Arkasından bakıp kalan gazeteciler Hukuk Devletinde askeri darbe düşüncesinin bile ayıp sayılıp sayılmaması gerektiğini düşünüyorlardı
Abone olİNTERNETHABER.COM- (ÖZEL HABER)- "Ergenekon Soruşturması” kapsamında 7 Ocak 2009'da düzenlenen operasyonda O'nun da evi aranmıştı. Ancak diğerleri gibi gözaltına alınmamıştı.
Bugün Beşiktaş Adliyesi'ne geldi…
İfadesini almak için Onun gelmesini bekleyen Cumhuriyet Savcı Yardımcıları heyecanlıydılar…
Heyecanlıydılar çünkü ifadesini alacakları kişi, sıradan biri değildi…
O bir hukuk insanıydı…
Kıdemli bir büyükleri idi…
Öyle ki; ortaya attığı bir iddia ile 11. Cumhurbaşkanlığı seçimini etkilemişti…
Daha önce hiç dikkate alınmayan “toplantı nisabı” onun açıklaması üzerine yeniden yorumlanmıştı…
Ve cumhurbaşkanının süresi içinde seçilemeyişi üzerine ülkeyi zamanından önce yapılan bir genel seçime mahkûm etmişti…
Çünkü Anayasa Mahkemesi’nin çoğunluk üyesi onun “hukuki yorumlarının” etkisi altındaydı…
Çünkü O, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu idi…
İFADE VERİRKEN AYAKTA DEĞİLDİ
Onursal Başkan; geçen gün sorgulanan Albay gibi 4.5 saat ayakta bekletilmedi elbette…
Dört saat süren ifadesi sırasında saygı gördü…
İzzet, ikram gördü…
Adliyeden çıktığında gazeteciler sormadan yaptı açıklamasını…
“Çağdaş bir demokrasinin ancak hukuk devletinin geçerli olduğu ülkelerde olduğunu” söylerken, etrafını saran gazetecilerin kimileri samimiyetinden emin, kimileri ise muzipçe gülerek, açıklamasındaki içtenliğine inanmadıklarını ima ediyorlardı…
O ise bu duygulardan habersiz devam ediyordu: “Hukuk devletinin olmazsa olmazı, yargı bağımsızlığıdır. Yargı bağımsızlığının olduğu her ülkede, Cumhurbaşkanı ve Başbakan dâhil, herkes sade vatandaş gibi gelip yargı önünde hesap vermeye mecburdur. Ben de sade vatandaş gibi gelip, görevimi yaptım"…
Açıklamasından sonra başka bir şey söylemeyen ve ifadesi ile ilgili yorum da yapmayan Kanadoğlu otomobiline binerek evinin yolunu tuttu…
Arkasından bakıp kalan gazeteciler ise Hukuk Devletinde askeri darbe düşüncesinin bile ayıp sayılıp sayılmaması gerektiğini düşünüyorlardı…