de Ogün Samast'ın duruşmasına gün aldık. Ana davada, 1-2 tane soruşturmanın genişletilmesi talebi ve yeni sanık var. Bunları da kabul etmediler aslında ama kabul edilen ve daha önceden aranan tanıklar var. Onlar gelip ifade verecekler. Tuncel'in getirilmesini istediği telefon görüşme kayıtları gelecek mi, bakacağız. Akbank kamera görüntüleriyle ilgili bir yazı yazdırdık, oradan gelen raporda çok tutarsızlıklar vardı. Kamu görevlileri var, isimleri tespit edilen ve cinayette sorumluluğu olan. Bunlar tanık olarak dinlenmeye başlandı. Onlar sanık olarak dosyaya dahil edilmeyecek ve dosya sanıklar açısından genişletilmeyecekse artık sona doğru geliyor demektir.