Limanlı ilk Kürdistan haritası
Yeni gündem maddemiz Amerikalı bir emekli subayın tamamen kendi kafasına göre çizdiği Kürdistan haritası
ABD yetkili ağızları bu özel bir şey diyorlar. Ama Amerikayı tanıyanlar ise farklı düşünüyorlar:
-Amerikayı ilgilendiren hiçbir şey kendiliğinden ortaya çıkmaz!
Mutlaka vardır bir sebebi
Buradan hareketle bir başka Kürdistan Haritası oluşum hikayesi anlatmak istiyorum.
12 Eylül döneminde Almanyada siyasi sığınmacı olarak yaşayan tanınmış Türk gazeteci, Polonya kökenli bir Almana ait matbaada yönetici olarak çalışıyor.
Günlerden bir gün matbaa sahibi heyecanla Türk yöneticinin yanına geliyor:
-Harika bir iş aldık. Fakat, bir sorun var!
-Nasıl?
-Bugün ve gece sabaha kadar çalışmak zorundayız, fazla çalışma için ek ücret ödemesi yapacağım, ama iş yarın sabah 08.00 bitmiş olmalı.
Türk gazeteci plansız fazla çalışmaya alışık olduğu için tamam patron diyor:
-Yarın sabah baskıyı tamamlamış oluruz.
Patron çıkıyor, yapılacak işe ait dokümanlar geliyor.
Bir de ne görsün?
Almanyada toplanacak Kürt Konferansı için kapsamlı Kürtçe bir dergi basılacak. Gazeteci Kürtçe bilmiyor. İşin sahipleri merak etme ağabey diyorlar:
-Biz sana Kürtçe bilen bir yardımcı vereceğiz.
Derginin iç sayfalarının pikajı, montajı bitiyor, sıra kapağa geliyor:
-Kapak malzemesi nerede?
-Valla ağabey, Kürdistan haritası vardı ama getirmeyi unutmuşuz.
Saat sabahın 05.00i, ürünü teslim etmeye sadece üç saat kalmış, Almana malzemeyi unutmuşlar, o yüzden basamadık diyerek anlatması mümkün değil. Yanındaki Kürt gencine Bana bir Türkiye haritası bul, gel diyor. Türkiye haritasının üzerine bir aydınger kağıdı yerleştirip, liseli gence soruyor:
-Söyle bakalım, sizin Kürdistan nereden başlıyor?
Çocuk ürkek sesle Kars, Ağrı, Van, Hakkari diye fısıldıyor. Gazeteci de haritayı kopyalıyor. Çocuk yavaş yavaş ürkekliğini atarak:
-Ağabey Tunceli de var
-Tamam lan verdim, gitti!..
Tunceliyi de haritaya dahil ediyor.
Çocuk Ağabey Malatyayı da bize katabilir misin? deyince gazetecinin tepesi atıyor:
-Yok daha neler? Malatyayı vermiyorum!
-Peki ağabey.
Böylece Kürdistanın sınırları Alman matbaasında ilgisiz ve bilgisiz iki kişi tarafından çiziliyor. Her şey tamamlanmak üzereyken Kürt genci ağabey diyor:
-Hiç liman vermedin be, biz ne yapacağız limansız?
-Tamam ulan size bir de liman veriyorum.
Aydınger kağıdının üzerinden kurşun kalemle Hatayın altına inip Kürdistan haritasını denize ulaştırıyor.
-Oldu mu?
-Sağol ağabey Allah razı olsun!
Böylece iş tamamlanıp baskıya geçiliyor. Dergi basılıp,paketleniyor. İş de kazasız belasız bitiyor.
Aradan yaklaşık 10 yıl geçiyor. Gazeteci bir toplantı için Parise gidiyor. Kürt Enstitüsünü gezerken birden donup kalıyor. Duvara asılı koca bir cam çerçeve içinde on yıl önceki marifeti asılı durmuyor mu?
Ev sahipleri gururla işaret ediyorlar:
-Tarihteki limanı olan tek Kürdistan haritası!..