BIST 10.046
DOLAR 32,46
EURO 34,75
ALTIN 2.418,56
HABER /  GÜNCEL

Mehmet Y. Yılmaz ilk kez konuştu

Kısa bir süre önce Sabah'tan yuvaya dönüş yapan Mehmet Yakup Yılmaz sessizliğini bozdu. Yılmaz'a göre 'olay yazar' Mine Kırıkkanat'ın Radikal'den yollanması hataydı.

Abone ol

Mehmet bey,  bir yandan övgü cümlesi olarak da alabilirsiniz ama bizim son 15 yılın en tartışmalı yayın yönetmenlerinden biri oldunuz. Bunların bir kaçına özellikle değinelim istiyorum. Perihan Mağden sizden bağımsız bir süreçle gerçekleşti ama sizin yarattığınız bir gazetede sizinle ilgili yazdığı için çıkarıldı. Sonra o yazı bizde yayınlandı. Aslında bir hakaret  görmedim ben. Şahsen belki hoşunuza gitmemiş olabilir ama hakaret yoktu. Siz olsaydınız Radikal’de atar mıydınız Perihan'ı ya da o yazıyı basar mıydınız?

 

Mehmet Yılmaz: Onu bilemiyorum yani aynı durumda olmadığım için. Böyle şeyler insan kendi başından geçmeden bir şeyi kıyaslaması da zor oluyor. Perihan’ın o yazısının sorun olmasıyla ilgili herhangi bir girişimimiz olmadı. Zaten çok sonra haberim oldu yazısının konmadığından.

 

Perihan Mağden sizden siz de ondan hep iyi bahsederdiniz ne oldu sonradan.

 

Mehmet Yılmaz: Ben 30 senedir gazetecilik yapıyorum çok sayıda gazeteciye iyi imkanlar verdiğimi düşünüyorum ve bunların en az yarısının, daha sonra bu fırsatı tanımış olmaktan dolayı bana bir iltimas yaptıklarına tanık olmadım. Hatta kötülüklerini de görmüşümdür. Arkamdan konuşurlar, dedikodu yaparlar, zaten o ne halt ediyordu, herşeyi ben yapıyordum derler. Bunları normal karşılıyorum. Çünkü psikolojik bir şey yani iki yönlü fikir. Türkiye’den genel sözdür, hiçbir iyilik cezasız kalmaz, yani her yaptığın iyiliğin cezasını görürsün, öbürü de belki bu ilişkiyi yürütmekte benimde hatalarım olmuş olabilir. O kadar sosyal bir kişi değilim, dolayısıyla insanların birbirlerinin yüzlerine gülmek için sürekli aranmayı istiyor olabilirler.

 

Bizim bildiğimiz bizzat Kenan Tekdağ ve Perihan Mağden'i aldı oraya. Siz orada olsaydınız Perihan Mağden Aktüel’de yazıyor olur muydu?

 

Mehmet Yılmaz: Olabilirdi

 

Tam o dönemde siz Aktüel’e gittiniz, Ahmet Altan ayrıldı.

 

Mehmet Yılmaz: Ahmet Altan ben gittim diye mi ayrılmış? Onu bilmiyorum.

 

Biz de öyle çıktı yani en azından bize gelen bilgi oydu. Sanıyoruz onun bir nedeni de Fransız Ahmet başlığıydı. Ona birazdan değineceğiz ama Mine Kırıkkanat olayına girelim. Milliyet ve Mine Kırıkkanat’ın bu yolunun Radikal ile ayrılmasını nasıl değerlendiriyorsunuz? O da çünkü sizin en beğendiğiniz ve sizin bir tür fırsat verdiğiniz isimlerden

 

Mehmet Yılmaz: Doğru bulmuyorum Mine’nin ayrılmasını Radikal’den. Çünkü Radikal için önemli bir isimdi diye düşünüyorum. İsmet’in bu konuda yazdığı yazıyı okudum. Gazetenin yönetmenleri, yazarların elinde rehin midir? Hayır, bence de söylediği doğru ama gazetenin genel yayın yönetmeninin sorumluluğu aynı zamanda gazetesinin yazarlarını, gazetesinin muhabirlerini, gazetesinin diğer çalışanlarını üçüncü şahıslara karşı korumak olduğunu düşünüyorum. Mine öyle bir yazı yazdıysa, yazdığı zaman gazete yöneticilerinin, yazı işlerinin, genel yayın yönetmeninin görevi, sorumluluğu o yazarı uyarmaktır. Dersin ki bunu böyle yazma..

 

Aynısı Perihan içinde geçerli mi birebir örnekte

 

Mehmet Yılmaz: Tabi Perihan için de, Perihan’a da söylenebilir. Yani bu böyle sorun yaratabilir denebilirdi ama bir kere onlar yapılmayıp yazıda yayınlandıktan sonra genel yayın yönetmenine düşen bence kendi kafasının kopması pahasına onu savunmak olmalı diye düşünüyorum, ben öyle yaptım.

 

Evet bende onla aynı fikirdeyim. Peki Ahmet Altan'a dönelim. Fransız Ahmet başlığı sizi çok zora soktu. Milliyet kaynaklı bir haber. Sonra o haberi yapanlarla yolunuz ayrıldı bildiğim kadarıyla. Peki o Fransız Ahmet başlığı bugün  size de ağır geliyor mu?

 

 Gelmezdi. Şimdi bu haber bizim yazı işlerne geldiği zaman Almanya bürosunun o zamanki temsilcisini, onun adını hatırlamıyorum...

 

Ahmet  Özay galiba.

 

Mehmet Yılmaz: Aradık ve haberin ciddiyetini, o sonra muhabirle konuştuk. Kesinlikle o sözlerin söylendiğini, bir ses kaydının olduğunu ama ses kaydının kendilerinde olmadığını, yerel bir radyoda olduğunu söyledi. Şimdi toplantıya katıldığını söyleyen bir başka toplum kuruluşu da aynı şeyi doğruladı. Onun üzerine o haberi yaptık, o manşeti yaptık.

 

Ama belki entellektüel açıdan hani Ahmet Altan Milliyet gazetesinin daha koruyacağı tırnak içinde yani ihtiyacı olduğundan değil daha koruyacağı, kollayacağı bir isimdi.

 

Mehmet Yılmaz: Eğer bir Fransız gibi Almanya’da Türkler hakkında ırkçı şeyler yaparsanız, buna benim Fransız Ahmet, Mehmet demem neyi değiştirir? Ama ne oldu sonra. O bant, kaybolduğu söylenen bant ortaya çıktı, bantı dinledik.Sözkonusu sözlerin söylenmediğini tespit ettik, muhabirimiz ısrarlı olmasına rağmen sözlerin söylenmediğine inandık. Ahmet Altan’dan özür dileyen bir yazı yazdım. Okuyuculardan özür diledim ve o muhabirle de Milliyet gazetesi yollarını ayırdı. Türkiye’te başka bir gazete yöneticisinin böyle bir şey yaptığını görmedim.

 

Sizin açınızdan bu hesaplaşma kapandı.

 

Mehmet Yılmaz: Yani benim açımdan bu mesele bitti

 

Sizin açınızdan ama.

 

Mehmet Yılmaz: Evet Ahmet Altan hala takıntılıysa ona yapacak hiçbir şeyim yok.

Kaynak: www.medyatava.net