BIST 10.219
DOLAR 32,21
EURO 34,86
ALTIN 2.444,47
HABER /  GÜNCEL

Mumcu'yu kaygılandıran gelişme

Terör olayları ve bölücü hareketin uzantıları Anavatan lideri Erkan Mumcu'yu kaygılandırmıyor. Mumcu'yu asıl kaygılandıran ise hükümetin konuya yaklayış biçimi.

Abone ol

Anavatan Partisi Genel Başkanı Erkan Mumcu, ''Yeni yüzüyle karşımıza çıkan bölücülük hareketinin ve çeşitli uzantılarının karşısında kaygı duyulması gereken şey; olayların kendisinden ve mahiyetinden çok hükümetin olayları ele alış biçimidir'' dedi. Mumcu, parti genel merkezinde Kızılay Genel Başkanı Tekin Küçükali ve beraberindeki heyeti kabul etti. Küçükali, Mumcu'ya Kızılay'ın çalışmaları hakkında bilgi vererek günün anısına bir plaket sundu. Mumcu, Kızılay'ın tüm insanların hayatında yeri olduğunu belirterek, siyasetin Kızılay'ın bağımsızlığına, gönüllülük esasına uygun bir yaklaşım sergilemesi gerektiğini kaydetti. Kızılay'ın sivil yapısının korunması ve devlet kurumu haline dönüştürülmemesi gerektiğini söyleyen Mumcu, ''Kızılay'ın, siyasi propagandanın aleti olmaması gerekir'' dedi. Küçükali, Kızılay'ın ABD'deki felaket için yardım gönderip göndermeyeceğine ilişkin bir soru üzerine, yardıma hazır olduklarını bildirdiklerini ve federasyondan cevap beklediklerini ifade etti. -''BÖLÜCÜLÜK SORUNU''- Daha sonra gazetecilerin sorularını yanıtlayan Mumcu, son günlerde meydana gelen toplumsal olayları nasıl değerlendirdiğinin sorulması üzerine, ''Yeni yüzüyle karşımıza çıkan bölücülük hareketinin ve çeşitli uzantılarının karşısında kaygı duyulması gereken şey; olayların kendisinden ve mahiyetinden çok hükümetin olayları ele alış biçimidir'' dedi. Mumcu, şunları kaydetti: ''Türkiye'deki sorunun kökeninde bölücülük vardır. Bölücü hareketin kullandığı yegane yöntem terör değildir. Terörden başka yöntemleri de kullanacağı, Türkiye'ye hem uluslararası ilişkileri üzerinden bir açamaza sürükleyeceği hem de Türkiye'nin uluslararası ilişkilerinde, bölücü hareketin kurguladığı bir mecraya girmesini zorlayacak bir takım olaylar planlanmakta ve gelişmektedir. Ama hükümet olup bitenin farkında değil. Basına yansıyanlara göre, Başbakan olayları 3 Ekim'e doğru Türkiye'nin önünde AB'ye üyeliğini engellemek amaçlı provokasyonlar olarak değerlendiriyor. Provokasyonun kaynağı belli değil. Bu tespiti yapan kim? Başbakan. Başbakan'ın görevi ne...? AB'nin bundan sonraki evrelerini de hesaba alan bölücü örgüt faz değiştiriyor, yeni bir taktik stratejik kademeye geçiyor. Türkiye ne yazık ki; ne devlet ne hükümet olarak buna karşı strateji geliştirmekten aciz duruyor. Hiç kimse refleksleriyle hareket etmesin. Ama önce hükümetin refleksleriyle hareket etmekten, komplocu zihniyetle hareket etmekten, olup bitenleri, Türkiye'nin kaderini ilgilendiren bir mesele değil de kendi iktidarına karşı kurulmuş bir komplo gibi algılamaktan vazgeçmesi gerekiyor. Olay derinlemesine etkiler yaratabilecek olaydır. Hükümetin acizliğine bakın. Gazetede, bir başbakan yardımcısı 'Orada o sivil polis ne yapıyordu?' diyor. Herhalde bunun cevabını benden ya da gazete okurlarından bekliyor. Bu soruyu biz soracağız. Bunun cevabını ülkeyi yönetenler verecekler. Eğer tedbirlerini alamazsak önümüzdeki 10 yılları alacak bir tehlike ile karşı karşıyayız.'' ''Bu hareketin birinci hedefi Öcalan'a özgürlüktür'' diyen Mumcu, Türkiye'nin genel af baskısı ile yüz yüze bırakılmak isteneceğini kaydetti. Mumcu, ''Önce bunu apaçık tespit edelim. Ondan sonra ülke olarak bir strateji ortaya koyalım'' dedi. Hükümetin ''durumu sömürmekten öte hiçbir niyeti olmadığını'' savunan Mumcu, ''Bunlar, DEHAP içinde bir grubun öne geçme amacıyla provokasyonlarmış. Buna kargalar güler. Bir ülkenin başbakanının ağzına bu gayri ciddi sözler yakışmıyor ama kaygı verici olan şey; ülkenin kaderiyle ilgili bir meselede bu kadar safdil, komplocu, gerçekten habersiz, ezbere sözlerin söylenmiş olmasıdır. Ülkede önemli şeyler oluyor ve ne yazık ki başka bir hülyanın sarhoşluğu içinde, Türkiye olup bitenin fakında değil'' diye konuştu. -''DEKLARASYONA GEREK YOKTU''- Mumcu, ''Türkiye'nin ek protokol ile ilgili yayınladığı deklarasyona karşı deklarasyon yayınlandı. Bunu nasıl değerlendiriyorsunuz?'' sorusu üzerine, şunları kaydetti: ''Bir kere deklarasyon yayınlamak saçmalıktı. Türkiye'nin deklarasyon yayınlamasına gerek yoktu. Hükümet iç politikanın baskısı altında gereksiz, anlamsız, hiçbir işe yaramayacak bir deklarasyon yayınlayarak, kendine karşı bir deklarasyon yayınlanmasını ve dolayısıyla deklarasyona imza atan ülkeleri de o karşı deklarasyonun içeriğine mecbur bırakan bir alan açtı. Buna hiç gerek yoktu. Türkiye süreç içerisinde çeşitli diplomatik yolları kullanarak kendi alanını genişletebilirdi. Kıbrıs Rum kesiminin, Türkiye'nin AB ile içine girdiği süreçte veto kartlarını kullanarak müzakerenin her bir evresinde Türkiye'ye yaptırım uygulatmaya çalışacağını ifade eden Mumcu, ''Bugün Türkiye müzakerelere başlamayacağını söyleyecek olsa onu vazgeçirmeye, ikna etmeye çalışacak olan taraf Kıbrıs Rum kesimi ve Yunanistan'dır''