BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Ne Mutlu Türküm Diyene

Bu sözler, 20.yüzyıl başlarında mazlum milletlere örnek olan bir kalkışmanın sembolü olmuş, çok geniş manalar içeren, derinlikleri olan muhteşem sözlerdir. Asla öyle ruhunu Batı'nın emperyalizmine, çok uluslu sermayenin oyunlarına kiralamış satılıkların, ya da yaftalara sığınmış avanakların spekoüle ettikleri gibi ırkçı çağrışımları olan faşist bir tanım değildir.

Ne Mutlu Türküm Diyene...

Demek;

Aynı ülkü etrafında toplanacak bu toprağın insanlarına çağdaş uygarlık düzeyine giden yolu aydınlatan rehber sözlerdir. Ve şimdi net biçimde görüldüğü gibi, bu toprağın birliği ve dirliğine gös diken, bu topraklarda üs peşindeki emperyal güçlerin öncelikli hedeflerinin başında bu söze saldırılar bulunmaktadır.

Ne yazık ki "Yurdumuza uğrattığımız alçaklar" bütün kaleleri zaptektiklerine inana inana, dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessilleri olabilme sevdası ile, "Ne mutlu Türküm"dememize, kendi vatanımızda, bizim dilimizi kullanarak saldıracak şekilde cüret kazanmışlardır. Sebebi elbetteki ülkemizin tepesine uzun yıllardır postu sermiş olan güç odaklarının içinde bulunduğu "Gaflet, dalalet ve hatta hıyanettir" ne yazık ki...

Geldiğimiz noktadaya baktığımız da...

Zamanın...

"Ne Mutlu Türküm" diyebilme zamanı olduğunu görüyoruz...

İçinde bulunduğumuz vaziyetin vehameti, yoğun olarak silahlandırılan çetelerin canlara kast etmesinin yanı sıra milli kimliğin ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini de göstermektedir. 60 yıldan bu yana sürdürülen bir "yok etme, uyoulaştırma" programında son darbeler için "gezinildiği" görülmektedir. Bölücü çetenin bindirilmiş kıtaları ile, göz yumulduğu için istila edilen belediyelerdeki güçle bir kalkışma ,meydan okuma halinde sergilenen vandal gösteriler aslında daha sinsi boyutlarda ama daha kapsamlı olarak yapılan ve esas darbeyi vuracak olan istilayı perdelemektedir.

Bu istila da...

Ekonomik kaynakların ele geçirilmesidir...

Siyasette önemli bir platform tutturan ve maskelendirilmiş elemanları ile Türk siyasetine sızmış olan istilacılar, bu güçlerin açtığı yolda, malum etnik yapıları ekonominin kaynaklarında su başlarını tutturmaya başlamıştır.Vurgulamak gerekir ki, bu istila hareketinin stratejisinde bir iç savaş kanırtması bilerek taze tutulmakta, aslında, yukarıda da belirttiğim gibi ruhunu şeytana satmış satılıkların kendi toprağının insanlarının kanı üzerinde ikbal arayışlarından yararlanılmaktadır.

Şu sıralar bakıldığında görülüyor ki;

Şeyh Sait artıkları nın bir yandan devlet ihalelerinde adları geçmekte, bir yandan da hazineden beslenip semirdikçe dedelerinin anıtını memleketin göbeğine dikmekten bahsetmektedirler..

Bir tamı danışmanlar malumdur...

Barzani'yi adres gösteren, Lozan'ı yok sayalım diyenler..
 
"Ne mutlu Türküm diyene'de ne demekmiş diye fetva verenleri...
ABD-İngiliz "Alman Muhipleri...

Milyon dolarlık düğün yapan,bir çoçukları devlette en üst bürokrat "İhale imza yetkilisi" bir başka çocukları eşkıya çetesinde manga başı olan, siyasi güç sahibi, müteahhit aşiret ağaları..Ve yol verilmiş, önü açılmış etnik mafya... Ve hep beraber artık gizlemedikleri marifetleri...

"ABD-AB gelsin el koysun buna çalışıyoruz"

İşte bu, bizim yazdıklarımıza da ara sıra bulaşanların, AB de falan yuvalanmışların ağızlarından akan ..

"ABD-AB gelsin el koysun.."

Ne olacak ki, sandıktan çıkarıp başına getirdiğin de aynı yolun yolcusu olduktan sonra, kayıtsız şartsız bir rıza görüntüsü verdikten sonra zor olan var mıdır?.

Mübarek Miraç Kandili kutlaması için Saadet Partisi'nde siyaset yapan, daha önce de önemli ve yararlı devlet hizmetleri bulunan bir dostumuzla konuşuyorduk. Ankara'da evinin karşısında ABD' li kuruluşların büroları ve tabelaları bulunuyormuş, "Onlara doğru iki bayrak astım bu 30 Ağustos'ta, Neler oluyor kardeşim, hergün daha fazla teslimiyetçilik geliyor? diye isyan etti. Oldukça hoşgörülüdür kendisi, etnik kimliklere saygılıdır, O bile sabrı taşmış halde...

İşte bu ahval ve şerait içerisinde...

Herkesin haykırmasını diliyorum..

Ne Mutlu Türküm Diyene...

Herkes haykırsın...

Türk, Rum, Ermeni, Kürt henkes bu topraklar için, bu toprağı vatan gören herkes haykırsın ve asıl düşmanı görüp ona cephe alsın..

O zaman..

Ne mutlu hepimize...