BIST 10.644
DOLAR 32,20
EURO 35,01
ALTIN 2.500,70

Koyverip gitsek mi?

Mecliste gensoru önergesi görüşülüyor. Başbakan’ın “CHP’li belediyeler Alman vakıflarından para alıyor, alınan para terör örgütüne aktarılıyor” iddiası üzerine verilen, deprem nedeniyle ertelenen gensoru.

Mecliste gensoru önergesi görüşülüyor. Başbakan’ın “CHP’li belediyeler Alman vakıflarından para alıyor, alınan para terör örgütüne aktarılıyor” iddiası üzerine verilen, deprem nedeniyle ertelenen gensoru.  

Başbakan bu iddiasını dile getirdi, sonra yumuşattı ama CHP’nin ispat et, varsa belediye başkanlarını partiden atarız, cezasını da yargı versin çağrısına pek kulak asmadı. O belediyeleri açıklamadı, içişleri bakanlığı vasıtasıyla işlem yapmadı, suç duyurusunda bulunmadı.

İşte buna isyan ederken kürsüdeydi, CHP’li grup başkan vekili Muharrem İnce.

Aynı çağrısını tekrarladıktan sonra sözü Malatya’da yıkılan bir camiye getirdi.

Ak Parti’yi Cami yıkmakla suçladı. Elindeki fotoğrafları gösterdi. Yani CHP’nin hep eleştirdiği işi yaptı, din üzerinden seçmenlere mesaj verdi.

Verilen yanıt da aynı oranda acıklı bir manzarayı ortaya koydu, tıpkı iddianın sığılığı gibi.

“CHP’de camileri ahır yaptı” dedi Ak Parti’liler…

Yani meclisteki tartışmada, her zamanki gibi seviye hayli yukarılardaydı!

Bir de iğneyi kendimize batıralım.

KCK davasında tutuklanan avukatlardan birisi, İrfan Dündar.

Elinde kalaşnikof ile görüntüsü gazetelerde çarşaf çarşaf yayınlandı.

“PKK kampında bir avukat” başlığı ile.  

O avukat gözaltına alındı, sorgulandı. Sorguda o fotoğrafların PKK kampında çekilmediği  anlaşıldı.

Aynı anda gözaltına alınan 43 kişi için tutuklama isteyen savcı, İrfan Dündar’ı serbest bıraktı.

Ama Dündar hafızalara “PKK kampında kalaşnikoflu avukat” olarak geçti.

Yani gazeteler, ellerine gelen fotoğrafı, sormadan soruşturmadan yayınladıkları için karaya oturdular; tıpkı “Koşaner soluğu Silivri’de aldı” ya da “Koşaner Silivri’ye koştu” başlıklarıyla verilen haberlerde olduğu gibi.

Haberlerde Eski Genel Kurmay Başkanı Işık Koşaner’in Silivri’ye giderek “Balyoz” davasını izlediği yer alıyordu. Kaynak ise Anadolu Ajansı idi. Ancak ajans cümleyi zor anlaşılır yazmış, gazeteler zor anlaşılır cümleden, Koşaner’in Silivri’de duruşma izlediği sonucunu çıkarmış ve haberi manşete taşımıştı.

Ama Koşaner orada değildi ve haberi manşetine taşıyan gazeteler bir teyide bile ihtiyaç duymamışlardı.

Koşaner’in orada olmadığını haberi verdikten sonra öğrendiler, yani sadece gazetecilik kurallarını işletmedikleri için, bariz bir hataya, yanlış habere imza attılar.  

Komuta ettiği ya da komutanım dediği isimler cezaevindeyken, onlar üzerindeki şüpheleri arttırma pahasına, tahliye şanslarını yok etme ihtimaline rağmen kendisini kurtarmayı seçen bir general i de konuşuyoruz bu günlerde,  13 yaşında bir kıza tecavüz eden onca adama en az cezayı veren mahkemeyi de, o kararı onayan Yargıtay’ı da.

Ya da kapatma davası açtığı için ifadelerinin alınmasına karar verilen Yargıtay savcılarını.  

Yani bu aralar hemen her şey insanların üzerine üzerine gidiyor.

Nereden tutsanız elinizde kalacakmış gibi geliyor.  

Onun için belki de koyverip gitmek lazım.  

Ben de gideyim diyorum, hem de Uganda’ya.

Cidden gidiyorum,

Sıkıldım çünkü…



twitter.com
/yavuzoghan