BIST 10.277
DOLAR 32,36
EURO 34,91
ALTIN 2.386,65

Öcalan'ı affetmek...

.

Ülkede bir barış havası esiyor, güzel kelimedir barış kimsenin itiraz edeceğini sanmam.

35 yıldır devam edegelen "savaş"ın bittiğini bağırıyor gazeteler, silahlar sustu deniyor, sınır ötesine çekilecek teröristlerden bahsediyor neredeyse bütün basın. Dileyelim, silahlar bir daha açamasın ağzını, bir daha bir tek insanın bedeni genç yaşta düşmesin toprağa...

Aslında geçmişi irdelemek, geriye bakarak ileri gitmek pek mümkün değil ama arasıra yol kontrolü içinde gözümüzün takılması lazım dikiz aynasına.

35 yıldır binlerce askerimiz öldü. Karakollarımız basıldı, yollar kesildi vatandaşlar kurşuna dizildi. Kundaktaki bebeğe kurşun sıkıldı. Oralara göreve giden öğretmenler, polisler öldürüldü.

Abdullah Öcalan'ın önderliğindeki PKK, tabiri caizse kan içerek yaşadı 35 yıl boyunca.

Unutalım diyorlar, artık geleceğe bakalım, ülkeye barış gelsin diyorlar.

Hatırlatmayın diye de ekliyorlar sonra.

Çiçek çocuklar olalım istiyorlar.

Peki unutalım, İmralı'da müebbet cezasıyla yatan Abdullah Öcalan'ın samimiyetine inanalım, onu bağrımıza basalım, bütün yaptıklarını bir kenara koyalım.

Bunu mu istiyorsunuz?

Kundaktaki bebelerin kurşun yarasını silelim gözlerimizden.

Peki, ya yüreğimizden?

Bizden, Abdullah Öcalan önderliğindeki PKK'nın şimdiye kadar yaptıklarını affetmemizi bekleyenler neden aynı anlayışı Türk Silahlı Kuvvetleri'nin mensuplarına göstermiyorlar.

Neden özgürlük, barış çığlıkları atanlar, "terör örgütü üyeliğinden" aylarca suçlanan, sonrasında alnına darbeci yaftası yapıştırılan Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ ve daha nice komutanlara karşı aynı anlayışı sergilemiyor?

Neden sadece Abdullah Öcalan ve PKK söz konusu olduğunda barışa dönüyor da yüzümüz, söz konusu TSK olunca hepimiz "tu kaka" yapıyoruz.

Evet, ülkeye barış gelsin, gözümüzü arada bir diktiğimiz dikiz aynasından çekip ileri bakalım, yola devam edelim.

Fakat, vatan toprağı için toprağa bedenini emanet eden askerlerimizin ruhunu ve o askerlerin başında komutanlık yapmış askerlerimizi de barışa dahil edelim.

Ben bu konuda ilk adımı siyasi parti olarak BDP'nin atması gerektiğini düşünüyorum.

Sürekli barış diyen BDP'nin bir kez de barış kelimesini "kendilerinden olmayanlar" için dillendirmesini, "özgürlüğü" tekeline almış bir parti olarak mecliste gündeme getirmesini can-ı gönülden diliyorum.

Varlığı kanıtlanmış bir silahlı terör örgütü kurucusuna özgürlük diye haykıran BDP ve süreç hayranları, aynı anlayışı ne zaman TSK mensuplarına, hala suçunu bilmeden yatan gazetecilere ve bir gece yarısı evinden alınıp yıllarca iddianame hazırlansın diye bekleyen vatandaşa gösterecek, biz o zaman samimiyetlerine inanacağız.

Yoksa...

Öcalan'ın affı bir pazarlık algısından ileri gitmeyecek...

Günün sözü:Başkalarının acılarını önemsemeyen insanlardan rahatsızım. (Saw)