BIST 10.173
DOLAR 32,28
EURO 34,97
ALTIN 2.447,78

Limanlı ilk Kürdistan haritası

Yeni gündem maddemiz Amerikalı bir emekli subayın tamamen “kendi kafasına” göre çizdiği Kürdistan haritası…

ABD yetkili ağızları “bu özel bir şey” diyorlar. Ama Amerika’yı tanıyanlar ise farklı düşünüyorlar:

-Amerika’yı ilgilendiren hiçbir şey kendiliğinden ortaya çıkmaz!

Mutlaka vardır bir sebebi…

Buradan hareketle bir başka “Kürdistan Haritası” oluşum hikayesi anlatmak istiyorum.

12 Eylül döneminde Almanya’da “siyasi sığınmacı” olarak yaşayan tanınmış Türk gazeteci, Polonya kökenli bir Alman’a ait matbaada yönetici olarak çalışıyor.

Günlerden bir gün matbaa sahibi heyecanla Türk yöneticinin yanına geliyor:

-Harika bir iş aldık. Fakat, bir sorun var!

-Nasıl?

-Bugün ve gece sabaha kadar çalışmak zorundayız, fazla çalışma için ek ücret ödemesi yapacağım, ama iş yarın sabah 08.00 bitmiş olmalı.

Türk gazeteci plansız fazla çalışmaya alışık olduğu için “tamam patron” diyor:

-Yarın sabah baskıyı tamamlamış oluruz.

Patron çıkıyor, yapılacak işe ait dokümanlar geliyor.

Bir de ne görsün?

Almanya’da toplanacak Kürt Konferansı için kapsamlı Kürtçe bir dergi basılacak. Gazeteci Kürtçe bilmiyor. İşin sahipleri “merak etme ağabey” diyorlar:

-Biz sana Kürtçe bilen bir yardımcı vereceğiz.

Derginin iç sayfalarının pikajı, montajı bitiyor, sıra kapağa geliyor:

-Kapak malzemesi nerede?

-Valla ağabey, Kürdistan haritası vardı ama getirmeyi unutmuşuz.

Saat sabahın 05.00’i, ürünü teslim etmeye sadece üç saat kalmış, Alman’a “malzemeyi unutmuşlar, o yüzden basamadık” diyerek anlatması mümkün değil. Yanındaki Kürt gencine “Bana bir Türkiye haritası bul, gel” diyor. Türkiye haritasının üzerine bir aydınger kağıdı yerleştirip, liseli gence soruyor:

-Söyle bakalım, sizin Kürdistan nereden başlıyor?

Çocuk ürkek sesle “Kars, Ağrı, Van, Hakkari” diye fısıldıyor. Gazeteci de haritayı kopyalıyor. Çocuk yavaş yavaş ürkekliğini atarak:

-Ağabey Tunceli de var…

-Tamam lan verdim, gitti!..

Tunceli’yi de haritaya dahil ediyor.

Çocuk “Ağabey Malatya’yı da bize katabilir misin?” deyince gazetecinin tepesi atıyor:

-Yok daha neler? Malatya’yı vermiyorum!

-Peki ağabey.

Böylece Kürdistan’ın sınırları Alman matbaasında ilgisiz ve bilgisiz iki kişi tarafından çiziliyor. Her şey tamamlanmak üzereyken Kürt genci “ağabey” diyor:

-Hiç liman vermedin be, biz ne yapacağız limansız?

-Tamam ulan size bir de liman veriyorum.

Aydınger kağıdının üzerinden kurşun kalemle Hatay’ın altına inip Kürdistan haritasını denize ulaştırıyor.

-Oldu mu?

-Sağol ağabey Allah razı olsun!

Böylece iş tamamlanıp baskıya geçiliyor. Dergi basılıp,paketleniyor. İş de kazasız belasız bitiyor.

Aradan yaklaşık 10 yıl geçiyor. Gazeteci bir toplantı için Paris’e gidiyor. Kürt Enstitüsü’nü gezerken birden donup kalıyor. Duvara asılı koca bir cam çerçeve içinde on yıl önceki “marifeti” asılı durmuyor mu?

Ev sahipleri gururla işaret ediyorlar:

-Tarihteki limanı olan tek Kürdistan haritası!..