BIST 8.864
DOLAR 34,30
EURO 37,36
ALTIN 3.028,73

Muhtıranın adı: 12 Nisan

Genelkurmay Başkanlığı’ndan gece yarısı internet üzerinden yapılan açıklamanın tam olarak ne anlama geldiğini CHP’li Mustafa Özyürek ve Emekli Tümgeneral Armağan Kuloğlu açık biçimde söylediler:

-Bu bir muhtıradır!

Muhtıra 27 Nisan’da yapılmıştır. Ama tarihe “12 Nisan Muhtırası” olarak geçecektir.

Genelkurmay açıklamasında, 12 Nisan’daki basın toplantısına gönderme yapılıyor. Esas olarak o toplantıda dile getirilen mesajlara vurgu çok kesin...  

Türkiye’nin bu muhtıra ile demokrasi açısından birkaç basamak geriye gittiği inkar edilemez. Sivillerin siyaset üzerindeki etkisinin azaldığı açık olarak görülebilir.

Cumhurbaşkanı seçimini, seçimle gelmiş bir parlamento tarafından çözülemedi. Kriz, siviller tarafından sorumlulukla ele alınamadı.

Bu krizde AK Parti’nin rolü tartışılacaktır.

Ancak ana muhalefetin muhtırayı yaklaşımı ise apayrı bir yere yazılacaktır.

Nitekim CHP Genel Başkan Yardımcısı Özyürek, olay gecesi NTV’de Banu Güven’e konuşurken, muhtıra ve demokrasi ilişkisine hiç değinmedi. Sadece AK Parti eleştirisiyle yetindi.

Türkiye, 12 Mart, 12 Eylül ve 28 Şubat’tan sonra şimdi de “12 Nisan Muhtırası” ile gerilimli bir döneme daha girdi.

Kısa vadede “parlamenter demokrasimiz” takdir edilecek bir seviyeye gelmeyecek gibi görünüyor.

Artık Cumhurbaşkanlığı seçimi 24 saat önceki önemini yitirmiştir.

Parlamento işlevini sürdürebilirse, krizin “kazanım” hanesine artı konulabilir. Elbette bu “iyimser” bir tahmindir.

Ankaralı gazeteciler yaptıkları ilk nabız yoklamalarının ardından şöyle diyorlar:

-Cumhurbaşkanı’nı bu parlamento seçmeyecek!

Sanki AK Parti’nin iktidarı bitmiş gibi yorumlanıyor…

Askeri muhtıra ile “asgari demokrasi” tarihimize yeni bir sayfa eklenmiş oluyor!