BIST 10.250
DOLAR 32,35
EURO 34,76
ALTIN 2.391,68
HABER /  MAGAZİN  /  KÜLTÜR VE SANAT

Komutanlarla la ilahe illallah çektik!

Diyanet İşleri eski Başkanı Tayyar Altıkulaç'ın 'Zorlukları Aşarken' adlı kitabında birbirinden çarpıcı ifadeler yer alıyor...

Abone ol

Diyanet İşleri eski Başkanı ve AK Parti kurucu üyesi Tayyar Altıkulaç'ın kaleme aldığı ve 3 ciltten oluşan 'Zorlukları Aşarken' adlı kitapta, Türkiye'nin yakın siyasi dönemine de ışık tutan birbirinden çarpıcı anılar yer alıyor.

1978-1986 yılları arasında Diyanet İşleri Başkanlığı yapan Altıkulaç, 12 Eylül askeri yönetimi döneminde bu görevi sürdürdüğünün altını çiziyor ve ekliyor:

''Görev hayatım boyunca hiçbir siyasi harekete yakınlık duymadım. İnandığım doğruları yapabilmek için günlerim hep sıkıntı ve stres içinde geçti. Bazı hırçın siyasetçiler karşısında tabir caizse 'kelle koltukta' görev yaptığım günler yaşadım. Partiler üstü konumumuz sebebiyledir ki Necmettin Erbakan hareketine destek vererek siyaset yapan ve görev yerini adeta seçim bürosuna çeviren din görevlilerine de hiç müsamaha göstermedim.''

Ufuk Yayınları'ndan çıkan 1400 sayfalık kitapta neler yok ki? 12 Eylül döneminde Cumhurbaşkanı Kenan Evren'le aralarında nasıl diyaloglar geçti? Necmettin Erbakan'ın vaizlerden isteği neydi? Canlı yayınlanan mevlid programlarıyla ilgili TRT'den 'yok artık' dedirtecek ne gibi talepler geldi?

ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE LA İLAHE İLLALLAH SESLERİ

Dönemin Devlet Başkanı Kenan Evren'in eşi Sekine Hanım 3 Mart 1982'de vefat etmişti. Sekine Hanım'ın defnedildiği gece Çankaya Köşkü'nde hatm-i şerif indirilmişti. O gece Çankaya Köşkü'nde dönemin Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç da hazır bulunmuştu:

''(...)Sıra hatim duasına gelmişti ki aynı zamanda ilahiyat fakültesi mezunu da olan Kenan Evren'in başyaveri Albay Cevat Erten beklememiz gerektiğini söyledi. Kendisine ne kadar bekleyeceğimizi sordum. İçerideki salonda hanımların 150 bin veya 250 bin kelime-i tevhid çekmeye başladıklarını, ancak ne kadar süreceğini bilmediğini söyledi. Hanımların yanına gidip, geldi, söylediğine göre kalan kelime-i tevhidleri onların bitirmesi için bizim uzun süre beklememiz gerekebilirdi. Hanımlar kabul ederse kendilerine yardımcı olabileceğimizi söyledim. Nasıl, diye sorulması üzerine onların yaptığı işi burada bulanan herkesin yapabileceğini, bu taktirde kalan kelime-i tevhidleri kısa zamanda hep birlikte bitirebileceğimizi söyledim. Teklifim kabul edildi.''

Peki bu iş nasıl olacaktı? Altıkulaç devamını şöyle anlatıyor:

''Bir yerlerden tesbihler getirildi. Orada bulunan komutanlar dahil hepimiz köşk için bu olağan dışı ve bir o kadar samimi hava içinde kelime-i tevhid çekmeye başladık.'La ilahe illallah, la ilahe illallah...'Okunan kelime-i tevhidleri not etmek görevini de Deniz Kuvvetleri Komutanı Nejat Tümer'e vermiştik. Nejat Paşa elindeki deftere yüz sayısını tamamlayanlardan aldığı sonuçları kaydediyor, yüzü tamamlayan ikinci ve üçüncü yüze başlıyor; 'benden yüz', 'benden üç yüz' diye verilen rakamlar paşanın defterinde birikiyordu. Nihayet kısa zamanda bu program da tamamlandı, hatm-i şerifin ve kelime-i tevhidlerin dualarını yaptık.''

EVREN: KURAN'IN MEALİNİ OKUDUM HATİM OLUR MU HOCAM?

Altıkulaç, eski Cumhurbaşkanı Kenan Evren'in ve konsey üyelerinin inançlı, dine bağlı ve dini değerlere saygılı komutanlar olduğunu söylüyor. Kenan Evren'le yaşadığı bir telefon görüşmesini ise şöyle anlatıyor:

''Telefonda Kenan Evren Paşa Ramazan ayı boyunca Kuran'ı Kerim mealini okuduğu ve bitirdiğini söyledi. Sonra da bana bunun hatim yerine geçip geçmediğini sordu. Ben de hatim sözcüğünü terim olarak Kuran'ın asıl metninin başından sonuna kadar okunması için kullanıldığını, ancak Kuran okumaktan asıl maksadın onu anlamak olduğunu, inşallah meal okuyarak sevabı daha çok bir iş yapılmış olabileceğini bu hatme de pekela 'meal hatmi' denilebileceğini söyledim. O da bu cevaptan memnun olup teşekkür etti.''