Ne Mutlu Türküm Diyene
Bu sözler, 20.yüzyıl başlarında mazlum milletlere örnek olan bir
kalkışmanın sembolü olmuş, çok geniş manalar içeren, derinlikleri
olan muhteşem sözlerdir. Asla öyle ruhunu Batı'nın emperyalizmine,
çok uluslu sermayenin oyunlarına kiralamış satılıkların, ya da
yaftalara sığınmış avanakların spekoüle ettikleri gibi ırkçı
çağrışımları olan faşist bir tanım değildir.
Ne Mutlu Türküm Diyene...
Demek;
Aynı ülkü etrafında toplanacak bu toprağın insanlarına çağdaş
uygarlık düzeyine giden yolu aydınlatan rehber sözlerdir. Ve şimdi
net biçimde görüldüğü gibi, bu toprağın birliği ve dirliğine gös
diken, bu topraklarda üs peşindeki emperyal güçlerin öncelikli
hedeflerinin başında bu söze saldırılar bulunmaktadır.
Ne yazık ki "Yurdumuza uğrattığımız alçaklar"
bütün kaleleri zaptektiklerine inana inana, dünyada emsali
görülmemiş bir galibiyetin mümessilleri olabilme sevdası ile,
"Ne mutlu Türküm"dememize, kendi vatanımızda,
bizim dilimizi kullanarak saldıracak şekilde cüret kazanmışlardır.
Sebebi elbetteki ülkemizin tepesine uzun yıllardır postu sermiş
olan güç odaklarının içinde bulunduğu "Gaflet, dalalet ve
hatta hıyanettir" ne yazık ki...
Geldiğimiz noktadaya baktığımız da...
Zamanın...
"Ne Mutlu Türküm" diyebilme zamanı olduğunu
görüyoruz...
İçinde bulunduğumuz vaziyetin vehameti, yoğun olarak
silahlandırılan çetelerin canlara kast etmesinin yanı sıra milli
kimliğin ortadan kaldırılmasının hedeflendiğini de göstermektedir.
60 yıldan bu yana sürdürülen bir "yok etme,
uyoulaştırma" programında son darbeler için
"gezinildiği" görülmektedir. Bölücü çetenin
bindirilmiş kıtaları ile, göz yumulduğu için istila edilen
belediyelerdeki güçle bir kalkışma ,meydan okuma halinde sergilenen
vandal gösteriler aslında daha sinsi boyutlarda ama daha kapsamlı
olarak yapılan ve esas darbeyi vuracak olan istilayı
perdelemektedir.
Bu istila da...
Ekonomik kaynakların ele geçirilmesidir...
Siyasette önemli bir platform tutturan ve maskelendirilmiş
elemanları ile Türk siyasetine sızmış olan
istilacılar, bu güçlerin açtığı yolda, malum etnik yapıları
ekonominin kaynaklarında su başlarını tutturmaya
başlamıştır.Vurgulamak gerekir ki, bu istila hareketinin
stratejisinde bir iç savaş kanırtması bilerek taze tutulmakta,
aslında, yukarıda da belirttiğim gibi ruhunu şeytana satmış
satılıkların kendi toprağının insanlarının kanı üzerinde ikbal
arayışlarından yararlanılmaktadır.
Şu sıralar bakıldığında görülüyor ki;
Şeyh Sait artıkları nın bir yandan devlet
ihalelerinde adları geçmekte, bir yandan da hazineden beslenip
semirdikçe dedelerinin anıtını memleketin göbeğine dikmekten
bahsetmektedirler..
Bir tamı danışmanlar malumdur...
Barzani'yi adres gösteren,
Lozan'ı yok sayalım diyenler..
"Ne mutlu Türküm diyene'de ne demekmiş diye fetva
verenleri...
ABD-İngiliz "Alman Muhipleri...
Milyon dolarlık düğün yapan,bir çoçukları devlette en üst bürokrat
"İhale imza yetkilisi" bir başka çocukları eşkıya
çetesinde manga başı olan, siyasi güç sahibi, müteahhit aşiret
ağaları..Ve yol verilmiş, önü açılmış etnik mafya... Ve hep beraber
artık gizlemedikleri marifetleri...
"ABD-AB gelsin el koysun buna çalışıyoruz"
İşte bu, bizim yazdıklarımıza da ara sıra bulaşanların, AB de falan
yuvalanmışların ağızlarından akan ..
"ABD-AB gelsin el koysun.."
Ne olacak ki, sandıktan çıkarıp başına getirdiğin de aynı yolun
yolcusu olduktan sonra, kayıtsız şartsız bir rıza görüntüsü
verdikten sonra zor olan var mıdır?.
Mübarek Miraç Kandili kutlaması için
Saadet Partisi'nde siyaset yapan, daha önce de
önemli ve yararlı devlet hizmetleri bulunan bir dostumuzla
konuşuyorduk. Ankara'da evinin karşısında
ABD' li kuruluşların büroları ve tabelaları
bulunuyormuş, "Onlara doğru iki bayrak astım bu 30
Ağustos'ta, Neler oluyor kardeşim, hergün daha fazla
teslimiyetçilik geliyor? diye isyan etti. Oldukça
hoşgörülüdür kendisi, etnik kimliklere saygılıdır, O bile sabrı
taşmış halde...
İşte bu ahval ve şerait içerisinde...
Herkesin haykırmasını diliyorum..
Ne Mutlu Türküm Diyene...
Herkes haykırsın...
Türk, Rum, Ermeni, Kürt henkes bu topraklar için,
bu toprağı vatan gören herkes haykırsın ve asıl düşmanı görüp ona
cephe alsın..
O zaman..
Ne mutlu hepimize...